Dün yargı darbesi ile görevinden alınan Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe’nin yerine atanan AKP’li başkanın AKP’nin siyasi anlayışını yansıtan bir turnusol kağıdı olduğunu anlattım.
1. Büyük bir fırsatçılıkla, halkın seçtiği CHP’liyi görevden aldırıp, yerine hiç utanmadan bir AKP’liyi belediye meclisindeki güçleriyle seçmişlerdi. Oysa Recep Tayyip Erdoğan İBB Başkanlığını hapse girdiği için bırakmak zorunda kaldığında, partisi belediye meclisinde azınlık olmasına rağmen yerine partisinden Ali Müfit Gürtuna’ya seçmişti o gün SHP, ANAP ve DYP’nin çoğunlukta olduğu meclis. Eski Türkiye zarafeti ve adaleti buydu.
2. AKP’nin Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı olarak seçtiği kişi bir FETÖ’cüydü ve geçmişi FETÖ’ye övgülerle doluydu.
3. AKP’nin Gaziosmanpaşa Belediye Başkanlığına getirdiği kişi bahis mafyasının kara parasını aklamaktan yargılanan Polat çiftinin avukatıydı.
Ben bu üçüne değindim.
Meğer turpun büyüğü heybedeymiş.
Onu da dün gece öğrendik.
Onlar TV yayınında, Barış Pehlivan çıktı ve AKP’nin Gaziosmanpaşa Belediye Başkanlığına getirdiği ve kutladığı Eray Karadeniz’in kimliği ve kişiliği hakkında çok daha net bir fikre sahip olmamızı sağlayacak bir bilgiyi ifşa etti, turpun büyüğünü gösterdi.
Eray Karadeniz, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin AKP döneminde “bankamatik” bir memur olarak görev yapmış.
10 yıla yakın bir süre belediyeye ait İSPARK şirketinde “şef” olarak çalışıp maaş almış.
Daha sonra 2020 yılında işe gelmeden maaş aldığı ortaya çıkarılınca görevine son verilmiş.
Bunun üzerine hiç utanmadan “işe iade davası” açmış.
Ancak mahkemeye gelen, aynı dönemde İSPARK çalışanı olan tanıklar Eray Karadeniz’i hiç görmediklerini, tanımadıklarını, asla işe gelmediğini anlatmışlar.
“Şef diye adını duyuyorduk ama hiç görmedik” diyenlerin yanı sıra “Adını ilk kez duyuyorum” diyen olmuş sözde maiyetinde çalışanlar arasında.
Mahkeme de Eray Karadeniz’in gerçekte belediyede çalışmadan maaş alan bir “bankamatik memur” olduğuna kanaat getirmiş ve işe iade davasını reddetmiş.
Yani Karadeniz’in çalışmadan maaş almaktan utanmayan biri olduğunu yargı kararı ile tescil etmiş.
Ve şimdi bu “Bankamatik Eray” Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı yapıldı.
Ve sanki kendi başarısı imiş gibi de partisinin genel başkanı tarafından tebrik ve taltif edildi.
Turnusol bir şeyi daha gösterdi.
Her gün yeni yeni örneklerle AKP’nin İBB başta olmak üzere belediyeleri nasıl kullandığını, nasıl sömürdüğünü görüyoruz.
Sadece kendine yakın dernek ve vakıflara peşkeş çektikleri binalar, imkanlar, araçlar ile değil.
Bir yandan da insan kaynağı için kuluçka makinası olarak kullanmışlar.
Gariban vatandaşa değil, kendi yakınlarına milyonlarca dolar burs aktarmışlar.
Kendi yandaşlarını bankamatik memur yapıp, başka alanlarda kullanmışlar.
Her geçen gün İBB’yi kaybetmenin canlarını niye bu kadar acıttığını yeni yeni örneklerle görüyoruz.
Yargının 2019 öncesine niye dokunmadığını da daha iyi anlıyoruz.
Bir dokunsan kimbilir neler neler çıkacak.
Zaten paniğin ve fütursuzca saldırının nedeni de tüm bunlar belli ki!
Suriye’de başlayan süreç İran’da devam ediyor
20 yılı aşkın bir süredir beklenen dün gece gerçekleşti ve İsrail İran’ı vurdu.
Askerî tesislerini, nükleer tesislerini, nükleer üzerinde çalışan bilim adamlarını, kentlerini her yeri.
Devrim Muhafızları’nın komutanının da öldürüldüğü gelen bilgiler arasında.
Genelkurmay Başkanı ile ilgili de çelişkili açıklamalar var. Akıbeti henüz belirsiz.
ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği’ni niye boşalttığı tahmin ediliyordu artık net olarak anlaşıldı.
Her ne kadar ABD “Bu işin içinde biz yokuz” dese de İran ABD’yi de sorumlu tuttuğunu açıkladı bile.
İran, Suudileri de sorumlular arasına ekleyecektir, hiç kuşku yok.
Zaten karışık olan bölge şimdi biraz daha karışacak.
İran’ın nasıl bir yanıt vereceği belirsiz. Yanıt verecek gücü var mı, o da belirsiz ama İsrail’i koruyan Kürecik Radarı nedeniyle İran’ın
Türkiye topraklarında da bir hedefi var.
Acaba bizim ABD’nin Türkiye’ye CAATSA yaptırımları uygulamasına neden olan S-400’ler şimdi İsrail’i koruyan ABD üssünü mü koruyacak diye düşünüp tebessüm ediyorum.
Gördüğüm ise şudur.
Suriye’de olanları ve olacakları bu meselenin dışında düşünmek imkansız.
İran, Suriye’den boşuna atılmadı; Selefi bir terör örgütü aklanıp paklanıp boşuna Suriye’nin başına getirilmedi.
Bu örgüt (HTŞ) boş yere Suudilerin “protejesi” yapılmadı.
YPG Suriye’de boşuna kurulmadı.
Türkiye’de bir “yeni açılım” boşuna başlatılmadı.
Çok tehlikeli bir süreç başlamış oldu.
İsrail ve Suudi Arabistan’ın yıllar önce açıkladığı bir dönemin başlangıcı gibi sanki.
Türkiye, İran ve Suriye’yi hedef alan süreç.
Ve ne yazık ki, tüm bunlar olurken Türkiye’de dışa fazlası ile bağımlı bir iktidar var.
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
Toplumun ahlak düzeyinin siyasetin ahlak düzeyini değil, siyasetin ahlak düzeyinin toplumun ahlak düzeyini belirlediğini anladığımız zaman.