CHP’de dayanışmanın önemi

İktidar CHP’yi hedefe koydu.

CHP’nin iktidara yürüyüşünü kesmek için elinden geleni yapıyor.

CHP’li belediye başkanlarının ve belediye yöneticilerinin tutuklanmasının temel amacı da CHP’nin yükselişini durdurmak.

Mümkünse CHP’yi kliklere ayırmak ve birbirine düşürmek.

CHP’yi parçalayıp zayıflatarak önümüzdeki seçimleri de kazanmak.

Demokratik kurulları ve hukuk devletini hiçe sayan iktidar siyaseti kendine göre düzenlemeye çalışıyor.

Oysa seçmen her zaman kendi iradesini yok sayan iktidarların siyaseti kendi çıkarlarına göre düzenleme girişimlerine geçit vermemiştir.

Siyasi tarihimiz bunun örnekleriyle doludur.

12 Mart 1971 müdahalesini gerçekleştirenlerin CHP’yi boyun eğmeye, kendilerine destek vermeye zorlaması tepkiye neden olmuş, buna şiddetle karşı çıkan Bülent Ecevit’in CHP’nin başına geçirmiştir. Ecevit liderliğindeki CHP’yi de ilk seçimde iktidara taşımıştır.

Benzeri 12 Eylül 1980 darbesinden sonra da yaşanmıştır.

12 Eylül’de kurdukları partinin seçimleri kazanacağına kesin gözüyle bakan iktidar sahiplerine seçmen sandıkta ders vermiş, o partiyi iktidara getirmemişti.

Yine 12 Eylül’ün yasakladığı liderlerin yasaklarını referandumda seçmen kaldırmış ve bu liderleri başbakan ve cumhurbaşkanı olarak seçmişti.

Bu örneklerden de görüldüğü gibi seçmen iradesine yapılan müdahaleleri sineye çekmiyor, tepkisini sandıkta gösteriyor.

Bu kez de öyle olacaktır.

İktidarın CHP’yi düzenleme, cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu devre dışı bırakma girişimlerine yine sandıkta yanıt verecektir.

Bu süreçte CHP ve CHP’lilere de görev ve sorumluluk düşüyor.

İktidarın CHP’yi zayıflatma girişimlerine karşı CHP’lilerin birlik, beraberlik ve dayanışma içinde hareket etmeleri büyük önem taşıyor.

CHP, iktidarın bu oyununu birlik ve beraberliğini koruyarak, güçlendirerek bozabilir.

İktidarın amacını görmeyip, enerjisini parti içi kavgalara yöneltmesi, kliklere ayrılması, iktidarla mücadeleyi değil de parti içi mücadeleyi öncelemesi büyük hata olur.

Zaten iktidarın istediği de budur.

Bu nedenle CHP, yerel seçimlerden birinci parti olarak çıkmış ana muhalefet partisi olarak iktidarla mücadeleyi öncelemeli ve ikinci plana atmamalıdır.

Bunun için atması gereken ilk adım parti içinde dayanışmayı güçlendirmek, parti içi barışı sağlamaktır.

CHP bir yandan parti içi dayanışmayı, birlik ve beraberliği güçlendirirken diğer taraftan toplumsal muhalefete de öncülük etmelidir.

Ekonomik krizin perişan ettiği emekçi ve emeklilerin haklarını korumalı, bu amaçla sendikalarla, derneklerle, diğer sivil toplum kuruluşlarıyla yakın çalışmalı, onların talep ve önerilerini siyasi alana taşımalı, iktidara geldiklerinde bu sorunları nasıl çözeceğini de kamuoyuna duyurmalıdır.

CHP iktidar hazırlıklarına da hız vermeli ve somut projelerle halkın karşısına çıkmalıdır.

CHP, Türkiye Cumhuriyeti’ne çağdaş devletler topluluğunda saygın bir yer edinmesini sağlayan devletin temel niteliklerini de özenle korumalı ve savunmalıdır.

CHP bu sorumluluğunu da hiçbir zaman unutmamalı, ikinci plana atmamalıdır.

CHP birlik, beraberlik içinde davranırsa bu süreci daha kolay aşacaktır.