Diyanet’in haya ve şerefi kadının giyimiyle tanımlayan, kadınların İslamiyet’e uygun giyinmesinin kamusal alanlarda da sağlanması gerektiğini söyleyen, bunun için de mümin erkeklere görev biçen cuma hutbesinden sonra başörtüsünü çıkarma kararı alan kadınlardan birisi Berrin Sönmez oldu.
Sönmez’le ben de röportaj yapma şansı buldum. Sönmez bana verdiği bir röportajda, başörtüsünün yasalarca zorunlu kılınmadığı ama daha alttan, daha zımni bir şekilde kadınlara belli bir giyinme şeklinin dayatıldığını söyledi.
Bana iki örnek olay anlattı: “Bir kamu kurumuna müdür yardımcısı olarak atanan kadına, ‘Başörtülü olsaydın müdür olurdun’ dediler. Kurumda başını örttüğü halde, dışarıda başörtüsü kullanmayan bir kadını işten attılar.”
***
Berrin Sönmez’in bana aktardığı epey şaşırtan bir iddia da Fahrettin Altun’la ilgili. Sönmez, Altun’un başına getirildiği kurum için yeni büyük bir bina hazırlandığını, yakın zamanda bu binaya taşınılacağını söyledi.
Hatırlayın; Fahrettin Altun dev İletişim Başkanlığı binasından Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun mütevazı binasına geçişi epey espri konusu olmuştu. Altun için bu pozisyon tenzili rütbe gibi görünüyor ama işin altından başka hesaplar da çıkabilir.
Bu kurum şimdi unutuldu ama ilk kurulduğunda, 2016 yılında AB’ye de göz kırparak Paris İlkeleri doğrultusunda AB standartlarında insan haklarını gözetmek ve ayrımcılığı önlemek için kurulmuştu. İlk kurulduğunda ses getirmişti, aktifti.
***
Kurum şimdiye kadar, başörtüsü nedeniyle ayrımcılığa uğradığını söyleyen pek çok kadının durumunu da ele aldı.
2020 yılında bazı öğrencilerin başvurusu üzerine, bir vakıf üniversitesinde laboratuvar dersinde başörtülü öğrencilere kısıtlama getirildiği iddiasını inceledi. İnceleme sonucunda bunun dini inanç temelinde ayrımcılık olabileceğini değerlendirerek ilgili kuruma tavsiye kararı verdi.
2018 yılında bir belediyede işe giriş mülakatında başörtülü adayın reddedildiği iddiasıyla ilgili inceleme başlattı. İlgili kurumdan savunma alındı, olayın ayrımcılık yasağı kapsamında olduğu bildirildi.
2019 yılında başörtülü öğrencilerin yurtta yemekhaneye alınmaması şikayeti üzerine soruşturma yürütüldü; bu uygulamanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu vurgulandı.
Acaba kurum Berrin Sönmez’in anlattığı gibi başörtüsüz olduğu için terfi ettirilmeyen ya da ayrımcılığa uğrayan kadınların da hakkını kollayabilecek mi merak içindeyim.
***
Altun göreve gelir gelmez bir İBB tesisine rehber köpek alınmadığı gerekçesiyle ceza kesti. İBB 150 bin lira ödeyecek.
Bir yandan Fahrettin Altun, Saray’ın radarında kalmak için bu kurumu ses getirecek şekilde inşa edecek, ses getirecek kararlar vermek isteyecek. Öte yandan yeni terörsüz Türkiye sürecinde bu kurum stratejik bir şekilde önemli kılınabilir. Bazı seçmece kritik ayrımcılık iddialarına bakıp içlere su serpici kararlarla kamuoyunun gazını alabilir.
Gerçekten özgürlük isteyenler ve ayrımcılığa prensip olarak karşı duranlar için bu kurumdan bir şey çıkar mı emin değilim.