Tahrik

Son dönemde en sık karşılaşılan “suçlamalar”ın başında şu iki “tahrik” geliyor: “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” ve “suç işlemeye tahrik.” Bu iki suçlama, kimin tahrik ettiğine ve kimlerin tahrik olduğuna göre değişiyor elbette: Örneğin pek çok muhalif aktör ve gazeteci bu “tahrik” suçunu işlemekten tutuklandı ama ortada onların tahrikine kapılıp şiddet eylemine başvuran kimse yoktu. Ama tersine bazı siyasal İslamcı çevreler sosyal medyadan LeMan’ı hedef göstererek kitleyi “tahrik” ettiler ve kitle tahrik olup binayı kuşattı, içlerinde “Yakalım” diyen bile oldu, iki gün boyunca binanın önünde laikliği hedef aldılar, Mustafa Kemal Atatürk’ü hedef aldılar, kendilerine uzatılan mikrofonlara “Kemalistleri bu topraklardan sileceğiz” bile dediler. Ama yargı hiç harekete geçmedi!

 Örneğin CHP Genel Başkanı Özgür Özel, halkı sokağa çağırdığı için suçlanıyor. Oysa onlarca mitingde alanlara ve sokaklara çıkan milyonlar, şüpheli birkaç vaka hariç, hiç tahrik olmadı. Hatta muhalif kitle, Özgür Özel’i kastederek “Biri, sokak köpeklerini sokağa çağırmakla tehdit ediyor” diyen AKP MKYK Üyesi Av. Mücahit Birinci’nin tahriklerine bile kapılmadı, sokaklara dökülüp Birinci’yi “ısırmaya” kalkmadı!

SOKAK EYLEMLERİ

Düzenin iktidarları, dünyanın her yerinde halkın sokakta olmasından, işçinin alanda olmasından korkarlar. Alanlara, sokaklara çıkılmaması için her türlü ideolojik baskıyı uygularlar, bir süre sonra “öteki” görmeye başlarlar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da sokakta olanlara karşı şöyle bir ideolojik baskı mekanizmasına başvurmuş: “Vatandaşım, sokak eylemlerinin ancak bölücülere, darbecilere hizmet edeceğini biliyor.”

 Mevcut sokak eylemlerinin “bölücülere ve darbecilere hizmet etmediğini” vatandaş da Erdoğan da biliyor. Hatta sokağa çıkanlar daha birkaç yıl önce bu ülkede Erdoğan’ın hukukunu savundu ve bir darbenin bastırılmasında canı pahasına rol aldı. Şehit ve gazi olanların içinde elbette AKP’li olmayanlar da vardı.

ÜLKEYİ SAVUNMA SUÇU!

Mesleğimizin yüz aklarından Timur Soykan’ı da gözaltına aldılar, tutuklamaya sevk ettiler. (Yazımı gazeteye teslim ettiğimde sevk işlemi sonuçlanmamıştı.) Sevgili Timur yine bir sabah belediye başkanlarının “silkeleme operasyonu” ile gözaltına alınmasına sosyal medyadan tepki göstermişti. 

Timur’un şu mesajı, TCK madde 214/1’e göre “suç işlemeye tahrik” sayılmış: “Halk ya bu baskıya boyun eğerek rejimin kölesi olacak ve daha da yoksullaşacak ya da özgürlüğünü, haklarını, ülkesini savunacak.” Böylece halkın “özgürlüğünü, haklarını ve ülkesini savunması” suç ilan edilmiş oluyor! Timur Soykan da halkı “özgürlüğünü, haklarını ve ülkesini savunmaya” tahrik etmiş oluyor!

GERÇEK EN SONUNDA KAZANIR

Ekranlar karartılıyor, gazetecilerin kalemleri ellerinden alınmaya çalışılıyor, gazete ve TV’ler otosansüre zorlanıyor, toplum haber alma hakkından mahrum edilmeye çalışılıyor. Demokrasi durağında çoktan inmiş olanlar, kalan ifade özgürlüğünü de tırpanlıyor.

Yapılan suçlamalar ve verilen cezalar incelendiğinde, gün geçtikçe “iktidarın eleştirilmesinin bile suç kapsamına alınmaya çalışıldığını” görüyoruz. Bu amaçla en çok başvurdukları suçlamalardan biri de “halkı yanıltıcı bilgi yaymak” suçlaması. Her vatandaşın gelir-gideriyle gayet nesnel ölçebildiği “ekonomi kötüye gidiyor” saptaması bile, bu kapsamda, “yanıltıcı bilgi” muamelesi görüyor!

Her eleştiriyi susturmaya, her etkili kişiyi tutuklamaya çalışıyorlar. Ama önemle belirtelim: Herkesi tutuklamaya kalkmakla iktidarların korunamadığı da bir tarihsel gerçekliktir.