Aç ve susuz bırakarak, zulümle payidar olmak…

İsrail yine bildiğimizden şaşmadı, bizleri de şaşırtmadı: Dünyaca ünlü insanlardan oluşan bir heyetin, Gazze’ye aylar boyu uygulanan ablukayı boşa çıkartmak ve abluka yüzünden açlık ve susuzluk çekmekte olan Filistinlilere temel ihtiyaç malzemeleri ulaştırmak amacıyla Madleen yelkenli gemisiyle düzenlediği sembolik ziyarete, İsrail Silahlı Kuvvetleri (IDF) yine sert müdahalede bulundu.

Gemiye kilometrelerce uzaklıkta el konuldu ve mürettebatı ile içerisinde yer alan, aralarında pek çok insani konuda ön saflarda mücadele veren Norveçli genç Greta Thunberg’in de bulunduğu 12 gönüllü yolcu, İsrail’e götürüldü.

Uygar sanılan dünyanın şaşkın bakışları altında...

[İsrail, Gazze’de yaşayan Filistinlileri hizaya getirmek için daha önce de 2 milyondan fazla insanın yaşadığı bölgeyi denizden ablukaya almıştı. Türkiye’den gönüllülerin girişimiyle, yabancı konukların da katıldığı Mavi Marmara gemisiyle, o ablukayı kırma amaçlı bir sefer düzenlendiğinde İsrail yine benzer bir tepki vermiş; 31 Mayıs 2010 tarihinde Mavi Marmara’ya saldırı düzenleyen IDF askerleri, biri aldığı yaralarla sonradan olmak üzere on gönüllüyü hunharca öldürmüştü. O saldırıda ne yaşandığı dünyaca anlaşılamasın diye Mavi Marmara yolcularının çektiği görüntülere İsrail el koymuş, yayımına müsaade etmemişti.]

Madleen’e saldırı emri verip gemiye el koyduran Savunma Bakanı İsrail Katz, 12 gönüllüye Hamas’ın 7 Ekim 2023 saldırısıyla ilgili görüntülerin izletileceği talimatı verdiğini duyurdu.

Katz’ın izleteceği görüntüler ne işe yarayacak?

Hamas’ın Gazze sınırlarını aşarak gerçekleştirdiği saldırıda İsrail resmi rakamlarına göre, 1200 kişi hayatını kaybetmiş, 251 kişi de rehin alınmıştı.

İsrail’in o olaya tepki olarak başlattığı topyekûn savaşta ise yine resmi rakamlara göre, 7 Ekim 2023 ile 4 Haziran 2025 tarihleri arasında 54.607 Filistinlinin hayatını kaybettiği, yaralı sayısının da 125.341 olduğu biliniyor.

Öldürülenlerin hemen hepsi sivil halktan, çoğu da çocuk ve kadın.

Çocuk ölümlerinin sayısı, kimin açıkladığına bağlı olarak 16.000 ile 20.000 arasında hesaplanıyor.

Üzerlerine yağdırılan bombalar yanında, Gazze’ye denizden konulmuş abluka yüzünden aç ve susuz bırakıldıkları için her gün yüzlerce Filistinli hayatını kaybediyor.

Onların çoğu da çocuk…

Bu vahşet tablosunu bir tarafa bırakalım, aralarında Yahudi kökenlilerin de bulunduğu saygın hukukçuların tespitlerine, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (ICC) de iştirak etmesiyle resmiyet kazanan, İsrail’in Gazze’deki uygulamalarının ‘insanlık suçu’ ve ‘soykırım’ teşkil ettiği kararı nasıl görmezden gelinebilir.

Her gün, her gün hiç eksilmeden süregiden saldırılar ile abluka yüzünden ölümler devam ediyor ve yaşananlar, İsrail’in uyguladığı sansür sebebiyle pek azı görüntülü olarak izlenebilmesine rağmen dünya kamuoyunun vicdanını kanatıyor.

12 gönüllünün Madleen teknesiyle gerçekleştirdiği Gazze seferi o vicdan uyanmasının bir sonucu.

Dünya kamuoyu, ülke yönetimlerinin göz göre göre sürdürülen Filistinli kıyımı karşısında suskunluğuna isyana başladığı için 1,5 yıldır yaşananlara ses çıkarmayan devletlerde de tavır değişikliği fark edilmeye başlandı.

İsrail’in kesilmek bilmeyen saldırılarında kullandığı silah ve mühimmatı üreten ve ürettiklerini çoğu kez bedelsiz Netanyahu yönetiminin kullanımına sunan Batılı ülkeler -özellikle İngiltere, Fransa, Kanada- artık eskisi kadar buna istekli görünmüyorlar.

ABD, Trump’ın Beyaz Saray’a taşınmasıyla birlikte daha da etkinleşen İsrail-yanlısı politikalarından henüz sapmasa da, Amerikan halkının ve özellikle de gençlerinin verdiği tepkiler orada da etkisini göstermeye başladı.

İsrail varlığının hiçbir döneminde olmadığı kadar yalnızlaşmış bulunuyor.

Başta Netanyahu olmak üzere İsrail savaş kabinesinin üyeleri hakkında uluslararası mahkemeler tarafından verilmiş cezalar onların hareketlerini sınırlıyor. Biraz da bu yüzden, iktidarını kaybetmemek için elinden geleni yapıyor Netanyahu.

Elinden de savaşı sürdürmekten başka bir şey gelmiyor.

Tersinden ırkçılık olan anti-Semitizmi yeniden hortlatan da o; Netanyahu.

Genç Thunberg ve onunla Gazze’ye yol arkadaşlığına çıkan 11 cesur insan dünyanın ortak vicdanını temsil ediyorlar.

Onların bu tavrı hiç kuşkusuz başkalarını da cesaretlendirecek ve İsrail’de artık kişiselleşmiş bir iktidar savaşı veren politikacılar iyice sinene ve Gazze ile ilgili halkını yok etmeyi ve boşaltılan yerlere Yahudi yerleşimcileri taşımayı öngören planlarından vazgeçmeyi kabul edene kadar herhalde bu tür eylemler devam edecektir.

Zalimlerin ilanihaye payidar olduğu nerede, ne zaman görülmüş?..