CUMHURBAŞKANI Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin’in görüşmesinde en çok merak ettiğim konulardan biri Zengezur Koridoru hakkında ne konuştukları oldu.
Çünkü Beyaz Saray’da Trump, Aliyev ve Paşinyan arasında yapılan anlaşmanın üzerinden 24 gün geçti. Putin herhangi bir açıklama yapmadı. Putin’in sessizliği ürkütücü. Belli ki Putin, Ukrayna süreci netleşmeden konuşmayacak.
RUSYA’NIN HASSASİYETİ
Türkiye, üç lider arasında paraf edilen sürece desteğini açıkladı. Ancak süreç ihtiyatlı bir şekilde takip ediliyor. Putin’in ne dediğini merak etmemin nedeni ise Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki 30 Ağustos resepsiyonu sırasında sohbet ettiğim bir yetkilinin değerlendirmesiydi. Yetkili, “Rusya’nın en büyük itirazı sınırlarında yabancı askerlerin bulunması. Bunun için Ukrayna’ya saldırdı. Rusya, Batı’nın önce ekonomik, sonra siyasi ardından da askeri olarak geldiğini görüyor. Sınırlarında yabancı unsur görmek istemiyor. Sınırlarımda yabancı unsurlara müsaade etmem diyor” demişti.
SURİYE UYARISI
Ankara’nın şu günlerdeki önceliklerinin başında ise Suriye’deki gelişmeler geliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şanghay Zirvesi için bulunduğu Çin’de de bu konuya geniş yer ayırdı.
Suriye’de yeni bir dönem başladığının altını çizdi. “Suriye’nin güvenliğini ve toprak bütünlüğünü tehdit eden her türlü girişimin karşısında olmayı sürdüreceğiz” dedi. Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden ülke kim? İsrail tabii. Bu mesajın adresi de doğrudan İsrail. Erdoğan, Malazgirt’teki konuşmasında da “Kılıç kınından çıkarsa kaleme ve kelama yer kalmaz” diye uyarmıştı. Erdoğan’ın kılıç uyarısının mesajı sadece SDG-PKK’ya yönelik değildi. Bir adresi de İsrail’di. Cumhurbaşkanı, SDG-PKK-YPG’yi de yanlış hesap yapmaması için uyarmış, “Yönünü Ankara ve Şam’a dönenler kazanacak. Kıblesini şaşıranlar, kendine yeni patron arayanlar ise kaybedecektir” demişti. Bunun tersi, yönünü Tel Aviv’e dönenler kaybedecek demektir.
İsrail, Suriye’yi parçalamak için tüm fay hatlarını harekete geçirmeye çalışıyor. Güneyde Dürzileri, kuzeyde SDG-PKK’yı kullanıyor.
Öcalan’ın çağrısına ve PKK’nın silah bırakma kararına rağmen Mazlum Abdi Şam’la değil, Tel Aviv’le çalışmayı tercih ediyor. Öcalan da “SDG, İsrail’in kontrolünde” demişti.
ZEMBEREĞİNDEN BOŞALDI
SDG-PKK her gün yeni taleplerle ortaya çıkıyor. Kimi zaman özerk yönetim diyor, kimi zaman bağımsızlık talebinde bulunacağını açıklıyor. Bu gelişmeler Ankara’nın, SDG üzerine daha fazla eğilmesine neden oluyor. “Suriye yönetiminin zayıf olması ve bizim Terörsüz Türkiye sürecini başlatmamız nedeniyle Mazlum Abdi zembereğinden boşalmış gibi hareket ediyor. Onun arkasındaki elin, İsrail’in eli olduğunu iyi biliyoruz” değerlendirmesi yapılıyor.
HAKAN FİDAN’IN UYARISI
1- Türkiye, PKK’nın silah bırakma ve tasfiye sürecinin olumsuz etkilenmemesi için diplomatik baskı ve stratejik sabırla sonuç almaya çalışıyor.
2- Ankara, SDG-PKK’nın yeni Suriye yönetimine entegre olması sürecini ABD ve yeni Suriye yönetimi ile anlayış birliği içinde yönetmeye çalışıyor. ABD, Suriye yönetimi ve Türkiye arasındaki ortak anlayışın sonuç alması için çaba gösteriyor. Ama İsrail trenine binen SDG-PKK yüzünden askeri müdahale seçeneği her geçen gün güçleniyor. Erdoğan’ın ifade ettiği gibi kılıç kınından çıkıyor. Çünkü bu iş Suriye’nin bütünlüğünün ötesinde Türkiye’nin güvenliğini tehdit etmeye devam ediyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Biz bunu kendi milli güvenliğimize doğrudan tehdit olarak algılarız ve müdahale ederiz” demişti.
İş oraya doğru gidiyor. Türkiye öyle bir tokat vurur ki sesi ta Çin’den duyulur.
DEVLETİN ŞEFKAT ELİ
Bizde devlet asık suratlıdır. Soğuktur. Necip Fazıl, “Asık surat hükümet dedikleri zat” demişti. Bu anlayış kırıldı. Bunu kıranlardan biri de Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum. Nerede bir felaket yaşanırsa yaşansın Murat Kurum orada vatandaşlarımızın yanında oluyor. Depremde yıkılan evler yapılıyor. Yangında sönen ocaklar yeniden tütmeye başlıyor.
İzmir’in Ödemiş İlçesindeki yangında da Cavit amca her şeyini kaybetmişti. Murat Kurum’a sarılıp, “Hiçbir şeyimiz kalmadı” diye ağlamıştı. O gözyaşları içime işlemişti. Murat Kurum, “Hiç merak etme hepsini yaparız” demişti. Murat Kurum sözünü yerine getirdi. Hafta sonu Ödemiş’te yanan evlerin yerine yapılacak olan konutların temel atma töreni vardı. Cavit amca bu kez sevinç gözyaşlarıyla çıktı kürsüye. “Allah devletimize zeval vermesin. Allah hepinizden razı olsun” dedi.
Bu o kadar kıymetli bir duygu ki vatandaşımız başına bir felaket geldiğinde devletim benim yanımda olur diyor.
DEVLETİN ŞEFKAT ELİ
Yıllardır buna hasrettik. Bu duyguyu devlete kazandıran Cumhurbaşkanı Erdoğanoldu. “Biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetkâr olmaya geldik” dedi. Gönül köprüleri kurdu. Murat Kurum ise bu misyonun sahadaki başarılı temsilcilerinden biri. Felakete maruz kalan insanlarımızı başlarını sokacakları yuvalarına kavuşturarak, devletin şefkatli eli gibi hareket ediyor.