CHP genel başkanı Özgür Özel’in cezaevinde İBB soruşturmasından tutuklu bir iş insanı ile vekaletini verdiği avukat arasında geçtiğini söylediği görüşme şaşırttı mı?
Daha önce ‘FETÖ dosyası’ iddialarını işittiğimiz ve Mart ayından bu yana da İBB soruşturmalarında fark ettiğimiz garipliklerin yazıya dökülmüş ve suç duyurusuna dönüşmüş şekli, emin olun, beni hiç şaşırtmadı.
İddialar ciddi ve soruşturulması da aynı ciddiyetle sürdürülmeli.
Adaletin zedeli yüzünde bundan böyle yeni darbeler atılmaktan sakınılmalı.
AYDIN CHP’DE YAŞANAN
Dün AK Parti’nin kuruluş yıldönümüydü. 14 Ağustos 2001 tarihinde kurulan parti ülkeyi 23 yıldır yönetiyor.
AK Parti Türk siyaseti açısından iki yıl sonra kazanacağı bir rekora koşuyor.
‘Tek parti dönemi’ denilen Cumhuriyet’ten hemen sonrayı anlatan zaman dilimi 1923-1950 arasını kapsıyor. CHP o dönemde tek başına iktidardı. AK Parti birkaç yıl sonra CHP’nin 27 yıla uzanan rekorunu egale edecek…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, partisi için, 2071’e kadar sürecek iktidar rüyası gördüğü biliniyor.
Bu girişi yapmamın sebebi, AK Parti’nin 24. kuruluş yılını görkemli biçimde kutlaması için yeterli gerekçesi bulunduğunu kayda geçirmek…
Peki de, AK Parti, dün, bu mutlu gününü nasıl kutladı?
Başka partilerden seçilerek Meclis’e girmiş iki milletvekili ile yine başka partilerden seçilmiş birkaç belediye başkanının göğüslerine AK Parti rozeti takarak…
Yani, transferler yaparak…
Hazin bir durum bu.
İktidarda bu denli uzun süre bulunan bir siyasi parti, kuruluş yıldönümünü, her şeyi bir yana bırakıp yalnızca ülkeye kazandırdıklarını anlatarak ve bundan sonrası için düşündükleri yeni icraatları paylaşarak değerlendirmeliydi.
Oysa biliyoruz, 24. yıldönümünde, AK Parti’nin ülkenin ekonomide ve değişik alanlarda iftiharla sunabileceği fazla bir şey yok. Göstergeler, pek çok alanda, 2002 öncesini andırıyor çünkü.
Demokrasisi zayıflamış, halkı fakirleşmiş bir ülkeyi yönetiyor AK Parti 2025 yılında…
Kutlama için başvuracağı fazla bir şey olmayınca, bir-iki milletvekili ile bir il ve birkaç ilçe-belde belediye başkanına rozet takmakla yetinmek zorundalar…
Üzgünüm, ama iktidarın güncel görünümü bu.
‘Terörsüz Türkiye’ diye adlandırılan süreç AK Parti mührü taşıyor olsaydı, kutlamalarda ağırlık hiç değilse o konuya verilebilirdi; ancak o girişimin onuru da iktidarın küçük ortağı MHP’nin lideri Devlet Bahçeli’ye ait.
Bu durumda transferler ön plana çıkar elbette.
Partinin yeni transferlerinden biri, daha yakasına rozet takılmadan, ülke gündemine damgasını vurdu: Aydın belediye başkanı Özlem Çerçioğlu…
Kentin tanınmış sanayici ailelerinden birine mensup olan Özlem Hanım, 2002 yılında seçildiği milletvekilliğinde bir dönem geçirdikten sonra, dört dönem ilinin belediye başkanlığını üstlenmişti.
CHP’den seçilerek…
Parti değiştirmesi ani olduğu için CHP’den AK Parti’ye geçişini sağlayan kişisel ve siyasi dönüşümün motivasyonu tam anlaşılamadı.
Türkiye’de siyasilerin parti değiştirmesi ilk kez görülmüyor. Transferin adresi bugün AK Parti, ama yakın dönemde başka partilerden seçilmiş milletvekillerinin CHP’ye geçişlerine de tanıklık edilmişti.
Bir kere kendini Meclis’e atan siyasetçi, oradaki ömrünü uzatmanın yolunu da aramaya başlıyor ve seçildiği partide gelecek görmediğinde şansını başka yerlerde arayabiliyor…
Çoğu kez de motivasyon ‘tamamen duygusal sebepler’ olabiliyor.
Milletvekilleri için motivasyon yeniden seçilmek iken, belediye başkanları, genellikle kendisini seçenlere daha iyi hizmetin yolu olarak da transfere başvurabiliyor. Bu sebeple de, transferler daha çok muhalefetten iktidara doğru oluyor.
İktidarın sıkboğaz davranışı, muhalif belediye başkanları taraf değiştirdiğinde, ortadan kalkabiliyor çünkü.
Son zamanlarda cezaevlerinin muhalif siyasetçiler için ikinci adres haline gelmesi de, iktidara doğru transferler için yeni bir motivasyona dönüşmüş olabilir.
Çerçioğlu’nun tercihi için konuşulan da o zaten…
Ölümlerden daha az acı vereni seçmiş…
Transfer olanların neden öyle davrandıklarını anlamak kolay da, anlamakta esas zorlandığım konu, iktidar partisinin muhalefet saflarından transferden ne umduğu…
Güçlendiği görüntüsü vermek mi?
Muhalefetten kaçış olduğu hissini yaymak mı?
Her iki gerekçe de fazla anlamlı görünmüyor.
Özellikle günümüz ortamında transferlerin yol açtığı söylentiler iktidara kâr yerine zarar da getirebilir.
Çaresizlik içerisinde çırpınma kime yarar sağlamış ki?
AK Parti neredeyse çeyrek yüzyıldır iktidarda; kuruluşunun 24. yıldönümü kutlamalarında, ondan beklenen, herhalde dünkü görüntü olmamalıydı.