İktidar, yükselişe geçen CHP’yi durdurabilmek için hamle üzerine hamle yapıyor.
Devletin bütün olanaklarını CHP’yi engellemek için kullanan iktidarın açılım üzerine açılım hamleleri yapmasının hedefi CHP’nin iktidar yürüyüşünü durdurabilmek, tabanını bölüp partiyi parçalamak.
İktidar CHP’li belediye başkanlarını tutuklayarak ilk hamlesini yaptı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde en güçlü rakibi olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu tutuklamakla da yetinmedi, cumhurbaşkanı adayı olamasın diye üniversite diplomasını da iptal etti.
İmamoğlu’nun adaylığını engelleyecek bir mahkûmiyet kararı çıkmazsa düşüncesiyle olsa gerek diplomasını da iptal ederek cumhurbaşkanı adayı olamamasını garantilemek istedi.
İstanbul’da CHP’li ilçe belediye başkanlarını da tutukladığı gibi Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ı ve Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’i de cezaevine gönderdi.
Bu tutuklamaların gerekçesini, belediyelerle iş yapan, cezaevine girince itirafçı olup dışarı çıkan iş insanlarının, bir kanıta dayanmayan beyanları oluşturuyor.
İktidarın belediye başkanlarını tutuklama furyasının amacı CHP’yi “yolsuzluğa batmış” bir parti olarak göstermek.
CHP’li belediye başkanları için bir şafak vakti gözaltına alınıp götürülmeleri her an mümkün.
Bu aslında yasama ve yürütmeyi denetleme yetkisine sahip yargı için üzüntü verici bir durum.
Yargının siyasallaştırılması, araçlaştırılması demokrasilerde kuvvetler ayrılığı ilkesine de hukukun üstünlüğünü esas alan anayasaya da aykırı.
Ancak iktidarın umurunda değil.
Onun tek hedefi önümüzdeki seçimleri de kazanabilmek.
31 Mart yerel seçimlerinde ağır bir yenilgi alan iktidar, önümüzdeki cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerini de kaybedeceği kaygısıyla CHP’ye yükleniyor.
Yine aynı amaçla DEM Parti’yi muhalefetin yanından iktidarın yanına çekecek ikinci “Kürt açılımı” hamlesiyle muhalefeti bölüyor.
İstanbul Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, “kent uzlaşısı” gerekçesiyle tutuklu.
Ancak aynı iktidar terör örgütü PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan ve siyasetteki temsilcisi DEM Parti ile müzakere halinde.
Meclis’te kurulan komisyonun iç politikadaki hedefi DEM seçmeninin önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP’nin adayına değil Cumhur İttifakı’nın adayına oy vermesini sağlamak.
İktidarda Öcalan ve Kandil’in ikna olması halinde DEM seçmeninin Cumhur İttifakı’nın adayını desteklemesi beklentisi var.
İktidarın bir de “Alevi açılımı” hazırlığı içinde olduğuna ilişkin haberler kamuoyuna yansıdı.
İktidar,Alevilerin beklentisine uygun olarak cemevlerinin ibadethane sayılması, masraflarının devletçe karşılanması gibi hamlelerle büyük çoğunluğu CHP’ye oy veren Alevi seçmenin de iktidarın adayına yönelmesi hesabı yapıyor demektir.
Her iki açılımın da iç politikadaki temel hedefi CHP’nin yükselmesini engellemek, CHP ile DEM Parti seçmenini ayrı düşürmek ve CHP’nin Alevi tabanını bölmek.
Böylece CHP’yi parçalayıp zayıflatmak.
CHP seçmeni bu oyuna gelir mi?
Gelmez.
CHP seçmeni birçok badire atlatmış bilinçli bir seçmendir.
Keza demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin fiilen bir din devletine dönüştürülmesine karşı olan diğer muhalefet partilerinin ve hatta Atatürk’le, laiklikle sorunu olmayan AK Parti seçmeninin de CHP’ye destek olması büyük olasılıktır.