Türkiye’nin demokrasi fotoğrafı

Bir süredir, daha doğrusu 18-19 Mart’tan bu yana demokrasi adına ilginç bir “Türkiye fotoğrafı” yansıyor dünyaya.

İstanbul bir dünya şehri. Onu üç kere kazanan bir Başkan görevden alınıp hapse atılıyor. Yargı marifetiyle.

Onu vermemek için en klas adamlarınızı aday olarak göstermiş, üstelik kendiniz İstanbul’u kimseye kaptırmamak için canla başla çalışmışsınız. Ama gitmiş elinizden. Demokrasilerde olur böyle şeyler. Yıllar yılı kazandığınız bir şeyi kaybedersiniz. Halk iradesi böyle işler.

Görevden alınıp hapse atılan adam, Cumhurbaşkanlığı adaylığında favori bir isim. Olayın, rakip adayın yargı marifetiyle tasfiyesi gibi bir anlam kazanması son derece tabii..

6 aydır Türkiye bu gündemle yatıp kalkıyor. Henüz ortada iddianame yok. “İtirafçılar” devreye giriyor. Bu da bir acayip iş.

Özgür Özel diye bir adam, süreci meydanlara, halka taşıyor. Usanmaz mısın, yorulmaz mısın be kardeşim, İstanbul’da, CHP’nin en az oy aldığı illerde, 50’yi aşkın miting yapılıyor. Gidilen yerlerde meydanlar doluyor ve iktidara karşı yoğun “öfke” seslendiriliyor.

Tam bu sırada, hakkında dosyalar bulunduğu ve içeri atılma riski taşıdığı iddia edilen Aydın Belediye Başkanı’nın iktidar partisine transferi gerçekleşiyor. Türkiye demokrasisi fotoğrafı.

Bitmiyor.

Yine Yargı marifetiyle CHP İstanbul yönetimine görevden el çektiriliyor ve yerine, mevcut yönetime muhalif isimlerden ve “iktidarın uygun gördüğü” yorumuna sebep olacak bir yönetim atanıyor. Türkiye demokrasisi fotoğrafı.

CHP içinde bu tarz görevlere yatkın isimler var belli ki. Eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu bile, CHP’nin kongresi “Mutlak butlan davası” ile yine Yargı marifetiyle iptal edilirse, “Partiye kayyım mı tayin edilsin” gerekçesiyle görevlendirmeyi kabul edeceği sinyalini veriyor.

Gürsel Tekin’in içe sindirme gerekçesi de bu olmalı.

Türkiye demokrasisinde muhalefet dünyası da böyle. Sonuç benim hesabıma yarıyorsa, bu kadar Yargı operasyonu kolayca içe sindirilebilir.

Özgür Özel, MHP’de yaşananları gündeme getirmiş Bahçeli’ye cevap verirken… MHP liderliği Meral Akşener’e gidecekken devreye giren bir Yargı kararı, Bahçeli’ye rahat nefes aldırmıştı nitekim. Cumhur İttifakı’nın temeli oralarda mı atılmıştı, Özgür Özel onu mu ima ediyordu?

Bizim demokrasimizde olur böyle şeyler, oluyor.

Olan bitenler CHP’yi terbiye eder, sınırlarına çekilmeye razı olurlar mı? Sayın Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı “Yerli ve milli bir muhalefet inşası”ndan söz ediyor ya… Ona doğru yol alıyoruz belli ki…

Şimdi fotoğrafı tamamlayacak bir gelişme daha var: CHP’nin genel kongresinin iptali ve partiye kayyım atanması.

“Eylül ayı CHP’nin kıyamet ayı” diye niteleniyor. Kongre iptal edilir mi, partiye yeni kongreye kadar bir “işgüder ekibi” tayin edilir mi, o işgüder ekibinin başı Kılıçdaroğlu olur mu?

Mahkemeler “işgüderler”i de belirlediğine göre “uygun adam ve kadro”yu tespit açısından ilginç bir siyasi kültürleri olmalı değil mi? Gürsel Tekin nasıl bulundu acaba, hangi kriterlere denk geldi?

“Olmaz olmaz deme olmaz olmaz” demişler…

Özgür Özel’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir çağrısı var, Türkiye demokrasi fotoğrafında o da ilginç bir kare oluşturuyor. Diyor ki:

“Ekrem Bey’den korkuyorsan o aday olmasın. Özgür Özel’den korkuyorsan partinin başında olmasın. Al 2 Kasım’a seçim kararını partinin genel başkanlığını bırakırım. Partinin genel başkanı olmamdan bu kadar rahatsızsa 2 Kasım’da seçim yapma kaydıyla ben genel başkanlığı bırakacağım, Ekrem Başkan da aday olmayacak. Hodri meydan!”

Bu ifadelerdeki “korkuyorsan” kelimelerini çıkaralım, o kelime biraz Erdoğan’ı tahrik niteliği taşıyor, ama sözün geri kalan kısmı “Türkiye demokrasisi” adına dramatik bir meydan okuma niteliği arz ediyor.

Ne demek istiyor o sözler: Türkiye’yi seçime götürmek için Erdoğan’ın tüm rakipleri devre dışı kalsın, o zaman belki yeniden seçilmek için Erdoğan seçimi erkene alır. Ne denir Özgür Özel’e: İmamoğlu zaten devre dışı kaldı. CHP Kongresi iptal edilir, partiye kayyım atanırsa sen de fiilen devre dışı kalacaksın. Şimdi meydan okuman boş. CHP’nin başına Erdoğan karşısında seçimi 13 kere kaybetmiş birisi gelirse nasıl olur?

Özgür Özel sanıyor ki yiğitlik işe yarar. Türkiye’de demokrasi fotoğrafının kararması birilerini yanlış işler yapmaktan alıkoyar.

Oysa öyle olmuyor bu işler… Her yerde, her türlü adam bulunuyor, kimsenin de yüzü renk değiştirmiyor. Bu süreçlerde kaybolan milyarlar bile kimsenin kılını kıpırdatmıyor.