Tabanın Erdoğan’a İsrail tepkisi

Erdoğan 31 Mart seçiminden iki gün önce İstanbul Sancaktepe’deki mitingde halka şöyle sesleniyordu: “İnsanımızın Gazze hassasiyetini istismar etme peşinde koşan fırsatçıların, ahlaksız ve asılsız söylemlerine prim vermeyin.”

Ama halk Erdoğan’ı dinlemedi çünkü Erdoğan’ın iddia ettiği gibi Gazze eleştirileri “ahlaksız ve asılsız” değildi, gerçekti. Bu nedenle de Gazze hassasiyeti taşıyan AKP tabanından YRP tabanına oy kaydı; Fatih Erbakanliderliğindeki YRP, CHP ve AKP’nin ardından üçüncü parti oldu.

Erdoğan, seçim sonrasında toplanan AKP MYK toplantısında Gazze’nin oy kaybına neden olduğunu kabul etti: “Gazze krizi gibi elimizden gelen her şeyi yaptığımız ve bedel ödediğimiz bir meselede dahi siyasi saldırıları savuşturmayı, kimi çevreleri ikna etmeyi maalesef başaramadık.”

ERDOĞAN'IN 'SÜREKLİ U DÖNÜŞLÜ' İSRAİL POLİTİKASI

Erdoğan elbette Gazze konusunda inandırıcılıktan uzak. Çünkü 22 yıldır İsrail’le her normalleşmesinde ilk söylediğinin tersini söylüyor olması ve daha önemlisi söylediği ile yaptığının uymaması, artık üzeri örtülemeyecek derecededir.

Örneğin kamuoyunun neden İsrail’le ticaretin sürdüğüne yönelik tepkileri karşısında seçimden yaklaşık 15 gün önce şöyle demişti Erdoğan: “Hiçbir siyasetçinin cesaret edemediği duruşu ‘one minute’ diyerek ortaya koyduk.”

Oysa aynı Erdoğan, İsrail’le normalleşme süreçlerinden birinde ise “one minute” tepkisine şu açıklamayı getirmişti: “Benim tepkim moderatöreydi. İsrail’e, Peres’e veya Musevilere değildi.”

İsrail devleti de Netanyahu hükümeti de bu gerçeğin farkında. Nitekim bir keresinde Netanyahu şöyle demişti: “Eskiden Erdoğan bana her 3 saatte bir Hitler derdi. Şimdi 6 saatte bir diyor fakat şükür İsrailTürkiye ticareti arttı.”

Özetle, İsrail Gazze’de Filistinlilere soykırım yaparken Türkiye’nin İsrail’le ticareti sürdürüyor olması AKP tabanında tepki gördü; Erdoğan’ın fiilen değil ama sözlü olarak İsrail’e karşı sert tepki göstermesi bu kez tabanını ikna etmeye yetmedi.

AKP-İSRAİL TEMAS TRAFİĞİ

Peki Erdoğan Gazze konusunun oy kaybettireceğini gördüğü halde neden taktik bir hamle yapamadı? Ya da şöyle soralım: Müslüman olmayan kimi ülkeler bile Gazze’deki soykırımı nedeniyle İsrail’le ticareti kesmişken Erdoğan neden buna cesaret edemedi? Türkiye’nin İsrail’le yıllık 8 milyar dolarlık ticaret hacmi, “Almanya bizi kıskanırken” çok mu kritik önemde?

Erdoğan İsrail’le ticaretten çok, Yahudi lobisi üzerinden Batı finans merkezlerinden alabileceği büyük borçların peşinde. Önceki Washington Büyükelçisi Murat Mercan’ın en önemli görevi Yahudi örgütleriyle iyi ilişki kurmaktı; bunu Yahudi finans kapitali girişine çevirmekti ve İsrail üzerinden ABD’yle ilişkileri restore etmekti. İnternette arama motoruna Murat Mercan ve Yahudi örgütleri, üstüne Erdoğan ve Yahudi örgütleri yazarsanız, son 3-4 yılda yapılmış ne çok temas olduğunu görürsünüz.

ERBAKAN'IN BASINCI

Tabanın Gazze dışında, İsveç’in NATO üyeliğine onaya da tepki gösterdiği anlaşılıyor. Seçim sonucunu yorumlayan YRP lideri Erbakan da o görüşte: “Bu sonucun oluşmasında İsrail ile siyonist katillerle ticareti devam ettirme ayıbı ve utancı çok büyük bir rol oynamıştır. Terör örgütlerine kucağını açan İslam ve Kuran düşmanı İsveç’in göz göre göre NATO üyeliğine onay verilmesi bu sonucun oluşmasında rol oynamıştır.

Erdoğan’ın İsrail’e karşı eylemli tepki gösterememesi, ABD’nin talebi ile İsveç’in NATO üyeliğine onay vermesi, AKP’nin ikinciliğe düşmesinde ve YRP’nin üçüncülüğe çıkmasında etkili olmuşken, Erdoğan’ın 9 Mayıs’ta Beyaz Saray’da Biden’la görüşecek olması elbette iktidarın durumunu daha da zorlaştıracaktır.

Ne çare, neoliberal program içinde Batı finans kapitaline muhtaç Erdoğan’ın yapabilecekleri sınırlı...