Özgür Özel’in ASELSAN’a, ROKETSAN’a gitme vakti geldi

CHP Lideri Özgür Özel, Sinop mitinginde yaptığı konuşmada...

ROKETSAN’ın Sinop’ta yaptığı füze testlerini gündeme getirmiş.

*

Özgür Özel’in söyledikleri şunlar:

*

- Kimse ASELSAN’ın, ROKETSAN’ın yerli ve milli sanayiyi geliştirmesine karşı değil. Füzelerin, roketlerin elbette testleri olacak.

- Ama bula bula Sinop gibi turizme ve balıkçılığa ihtiyaç duyan bir kenti mi buldunuz?

- Balıkçılık dışında yapılabilecek bir şey yok ve siz yılın 182 günü, yani İKİ günden birinde ‘Balığa çıkmayın, füze testi yapacağız’ diyorsunuz.

- Turistlerin başının üstünden roketler, füzeler geçiyor.

- Ayrıca o seslerden balıklar ürküyor. Balıklar yuvalarını terk ediyor. O bölgeye yuva yapmıyor. Balıkçılığın randımanı düşüyor.

*

Özgür Özel’in bu sözleri, Mecelle’deki şu hükmü anımsattı bana:

*

“Ehem mühimme, elzem lazıma müreccahtır.”

*

Anlamı şudur bu hükmün:

*

“Önemli olan en önemli olana, gerekli olan en gerekli olana tercih edilir.”

Sinop’un balıkçılığı ve turizmi... Önemlidir.

Füze, roket testi ise... En önemlidir.

*

Ülkeyi yönetmeye talip olan bir siyasi parti liderinin...

“En önemli” ile “önemli” arasında ayrım yapması beklenir.

*

CHP Sinop İl Başkanı, olaylara yerel açıdan bakabilir. “Önemli” ile “en önemli” ayrımı yapmayabilir. Yerel sorunu “en önemli” olarak algılayıp gündeme getirebilir.

*

Ama CHP Genel Başkanı’nın, konuya CHP Sinop İl Başkanı gibi yaklaşma lüksü yoktur.

Ateş çemberindeki Türkiye için yaşamsal önem taşıyan füze ve roket testlerini...

Sinop’un iki ay süren turizm mevsimine ya da Sinop’un balıkçılığına yeğ tutmaz, tutamaz.

*

Çok kısa bir süre önce şahane bir iş yapmıştı Özgür Özel.

TUSAŞ’a gitmişti, ezber bozan açıklamalar yapmıştı orada.

Yerli ve milli savunma sanayisine tam destek vermiş, KAAN’dan duyduğu heyecanı dile getirmiş, “Burası Türkiye’nin gözbebeğidir, hepimiz burayla gurur duyuyoruz” demişti.

*

Ve hatırlıyorum.

Şöyle bir cümle de kurmuştu:

*

“TUSAŞ’ın tüm ihtiyaçlarının her şeyin üzerinde bir hassasiyetle karşılanması gerekir. Burası üzerine titrenmesi gereken bir kurumdur.”

*

Yani savunma sanayisine yaklaşımında iki ölçü ortaya koymuştu Özgür Bey:

- BİR: Her şeyin üzerinde bir hassasiyet.

- İKİ: Üzerine titremek...

*

Ancak Sinop’ta yaptığı konuşmada...

- Her şeyin üzerindeki hassasiyeti... Sinop’un balıklarına gösterdi.

- Üzerine titrenecek kesimi... Sinop’a gelen turistler olarak belirledi.

*

Ben niyetinin kötü olduğunu düşünmüyorum Özgür Özel’in.

Sorun, savunma sanayi heyecanının yeterince içselleştirilmemesinden kaynaklanıyor galiba.

İçselleştirmeyi başarırsa sorun çözülür.

*

Şu sıra bir de ROKETSAN’a, ASELSAN’a mı gitse acaba?

SUMUD FİLOSU’NA BİN SELAM

Bu zamana kadar birçok kez denizden Gazze’ye ulaşma çabaları oldu.

Hanzala, Mavi Marmara, Madlen...

Fakat hiçbiri amacına ulaşmadı.

*

Yeni girişim şu:

*

İsrail’in ablukasını kırmak amacıyla 44’ten fazla ülkenin desteğiyle “Küresel Sumud Filosu” oluşturuldu.

Yirmiden fazla tekne, üç yüzden fazla gönüllü ve teknelere yüklenmiş yardım malzemeleri.

Barselona’dan Gazze’ye doğru yola çıktı “Küresel Sumud Filosu”.

*

Sumud ne demek? Kararlılık demek. Filistin için özel anlamı ise şu: Direniş.

*

“E yine aynı akıbet olacak. Yine İsrail askerleri teknelere müdahale edecek. Yine başarısızlıkla sonuçlanacak” mı diyorsunuz?

O zaman size Samuel Beckett gibi sesleneyim:

*

“Hep denedin. Hep yenildin. Olsun. Yine dene. Yine yenil. Daha iyi yenil.”

HAYIRDIR SEN BİR TUHAF OLMAYA BAŞLADIN TOM

Tom Barrack’ın Suriye konusundaki tutumu gayet güzel, gayet tatlı, gayet sevimliydi.

*

- “Tek bayrak, tek devlet, tek ülke” diyordu.

- “SGD’ye ilelebet dadılık yapacak değiliz” diyordu.

- “Tek adres var: Şam” diyordu.

*

Tom Barrack’ı dinleyen de zannediyordu ki:

Türkiye’nin Milli Savunma ya da Dışişleri Sözcüsü konuşuyor.

*

Fakat son günlerde Tom Bey’den karışık mesajlar gelmeye başladı:

*

“Federasyonun bir tık altı, bölünmenin iki tık üstü” tarzı sözler söylemeye, “tek bayrak, tek devlet, tek ülke” tarzı açıklamalarını unutmaya, karışık kuruşuk konuşmaya başladı.

*

Hayırdır Tom Bey?

Bir kulak çekme mi söz konusu?

Bir hizaya sokma operasyonu mu var?

Fazla Türkiyeci mi bulundun?

Ne oldu sana, ne oldu?

AKIN GÜRLEK İLK KEZ KONUŞTU

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’in açıklamalarının en can alıcı kısımları şunlar:

*

- ETKİN PİŞMANLIK: Biz etkin pişmanlıkta bulunan herkesi bırakmıyoruz.

- İTİRAF BASKISI: Kimseye baskı yapıldığı yok. Kendileri etkin pişmanlıkta bulunmak istiyor.

- TERSİNE BASKI: İtirafçı olmak isteyenlere baskı var, “konuşmayacaksın” diye. Öyle yapan avukatlar var. Onları tutukladık.

- ERTAN YILDIZ: İtirafçı olduğunda ailesine tehditler gitti, ailesine koruma vermek zorunda kaldık.

- TUTUKLAMA: Sadece tanık beyanıyla tutuklu kimse yok. Beyanı delillendirmeden tutuklamıyoruz.

- İDDİANAME: Yüzyılın en büyük yolsuzluk dosyası bu. İddianame yazılmaya başladı.

- MURAT KAPKİ: Operasyonu ilk öğrenen kişidir. Bir günde mallarını kaçırmaya çalıştı, tedbir koyduk.

- KIRMIZI BÜLTEN: Firariler Emrah Bağdatlı ve Murat Gülibrahimoğlu hakkında kırmızı bülten çıkarıldı.

- CANLI YAYIN: Biz dosyamıza güveniyoruz. Canlı da olsa basına kapalı da olsa gerekli deliller dosyamızda var.

*

Önümüzdeki günlerde çok konuşulacak, çok tartışılacak açıklamalar bunlar.