Dün hem İTO’nun ağustos ayı verileri, hem de TÜİK’in ikinci çeyrek büyüme rakamları açıklandı. Bu verilere bakarak enflasyon yavaşlamaya başlarken, büyümenin yüksek olduğu izlenimi çıkabilir. Ancak dün çıkan verilerin ve bu tablonun sürdürülemez olduğu açık.
İTO ağustosta tüketici fiyat artışını yüzde 1.84 olarak açıklarken, eğitimde yüksek artış, gıda fiyatlarında beklentilerin üzerinde bir rakam ama diğer mallarda önemli fiyat artışları olmadığını saptadı. Buna karşılık yıllık bazda artış yüzde 40.83 oldu.
İTO’nun rakamlarına bakarak, yarınki TÜİK’in enflasyon verisinin, piyasa beklentileri doğrultusunda yüzde 1.8, daha önceki aylık farklara bakacak olursak, 1.8’in de altında açıklanacağı söylenebilir.
Bir süredir “bundan sonra önemli olacak” diye uyardığımız toptan eşya fiyatlarındaki artışı İTO yüzde 2.56 olarak açıkladı. Temmuzda 1.14 olan rakamın, iki katından fazla yükselmesi, “önümüzdeki dönem enflasyondaki düşüşün sürdürülebilirliği konusunda alarm işareti” sayılabilir.
Bakan Mehmet Şimşek, piyasa beklentilerinden yüksek gelen 2. çeyrek büyüme rakamları hakkında bir açıklama yaptı. TÜİK’in büyüme hesabında AB’ye uyum değişikliği yaptığını hatırlatan Şimşek, bu değişiklik nedeniyle önemli bir artış olmadığını söyledi. İkinci çeyrekte yıllık yüzde 4.8, çeyreklik bazda yüzde 1.6 büyüme olduğunu, ilk yarıda yıllık büyümenin yüzde 3.6 olduğunu hatırlattı.
Şimşek, “2. çeyrekte takvim ve düşük baz etkisi nedeniyle yıllık büyümede yüksek artış olduğunu” söyleme ihtiyacı duydu. Ardından “yıllık büyümedeki artışla birlikte dezenflasyonun sürmesi uyguladığımız programın başarısını gösteriyor” demeyi de ihmal etmedi. Aslında Bakan Şimşek de bu iki verinin çelişkili görüleceğini biliyor ve o nedenle geçici olduğunu söylemeye çalışıyor.
KRİZ YAŞANIRKEN YÜKSEK BÜYÜME
19 Mart krizinin yoğun yaşandığı 2. çeyrekte bu kadar yüksek büyüme rakamını çoğu kimse yadırgadı. Bunun TÜİK’in enflasyon rakamlarının yanında, büyüme rakamları üzerinde de bir kuşku uyandırmasını normal karşılamak gerekiyor.
Ancak büyümenin kırılımlarına bakınca, ithalata dayalı bir büyüme öne çıkıyor. Tarımda don nedeniyle düşüş yaşanan çeyrekte, deprem nedeniyle inşaattaki yüksek büyüme dikkat çekiyor. İmalat sanayinde yeniden artış başlaması, yüksek teknolojili üretimdeki yüzde 40’lık artış, Bakan Şimşek’in açıklamasında yer aldı. Şimşek ithalatın öne çekilen taleple büyüdüğünü buna rağmen cari açığın yüzde 1.3 ile sürdürülebilir olduğunu söyledi.
Cari açık sürdürülebilir mi şüpheli ama görünen tablonun sürdürülebilir olmadığı açık. Eski Merkez Bankası Başiktisatçısı Hakan Kara, “Büyüme yüksek çıktığı için sevinelim mi üzülelim mi” diye sorarak, bu konuya dikkat çekti. Bu konuda kaygılandığını belirten Kara, “enflasyonla mücadele programının temel açmazı olan büyümeden feragat etmeden enflasyonu düşürmenin kendini gösterdiğini” söyledi.
Kısa vadede yüksek faiz, sermaye girişleri ve TL’nin reel değerlenmesi ile bunun mümkün gibi görünebileceğini kaydeden Kara, kamu maliyesi, kurumsal ve yapısal iyileştirmeler ihmal edildiği için “Faizlerin uzun süre yukarıda asılı kalması, TL’nin daha uzun süre baskılanması” nın zorunlu olduğunu söyledi.
Kara’nın söylediği gibi; İhracat ve üretimi vururken ithalat, perakende ve hizmeti destekleyen bu strateji pek sürdürülebilir görünmüyor.