Gazeteci-yazar İlhami Işık (Balıkçı), City University of New York’tan Prof. Dr. Mücahit Bilici, DEM Parti Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Kürdistan Hewler Üniversitesi’nden Doç. Dr. Arzu Yılmaz ve gazeteci-yazar Günay Aslan, PKK’nın silah bırakma törenini Perspektif için değerlendirdi.
Mülakat: Naman Bakaç
Devlet Bahçeli’nin milat olarak gördüğü, DEM Parti Eş Başkanları’nın Türkiye’nin inşası için yeni bir dönem, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tarihte yeni bir sayfa olarak nitelediği silahların yakılması seremonisi, 11 Temmuz 2025’te gerçekleşti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kızılcahamam’daki konuşmasında seremoni, PKK ve DEM Parti’nin de tören olarak nitelediği bu gelişmenin sadece Türkiye değil, Irak ve Suriye gibi Ortadoğu ülkelerine de yansımaları olacaktır.
Silahlara elveda seremonisine katılan veya yıllarca Kürt Sorunu’nun çözülmesi için mücadele etmiş, bu sorun üzerine kafa yoran, yazan, çizen beş şahsiyete, beş cümlede, özelde silahların yakılmasını genelde ise silahsızlanma aşamasının kendilerine ne hissettirdiğini ve ne gibi düşüncelere ittiğini sorduk.
ilhami ışık röportaj
İLHAMİ IŞIK (BALIKÇI) - GAZETECİ/YAZAR
Uzun yıllardır çatışma ve çözüm süreçlerini takip eden ve kimi zaman da barış süreçlerini yaşayan biri olarak, 11 Temmuz’u bir rüyadan hiç uyanmama hissi ile hep hatırlayacağım.
Bir Kürt olarak ve şiddetin varlığından ötürü çok şey kaybeden biri olarak artık hiç kimsenin hiçbir şey kaybetmeyeceği bir yolculuğun somut ve sahici adımlarla döşenmesi için alınacak çok fazla yol olmasına rağmen bugünü inanılmaz bir duygu ile karşıladığımı söylemek isterim.
Barış, su ve ekmek gibi hayati bir ihtiyaçtır ama yaşaması için adalet ve hukuk ile taçlandırılması gerekiyor ki o zaman barış sahici bir duyguya ve yaşam biçimine dönüşür.
Bugün en değerli adım atıldı.
Bu adımı yaşatmak ve büyütmek hepimizin yaşamsal görevi olmalı hissiyatı içinde oldum.
mücahit bilici
PROF. DR. MÜCAHİT BİLİCİ - CİTY UNİVERSİTY OF NEW YORK
Öcalan uzun bir silahlı mücadeleyi Kürtlerin uzun erimli selameti için siyasi nakde tahvil edecek son hamlesini ustaca yaparak tarihe geçti.
PKK tıkanmıştı, yolun sonuna gelmişti, bir sonun olmadığını gördüğü için silahları yakarak kendini azad edip siyaset ve barışın yolunu açmak için ihtiyaç duyulan Newroz ateşini silahları yakarak yaktı.
Devlet meselenin ciddiyetini ve stratejik önemini gördükçe, sorunun bir terör sorunu olmadığını, terörsüzlüğün sadece Türklerin ve Kürtlerin ortak beka ve istikballerinin önündeki bir engel ve ilk adım olduğunu anladı ve yeni bir yola, büyük devlet olma yoluna girdi.
Kürt milliyetçiliği bir ezberden hareketle ayrı bir devlet fikrini Kürtlerin selametinin önüne koyduğu için, bir fikir olarak hem Kürtlerin yararını gözetemedi hem de tarihsel bir momentte ofsayta düşerek, menfi bir nitelik kazandı.
Türk milliyetçiliği ya Bahçeli gibi realiteye uyanarak Kürtlerle (ve İslam’la) barışarak devletin yeniden yapılanmasına sahip çıkacak ya da PKK sonrası Türkiye’de, Kürtlerle (ve İslam’la) savaştığı ölçüde ülke için yeni tehdit konseptine dâhil olacak.
ömer faruk gergerlioğlu
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU - DEM PARTİ KOCAELİ MİLLETVEKİLİ
Keşke bu gençler dağa çıkmasa ve 41 yıl önce mesele hallolsaydı.
Neden devletin bu örgütü silahla bitiremediğini anladım, çünkü tabandan geliyorlardı.
Silahları yakan biri olmalıydı, yani bir taraf radikal adımı atan olmalıydı.
Silahını yakanlar kararlı ama devletten beklenti düzeyleri yüksekti.
Silahlarını yakıp gittiler ve hepimizin üstüne çözüm için ağır bir yük bıraktılar.
arzu yılmaz
DOÇ. DR. ARZU YILMAZ - KÜRDİSTAN HEWLER ÜNİVERSİTESİ SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ
Öncesinde paylaşılan bilgiler ışığında tiyatral bir törene şahitlik edeceğimi düşünüyordum. Ancak tören bittiğinde, 1 Ekim’den bu yana süreçle ilgili gördüğüm, duyduğum, okuduğum hiçbir şey bu kadar yalın, sade ve gerçek değildi diye düşündüm.
Silahların yakılması gibi sembolik bir eylem bile verdiği mesaj bağlamında bana son derece inandırıcı ve ikna edici geldi.
Kürtlerden sık sık duyduğum ‘onurlu bir barış istiyoruz’ sözünün tam olarak neye tekabül ettiğini pek çözememiştim ancak törene hâkim vakarlı hava benim için önemli bir ipucu oldu.
Törene hâkim vakarlı hava, Türkiye’nin bu savaş süresince yaşadığı en büyük kaybın siyasi ahlak ve etik olduğunu düşündürdü bana. Bu insan kaynağının silahlı mücadeleden siyasi mücadeleye geçişi her şeyden çok bu kaybın telafisine yardımcı olacaktır.
Ve defterime düştüğüm son not şu oldu: Keramet silah değil, irade…
GÜNAY ASLAN - GAZETECİ/YAZAR
Görüntüler duygusal bir altüst oluş yaşanmasına yol açtı.
Bu savaş çok uzadı ve herkes çok acı yaşadı.
Elbette akla ilk olarak hayatlarını kaybedenler geliyor; zira bunun bir son bulmasını, yeni acılar yaşanmamasını istiyorsun, ancak emin de olamıyorsun.
Bu topraklarda kalıcı, adil ve onurlu bir barışın çok zor olduğunu anladım.
Yine de umutlu olmak, umudu kovalamak istiyorsun; egemen erkin nasıl bir fıtrata sahip olduğunu unutmadan.