Karar gazetesi, bir gün önce, İsrail ile ticari ilişkilerini artırarak devam ettiren bir grup işadamının fotoğraflarını ‘Kirli ticarete son verin’ başlığıyla manşetinden yayımlamıştı. Ertesi gün de, o insanların üye olduğu iş dünyası derneğinin ismini yine manşetinden duyurdu Karar.
Bir gün önce fotoğraflarını tek tek incelediğim için ertesi günkü manşeti ilk anda anlamakta zorlandım.
‘Hepsi de MÜSİAD üyesi’ diyormuş manşet, ben ‘Hepsi de TÜSİAD üyesi’ olarak algıladım.
Aralarında ‘5’li çete’ diye adlandırılanların da bulunduğu o fotoğrafta yer alanlar -hiç değilse büyük bölümü- benim TÜSİAD’ın katıldığım yıllık etkinliklerinden aşina olduğum isimlerdi çünkü.
Şaşkınlığımı aktardığım bir dost, “Eskiden öyle de olsa, şimdi hepsi aynı zamanda MÜSİAD üyesi” bilgisini paylaştı.
Bu defa da başka sebeple aklım karıştı.
MÜSİAD üyesi iseler, böyle bir ortamda, İsrail ile ticari ilişkiyi sürdürmelerini anlamakta zorlandım çünkü.
Açık ismi ‘Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’ olsa da, kurulduğu ilk günden başlayarak kısaltılmışındaki ‘M’ harfinin ‘Müslüman’ olarak okunduğu bir dernek MÜSİAD.
Öyle anılmaktan gocunduklarını hiç işitmedim.
Bu işte bir yanlışlık var.
Yanlışlığı büyüten, seçime gidilen günümüzde, AK Parti’nin sözcüleri ile adaylarının, Gazze’de Filistinlilere yaşattıkları yüzünden İsrail hakkında en aşırı sıfatları kullanmaktan çekinmedikleri gerçeğidir.
AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, biraz önce göz attığım Hürriyet internet sitesindeki manşet habere göre, dün akşam katıldığı bir iftar programında yaptığı konuşmada bile, “İsrail vahşi soykırım yapıyor, uluslararası kuruluşlar bu barbarlığı izliyor” demekten geri durmamış.
İstanbul’a belediye başkanı olsun diye AK Parti tarafından aday gösterilen Murat Kurum’un, kampanyasını üzerine oturttuğu birkaç ana konu arasında Gazze de yer alıyor. Kurum, dün de, Balkanlar ve Ahıska Türklerini andığı konuşmasında, “31 Mart’ta, Gazze’deki mazlumlar da sevinecek” demeyi de ihmal etmedi.
Kurum başkan seçilince, Gazze’deki ‘mazlumlar’ sevinecekmiş…
Herhalde bu söylemleri devlet politikası saymamız gerekecek.
Devlet politikası, Gazze’ye sahip çıkmak ve İsrail’i ‘vahşi soykırım’ yapmakla kınamak ise, MÜSİAD üyesi işadamlarının İsrail ile ticari ilişkilerini artırarak sürdürmelerini nasıl anlamamız gerekiyor?
Başka bir zaman ve zemin olsa “İşadamları iktidarı dinlemiyor” diyebilirdim; ama böyle bir tespitin doğru olmayacağını bilecek kadar bilgim ve görgüm var.
İş dünyası ticari ilişkilerini sürdürecek kadar İsrail’i seviyorsa, bu işadamları iktidara yakın MÜSİAD’ın üyesi olduklarına göre, siyasilerimiz neden içinde ‘soykırım’ gibi İsrail’i hop hop zıplattığı bilinen sözcükler kullanıyor?
MÜSİAD üyesi işadamları, Filistinlilere ‘soykırım’ uyguladığı en yetkili ağızdan ifade edilmiş bir ülke ile, nasıl oluyor da, ticari ilişkide bulunabiliyorlar?
Görüyorsunuz, durum hayli karışık.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Uluslararası kuruluşlar bu barbarlığı izliyor” cümlesini bu olay için yeniden yazmamız gerekse, İsrail ile ticari ilişkilerine sekte vurdurmayan işadamları için de “Barbarlığa destek veriyorlar” dememiz gerekecek; çünkü yaptıkları ‘izlemek’ ötesi bir şey…
Neden bu çelişkiler acaba?
Kimi bu durumu ‘ticaret gereği’ ile, kimi daha ileri giderek ‘para hırsı’ ile yorumluyorlar.
Aynı kanaatte değilim.
O fotoğraflardaki işadamlarının genel bilançoları içerisinde İsrail ile ticaretin payının büyütülecek kadar olması mümkün değil. Para için olsa, AK Parti sözcülerinin söylemlerini işitir işitmez, daha ilk günden, “Biz bu işte yokuz” der ve kendiliklerinden İsrail’e tek bir kalem mal bile göndermezlerdi.
Kendisi MÜSİAD’ın eski bir başkanı olan Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın telefon ricası bile yeterdi.
Havsalamın almadığı bir iş bu, İsrail ile hala devam ettirilen ticaret işi…
İşin içerisinde başka bir iş var ama ne, bunu bir anlayabilsem rahatlayacağım.
Konuyu en can alıcı noktasından yakalayıp iki gün üst üste sürdüren Karar gazetesi, bu ilişkinin kafa karışıklığımı giderecek bir yönünü de bulsa bari.