Arapların ve Müslümanların değil insanlığın sorunu

Kafalarda hep bir şablon var.

Bu şablona göre Gazze’yle ilgili yükümlülük sıralaması şöyle:

*

- BİRİNCİ DERECEDE: Araplar.

- İKİNCİ DERECEDE: Müslümanlar.

- ÜÇÜNCÜ DERECEDE: Solcular.

- DÖRDÜNCÜ DERECEDE: Diğerleri.

*

Bu sıralama, dayandığı mantık açısından çok yanlış bir sıralama.

*

Gazze’yle ilgilenme yükümlülüğü...

Ne etnik temellidir ne din temellidir ne de ideolojik temellidir.

Sadece ve sadece insanlık temellidir.

*

Buna göre Gazze’yle ilgili yükümlülük sıralaması şöyle olmalıdır:

*

- BİRİNCİ DERECEDE: İnsan olmayı başaranlar.

- İKİNCİ DERECEDE: Haksızlık karşısında dayanamayanlar.

- ÜÇÜNCÜ DERECEDE: Zulme karşı sessiz kalamayanlar.

- DÖRDÜNCÜ DERECEDE: Vicdan sahibi olanlar.

*

Sıralama böyle olursa...

İspanya’nın delikanlı duruşuna, İrlanda’nın ödünsüz tutumuna, Kolombiya’nın kendini ortaya atmasına şaşırmayız.

*

Sıralama böyle olursa...

“Falan Arap ülkesi İsrail heyetiyle buluşurken elin Güney Amerikalısı amma delikanlı çıktı ha” falan türü geyikler anında çöp sepetine basket olur.

Arapların ve Müslümanların değil insanlığın sorunu

POLEMİKTEN KAÇIŞ

Adamın teki bir iddiada bulundu.

Dedi ki:

*

“İletişim Başkanlığı, uçakta Erdoğan’a sorulacak soruları ve cevapları önceden belirledi. Soruların altına da gazetecilerin isimlerini yazdı.”

*

Ben de dünkü yazımda olayı izah ettim.

Şeffaf biçimde yöntemi yazdım. Açık yüreklilikle durumu anlattım.

Buna rağmen söz konusu şahıs, polemiği sürdürmek için çırpınıp duruyor.

*

Gerçeğin, doğrunun, hakikatin anlam taşıdığı polemiklere bayılırım.

Ama söz konusu şahıs ve peşine takılanlar, gerçeğin, hakikatin, doğrunun peşinde değiller ki.

*

Kısacası bu polemik...

Hiç zevk vermiyor, fena halde tatsız, süper sıkıcı bir polemik.

*

Bu adama ve peşine takılanlara ayırdığım süre burada doluyor sayın seyirciler.

Çünkü yapacak daha eğlenceli şeyler var hayatımda.

GEÇMİŞ OLSUN SARI HOCA

İsmail Beşikçi Kürt değildir.

Çorumludur. İskilip’ten.

Sosyologdur. Lakabı “Sarı Hoca”dır.

Ve ömrünü Kürt sorununa adamıştır.

*

1970’li yılların başından beri Kürt sorununun en girilemeyecek taraflarına girmekten kaçınmayan İsmail Beşikçi, sayısız kere hapse düştü.

Kürt sorununu o kadar içselleştirdi ki bazen Kürt siyasi hareketindekilerden bile daha fazla Kürtçü bir tutum aldı.

*

Sakıncalı bir fikir aktivisti olarak kodladığım Beşikçi’yi yıllardır göz ucuyla da olsa takip ettim.

Bu nedenle 89 yaşındaki İsmail Beşikçi’nin Diyarbakır’da katıldığı bir etkinlikte beyin kanaması geçirdiğini öğrenince...

“Geçmiş olsun Sarı Hoca” deyiverdim kendi kendime.

Arapların ve Müslümanların değil insanlığın sorunu

MEKTUBU OKUNMAYACAK SARHOŞA KAFA ATMAK

Nejat İşler, bir mekândan çıkıyor ve fena halde sarhoş.

*

Tam bu sırada bir magazin muhabiri, elinde mikrofonla Nejat İşler’e dadanmış.

*

Nejat İşler, söz konusu muhabire...

- Git diyor, gitmiyor.

- Küfür ediyor, tınmıyor.

- Bağırıp çağırıyor, ırgalanmıyor.

*

En sonunda da...

Muhabir, olayı Nejat İşler’e kafa atmaya kadar vardırıyor.

*

“Sarhoşun mektubu okunmaz” derdi eskiler.

Mektubu okunmayacak sarhoşa kafa atmak da neyin nesi a dostlar.

Arapların ve Müslümanların değil insanlığın sorunu

GÜLLÜ’NÜN ÖLÜMÜ HEPİMİZİ DEDEKTİF YAPTI

Gazetedeki haber toplantısı...

Sesler aşağı yukarı şöyle:

- Videoyu izledim, atıldı diye bir bağırış var.

- Düşme ihtimali çok düşük gibi.

- Ben oğlundan fena halde kıllandım abi. Alelacele o açıklamayı yapması çok şüpheli.

- Acaba evde dördüncü biri mi vardı?

*

Ben hemen Hercule Poirot edası takınarak...

“Balkondaki korkuluğun yüksekliğine odaklanmalıyız” falan diye saçmalıyorum.

*

Sonra sosyal medyaya şöyle bir dalıyorum.

Ooooo!

Bizimkini fersah fersah aşan bir hafiyelik faaliyeti.

*

“Roman havası oynarken balkondan düşüp ölmek”.

O kadar saçma, o kadar inanılmaz, o kadar anlamsız geliyor ki hepimize...

Zorunlu olarak elde büyüteç dedektiflik yapıyoruz.

Arapların ve Müslümanların değil insanlığın sorunu

NEW YORK’TA AŞURE VE KEŞKEK

Türkevi’nde katıldığımız bir etkinlikte Anadolu’nun renkleri, el sanatları, kapıları, kilimleri ve tabii meşhur tatları tanıtıldı.

Etkinliğin özellikle “tatlar” bölümü ilaç gibi geldi bana.

Çünkü açlıktan ölüyordum, yemek yeme fırsatı bulamamıştım. Çaktırmadan birkaç kez sıraya girerek tadımlık ikram edilen aşure ve keşkekten aldım.

*

Bir ara aşure ve keşkek ikramını Emine Erdoğan, Aile Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’la birlikte yaptı.

Arapların ve Müslümanların değil insanlığın sorunu

Ben de ayıp olur diye sıraya girmedim, uzak durmaya çalıştım.

Ama şu kadarını söylemeliyim:

*

Memleketten okyanuslar ötesi uzaklıkta...

Aşure ve keşkek gibi deli gibi sevdiğim iki tatla buluşmam şahane oldu.

Hele dünya liderlerinin eşlerinin geleneksel iki tadımızı da iştahla yediklerini görünce aşureyi de keşkeği de kendim yapmışım gibi gurur duydum.

*

Tatlara gelince...

*

- KEŞKEK: Kıvamı yerindeydi. Ayvacık’ın köylerinde yapılan tarzda yapılmıştı. Yeniden yorumlamaya falan zerre kadar yüz verilmemişti. 10 üzerinden 9 yani.

*

- AŞURE: Ölçü tam tutturulmuştu. Tadında bir ahenk yakalanmıştı. Malzemede biraz eksiklik vardı ama bu durum lezzeti örselemiyordu. 10 üzerinden 8 yani.