Türkiye’nin, Rusya’nın aynasına bakarak kendindeki bazı kusurları görmesi çok mümkün.

Neden, IŞİD-H gibi bir terör örgütünün birkaç üyesi, kalkıp da ülkenin başkentinde, en önemli etkinlik alanında bu kadar kanlı bir saldırı gerçekleştirebiliyor? Çünkü, Rus güvenlik bürokrasisi, gerçek güvenlik tehditlerine değil; siyasi olarak şekillendirilen “tehditlere” karşı teyakkuzda.

Moskova’daki Krokus Konser Alanı’na yapılan terör saldırısı, binlerce insanın toplandığı bir alana yapıldı. Rusya’nın en meşhur müzik mekânlarından biri olan Krokus’ta, saldırının gerçekleştiği gece 6200 bilet satılmıştı. Saldırının yapıldığı devasa Konser Salonu’nunda ateşe verilmesi ve çıkan yangında tavanının çökmesi nedeni ile, can kayıplarının sayısı önümüzdeki günlerde daha da artabilir.

Saldırı, 1999-2011’de radikal Çeçen grupların ve sonraları da IŞİD’ın dünya genelinde gerçekleştirdiği saldırılara benziyordu. Ve zaten de IŞİD saldırıyı üstlendi de. Moskova saldırısının yarattığı insani dehşet ötesinde, konunun bizi ilgilendiren yönleri de var. Saldırıyı iki defa üstlenen “IŞİD’ın Horasan Kolu” (IŞİD-H) olarak adlandırılan terör örgütü, Türkiye’nin de meselesi.

Doğu Eroğlu gibi radikal örgütler üzerine çalışan uzmanlar; Hazar Dost, Hale Gönültaş ve Tolga Şardan gibi usta gazeteciler, “IŞİD’ın Horasan Yapılanması” ve Türkiye bağlantıları üzerine birçok önemli konuyu gündeme getirdiler.

Özellikle de, 28 Ocak 2024’te, İstanbul Sarıyer’de gerçekleştirilen Santa Maria Kilisesi saldırısı ardından, IŞİD’ın bu “yeni” yapılanmasını konu olmuştu.

Hale Gönültaş, Artı Gerçek’teki haberinde şöyle yazmıştı:

“IŞİD Suriye ve Irak’taki toprak kaybının ardından çöle çekilip, yer altına inme politikası izlese de özellikle beş yıldır Afganistan ve Pakistan uzantılarını güçlendirmeye ağırlık verdi. Örgütün Afganistan, Pakistan ve İran’da “hilafetin hâkim olması için örgütlenmesinde” Türkiye’yi üs olarak kullandığı, örgüte yönelik soruşturma sürecinde belgelendi. IŞİD’in 'Horasan' uzantısı olarak anılan yapılanmasına, Türkiyeli militanların yanı sıra Orta Asya uyruklu IŞİD’liler, başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin çeşitli kentlerinde barındırıldıktan sonra sahte Afgan kimlikleri ile İran sınırından geçirilerek ulaştırılıyor.”

Gönültaş, IŞİD’ın bu yapılanması ile ilgili şunları da aktarıyordu:

“IŞİD’in Afganistan, Pakistan ve İran’da faaliyet gösteren Horasan kolu, örgütün “en ölümcül” kollarından biri olarak biliniyor.

Horasan, adını günümüz İran, Afganistan ve Pakistan’ında bulunan bölgeden alıyor. Örgüt, Horasan’ın sınırlarını tariflerken Afganistan ve Pakistan'ın bazı kısımları, Orta Asya ve İran'a atıfta bulunuyor.

IŞİD-Horasan, kurulduğu 2015 yılından bu yana Afganistan ve Pakistan'da binlerce insanı öldürdü ve yaraladı. Ayrıca İran, Pakistan, Tacikistan ve Özbekistan'da da saldırılar düzenledi IŞİD-Horasan, "Horasan"daki toprakları kontrol ederek IŞİD'in kendi ilan ettiği halifeliğinde bir eyalet kurmayı amaçlıyor.”

Gönültaş, Türkiye’nin bu terör örgütü için önemi şöyle dile getiriyordu:

“Türkiye, örgütün Horasan uzantısı için eleman temininde üs olarak kullanılıyor.

Horasan yapılanması için Türkiyeli militanların yanı sıra Orta Asyalı (Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan) militanlar örgütleniyor. Bu örgütlenme, örgütün Afganistan kolu tarafından sosyal medya üzerinden gerçekleştiriliyor. Afganistan’a gitmek isteyen militanlar hava yolu ile Türkiye’ye geliyor. Suriye’de IŞİD saflarında çatışmalarda bulunduktan sonra Suriye sınırını kaçak yollarla geçerek Türkiye’de yaşamlarını sürdüren militanlardan özellikle savaş ve patlayıcı madde konusunda uzmanlığı bulunanlar çağrılmaları durumunda Afganistan’a gidiyor. Ayrıca canlı bomba faaliyeti için hazırlanan militanlara silah sağlama konusunda destek veriyor.”

Putin ve Kremlin’in Ukrayna’yı suçlaması

Türkiye’de de aşina olduğumuz biçimde, nedense “güçlü liderler”, ülkelerinde veya ülke dışında, “kontrolleri dışında” kritik bir olay gerçekleştiğinde birden sessizliğe bürünüveriyorlar. Hatta ortadan kayboluyorlar.

Rusya'nın nükleer denizaltısı Kursk, Vladimir Putin'in görevdeki ilk yılında Ağustos 2000'de Kuzey Kutbu’nda batarak118 denizciye mezar olduğunda, Rusya liderinin kamuoyuna bir açıklama yapabilmesi dört gün aldı.

Moskova saldırıdan sonra da Putin, neredeyse 24 saat boyunca gözlerden uzak kaldı.

Putin, nihayet Rusya'daki bu en ölümcül terör saldırısı hakkında kameraların karşısına geçtiğinde de, Ukrayna’nın olayda parmağı olduğunu öne sürüyormuş gibi göründü-ancak bu iddiayı destekleyecek hiçbir somut kanıt da sunmadı.

Saldırganların Ukrayna-Belarus sınırına doğru kaçarken yakalandığı iddia ediliyor. Diyelim ki, gerçekten de saldırganlar, geçişin çok daha kolay olduğu Belarus değil; askeri kontrollerin çok yoğun olduğu Ukrayna sınırına doğru yönleniyordu.

IŞİD-H’nin Ukrayna’da da yapılanmaya çalıştığını biliyoruz; hatta, Avrupa’ya geçiş için bu ülkeyi de önemsiyorlar.

Mesele, Rusya’nın da Ukrayna’nın da aralarındaki savaşa odaklıyken; ikisine de yönelebilecek bu ortak tehdide yetişemiyor olmaları gibi gözüküyor. Savaşın yarattığı bataklıkta da, IŞİD-H gibi bir örgüt, istihbarat radarlarına yakalanmadan çok daha kolay ve rahat hareket edebilirler.

Kaldı ki, ülkeye yönelik güvenlik tehditlerini, gerçekten halka yönelik olana göre değil; yönetici takımın, siyasi takıntı, endişe ve odaklarıyla şekillendiren devletler, artan ölçekte terör saldırılarının hedefi oluyor. İran’ın, 3 Ocak’ta 1979 Devrimi sonrası tarihinin en kanlı terör saldırısına hedef olduğunu ve bu saldırının da, IŞİD tarafından gerçekleştirildiğini unutmayalım.

Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'nin mezarı yakınında düzenlenen tören sırasında meydana gelen saldırılarda, 84 kişi hayatını kaybetmiş, 284 kişi de yaralanmıştı. İran, önce İsrail’i suçlayan açıklamalar yapılmış; ardından IŞİD’ın saldırının fail olduğunu teşhis eden daha “rasyonel” bir yaklaşım hâkim olmuştu.

Putin ve artık “moderatörü” olmak ötesinde tamamen hükmettiği Kremlin ise muhtemelen; Ukrayna’yı saldırının asıl faili olarak hedef göstererek, savaşın kapsamını büyütme, sertliğini arttırma yoluna gidecek.

Zaten IŞİD’ın gerçek fail olduğunu kabullenmek, Putin için kendi ülkesinin içinde güvenliği sağlayamadığının itirafı demek. Krokus gibi, Özel Harekat Polisi’ne komşu bir mekânda 4-5 saldırganın en az 150 (belki çok daha fazla) insanın ölümüne yol açması, ülke tarihinin en ağır terör saldırısının yaşanmasına engel olamaması, Putin’in beşinci iktidar döneminin başında hiç de öyle kolayca açıklayacağı bir durum değil.

Türkiye’nin, Rusya’nın aynasına bakarak kendindeki bazı kusurları görmesi çok mümkün.

Örneğin, neden Rusya ile ilgili haberlerin çoğunu Telegram uygulaması üzerindeki gruplardan alıyoruz? Ülkede, özgür basın diye bir şey kalamadığı için.

Neden, IŞİD-H gibi bir terör örgütünün birkaç üyesi, kalkıp da ülkenin başkentinde, en önemli etkinlik alanında bu kadar kanlı bir saldırı gerçekleştirebiliyor? Çünkü, Rus güvenlik bürokrasisi, gerçek güvenlik tehditlerine değil; siyasi olarak şekillendirilen “tehditlere” karşı teyakkuzda.

Rusya’da güvenlik güçleri, "uluslararası LGBT sosyal hareketi”, savaş karşıtlarını, "aşırılıkçılar" olarak hedef alıyor da; IŞİD-H gibi gerçek tehditler nedense, istediği gibi at oynatıyor.

It is very possible for Turkey to see some flaws in itself by looking in the mirror of Russia.

Why can a few members of a terrorist organization like ISIS-H carry out such a bloody attack in the country's capital, the most important area of ​​activity? Because the Russian security bureaucracy does not focus on real security threats; is on alert against politically shaped “threats”.

The terrorist attack on the Krokus Concert Hall in Moscow was carried out in an area where thousands of people gathered. At Krokus, one of Russia's most famous music venues, 6200 tickets were sold on the night of the attack. The number of casualties may increase in the coming days as the huge Concert Hall where the attack took place was also set on fire and its ceiling collapsed in the fire.

The attack was similar to attacks carried out around the world by radical Chechen groups in 1999-2011 and later by ISIS. And anyway, ISIS claimed responsibility for the attack. Beyond the humanitarian horror caused by the Moscow attack, there are also aspects of the issue that concern us. The terrorist organization called "ISIS' Khorasan Branch" (ISIS-H), which claimed responsibility for the attack twice, is also Turkey's concern.

Experts working on radical organizations such as Doğu Eroğlu; Master journalists such as Hazar Dost, Hale Gönültaş and Tolga Şardan brought up many important issues regarding the "Khorasan Structure of ISIS" and its connections with Turkey.

Especially after the Santa Maria Church attack in Sarıyer, Istanbul, on January 28, 2024, this "new" structure of ISIS was the subject of discussion.

Hale Gönültaş wrote the following in her article in Artı Gerçek:

“Although ISIS followed a policy of retreating to the desert and going underground after losing territory in Syria and Iraq, it has especially focused on strengthening its extensions in Afghanistan and Pakistan for the last five years. It was documented during the investigation process against the organization that the organization used Turkey as a base for its "organization to dominate the caliphate" in Afghanistan, Pakistan and Iran. "In addition to Turkish militants, ISIS members of Central Asian nationality are hosted in various cities of Turkey, especially in Istanbul, and then transported to the structure of ISIS, known as the 'Khorasan' extension, through the Iranian border with fake Afghan identities."

Gönültaş also stated the following about this structure of ISIS:

“The Khorasan branch of ISIS, which operates in Afghanistan, Pakistan and Iran, is known as one of the “deadliest” branches of the organization.

Khorasan takes its name from the region located in modern-day Iran, Afghanistan and Pakistan. The organization refers to parts of Afghanistan and Pakistan, Central Asia and Iran when describing the borders of Khorasan.

ISIS-Khorasan has killed and injured thousands of people in Afghanistan and Pakistan since its establishment in 2015. It also carried out attacks in Iran, Pakistan, Tajikistan and Uzbekistan. ISIS-Khorasan aims to establish a province in ISIS's self-declared caliphate by controlling the lands in "Khorasan."

Gönültaş expressed the importance of Turkey for this terrorist organization as follows:

“Turkey is used as a base to recruit personnel for the Khorasan extension of the organization.

In addition to militants from Turkey, militants from Central Asia (Kazakhstan, Kyrgyzstan, Turkmenistan, Uzbekistan and Tajikistan) are organizing for the Khorasan structure. This organization is carried out by the Afghanistan branch of the organization via social media. Militants who want to go to Afghanistan come to Turkey by air. After fighting alongside ISIS in Syria, the militants who cross the Syrian border illegally and live in Turkey, especially those with expertise in warfare and explosives, go to Afghanistan if they are called. "It also provides support in providing weapons to militants preparing for suicide bombings."

Putin and the Kremlin blame Ukraine

As we are familiar with in Turkey, for some reason, "strong leaders" suddenly become silent when a critical event occurs in their country or abroad that is "out of their control". They even disappear.

When the Russian nuclear submarine Kursk sank in the Arctic in August 2000, during Vladimir Putin's first year in office, killing 118 sailors, it took the Russian leader four days to make a public statement.

After the attack on Moscow, Putin remained out of sight for almost 24 hours.

When Putin finally came face to face with the cameras about Russia's deadliest terrorist attack, he appeared to suggest that Ukraine had a hand in it - but he offered no concrete evidence to support the claim.

It is claimed that the attackers were caught while fleeing towards the Ukraine-Belarus border. Let's say that indeed the aggressors are not Belarus, where the transition is much easier; It was heading towards the Ukrainian border, where military controls were very intense.

We know that ISIS-H is also trying to establish itself in Ukraine; In fact, they also care about this country for passage to Europe.

While the issue is focused on the war between Russia and Ukraine; It seems like they can't keep up with this common threat that could be directed at both of them. In the swamp created by war, an organization like ISIS-H can move much more easily and comfortably without being detected by intelligence radars.

Moreover, the security threats to the country are evaluated not according to those that are actually directed at the public; States shaped by the political obsession, concern and focus of the ruling team are becoming the target of terrorist attacks on an increasing scale. Let's not forget that on January 3, Iran was the target of the bloodiest terrorist attack in its history after the 1979 Revolution, and this attack was carried out by ISIS.

In the attacks that took place during the ceremony held near the grave of Revolutionary Guards Quds Force Commander Qassem Soleimani, 84 people lost their lives and 284 people were injured. Iran first made statements accusing Israel; Then, a more “rational” approach took hold, identifying ISIS as the perpetrator of the attack.

Putin and the Kremlin, which he now completely dominates beyond being his "moderator", are probably; By targeting Ukraine as the main perpetrator of the attack, it will seek to expand the scope of the war and increase its harshness.

For Putin, admitting that ISIS is the real perpetrator means admitting that he cannot ensure security in his own country. The fact that 4-5 attackers, like Krokus, caused the death of at least 150 (maybe much more) people in a place adjacent to the Special Operations Police, and that they could not prevent the heaviest terrorist attack in the country's history from taking place, was not something Putin could easily do at the beginning of his fifth term in power. It's not something he can explain.

It is very possible for Turkey to see some flaws in itself by looking in the mirror of Russia.

For example, why do we get most of our news about Russia from groups on the Telegram app? Because there is no such thing as a free press left in the country.

Why can a few members of a terrorist organization like ISIS-H carry out such a bloody attack in the country's capital, the most important area of ​​activity? Because the Russian security bureaucracy does not focus on real security threats; is on alert against politically shaped “threats”.

Security forces in Russia target the "international LGBT social movement" and opponents of war as "extremists", but for some reason, real threats like ISIS-H do whatever they want.