Türkiye ekonomisi artık toparlanmaya başlıyor denildiğinde, gelen yeni darbelerle savrulmaya devam ediyor. Bir türlü kurulamayan istikrar ve ekonomik dengelerin, bu kez de İsrail’in İran’ı vurmasıyla başlayan olaylar nedeniyle darbe alması bekleniyor.
İsrail’in İran’ı sert biçimde vurup, ABD’nin desteğini ilan etmesi, küresel ekonomiyi altüst etti. Bu olay nedeniyle ekonomisi bozulan ülkelerin başında Türkiye de geliyor. Olayların uzun süre devam etmesi halinde, faiz indirimi ve büyümenin yeniden başlaması gibi, yeniden kurulmaya başlayan hayallerin uzun bir süre ertelenmesi söz konusu olabilir.
Gazze’den sonra İsrail’in yönünü İran’a çevirmesi zaten bekleniyordu ama ABD’nin süren müzakereleri nedeniyle, bundan vazgeçilmesi ihtimali de konuşulur olmuştu. Ancak ABD yönetiminin bilgisi içinde olduğu belli, son büyük saldırı, tüm dünyayı şok etti. İnsani açıdan bakıldığında; İsrail’in saldırılarının artık tahammül edilemez noktalara geldiği açık. Ancak yeni ABD yönetiminin insani değer ve kaygıları bir tarafa bırakmış olması, tüm dünya için büyük bir tehlike oluşturmaya devam ettiği açık.
İran’ın güvenliğinden sorumlu tüm üst düzey kadrolarının vurulduğu, İran’ın misilleme için bile hareket edemez noktaya getirildiği konuşuluyor. İşte bu nedenle İran’ın tehlikeli bir atağa girişmesinin zorlaştığı görülüyor. Bu durum olayı tek taraflı bir savaşa çevirirken, İran yönetimi ve halkının tepkisinin ne olacağı merak edilmeye başladı.
ABD KISA SÜREDE BİTMESİNİ İSTEYEBİLİR
Küresel ekonomi açısından olaya bakıldığında; uzmanlar “ABD’nin olayın, ekonomiye etkileri nedeniyle kısa sürede bitirilmesini isteyeceğini” söylüyor. Trump için ara seçim öncesinde petrol fiyatlarının düşürülmesi, faizlerin indirilmesinin hayati öneme sahip olduğu görüşündeler. Bu nedenle kısa sürede sonuç alacak, belki İran’da yönetim değişikliğine gidilecek bir plandan söz edildiği konuşulanlar arasında.
Türkiye açısından bakacak olursak; siyasi açıdan bu olayın etkilerinin çatışma önlense bile uzun süre devam edeceğini, diplomaside önemli ve zorunlu kararların gündeme gelebileceği söylenebilir.
Ekonomik açıdan bakıldığında; olayların kısa sürede tamamlanması halinde, etkisi sınırlı kalabilir. Yine de etkisi olur, çünkü 19 Mart kriziyle bozulan dengelerin yeniden düzeltilmeye başladığı bir dönemde, bu krize yakalandık.
Haziran toplantısında Merkez Bankası faiz indiriminin İran’ın bombalamasıyla birlikte artık imkansız hale geldiği, hemen konuşulmaya başladı. Ancak zaten bu olmasa da haziranda faiz indirimi için gerekli hazırlıkların tamamlanamadığı çok açık gözüküyordu. Belki bu olayların sürmesine bağlı olarak temmuzdaki faiz indiriminin bile tehlikeye girdiğini önümüzdeki günlerde tartışabiliriz.
SIKI MI DURULACAK, GEVŞENECEK Mİ?
Bu arada içeriden, özellikle reel sektörden gelen tepkilerin, bu olay nedeniyle artması beklenebilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2026’yı rahatlama yılı olarak” ilan etti ama dün İstanbul Ticaret Odası, 3. çeyrekten itibaren gevşeme ihtiyacı bulunduğunu söyledi. Büyümenin yüzde 2-3 oranında gitmeyeceğini, bir an önce büyümeye geçmek gerektiğini belirtti.
İran olayı kısa sürede durulsa bile ekonomiye zarar vereceği kesin. Birkaç ay sıcak çatışmanın devam etmesi ise faiz indiriminden enflasyona kadar önemli etkiler yaratır. 75 dolara çıkan petrol fiyatlarının yaz boyunca böyle devam etmesi, dünyadaki gerginlik nedeniyle ihracatın duraklaması, kurlardaki artışın yükselmesi, dövize talebin yeniden canlanması beklenebilir. Tüm bunların, düşmeye başladığı söylenen enflasyona yeniden olumsuz etki yaratması kaçınılmaz olabilir.
Bu süreçte ekonomi yönetimine büyük iş düştüğü açık. Ekonomi yönetiminin olayların gidişine göre kurlardaki artışı nasıl yöneteceği, rezervden yeni erimelere izin verip vermeyeceği, buna bağlı olarak faiz indirimi için nasıl bir tavır takınacağı önemli. Dolayısıyla büyümedeki durgunluğun devamını, Cumhurbaşkanı’na kabul ettirip ettiremeyeceği gibi konular öne çıkacak.
Tabii ki siyasi iradenin kararı bu süreçte yine belirleyici olacak. İran’ın bombalanması ve yarattığı sonuçları bahane ederek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir an önce gevşeme kararı vermesi halinde, ekonomik istikrarın iyice kaybolması tehlikesi var.