Enflasyon düşse de faiz indirimi zorlaştı

Mayıs ayı verisi ardından, yıl sonunda enflasyonun yüzde 30’lara inebileceği, yeniden konuşulmaya başladı. Yıllık enflasyondaki düşüş artık belli oldu ama asıl sıkıntı faizlerde yaşanacak. Enflasyon yüzde 30’a inse bile, yıl sonunda Merkez Bankası faizinin yüzde 40’a bile inmesinin çok zor olacağı anlaşılıyor.

Enflasyonla ilgili koşulların uygunlaştığı söylenebilir. Dünya petrol fiyatlarının düşük seyretmesi ve üretici fiyatlarındaki düşüş, yurt dışından gelen etkiyi önledi. Bununla birlikte 19 Mart İmamoğlu krizi nedeniyle iyice sıkılaşan para politikası, özellikle mal fiyatlarına olumlu etki yaptı.

Buna TÜİK’in tekrar enflasyon rakamlarını düşük açıklama eğilimine girmesini eklemek gerekiyor. Bu resmi rakamlara olan güveni iyice azaltıyor ancak sonuç olarak baz alınan resmi enflasyon rakamlarını düşük gösteriyor.

Kısacası; ek bir şok etki yaşanmazsa, yıl sonunda TÜİK’in resmi tüketici fiyat artışı rakamlarının yüzde 30, olmadı yüzde 31-32’ye inebileceğine inanılmaya başlandı. Mayıstan sonra haziranda da düşük oranların çıkması bekleniyor.

TÜİK, Merkez Bankası’nın hayal bile etmediği kadar, iyi bir mayıs ayı enflasyon rakamı açıkladı. Buna karşılık Merkez Bankası’nın baz aldığı mevsimsellikten arındırılmış aylık enflasyon oranı, yüzde 2 seviyesini korudu. Bundan sonra her ay ortalama 1.65’lik enflasyon gelirse, enflasyon hedefinin üst sınırı olan yüzde 29’a inilebilecek. Bu aylık oranlara inmek zor olacak ama TÜİK’in gayretiyle bu rakamlara belki ulaşılabilir.

HAZİRAN ZOR, TEMMUZ BELKİ

Enflasyonun yüzde 30’a inmesi yeterli midir derseniz, kesinlikle değil; bir başarıyı da temsil etmiyor. Enflasyondaki asıl sıkıntının yeni başlayacağını, 20’lere indirmenin çok daha zor olacağını herkes kabul ediyor. Yaklaşan seçim nedeniyle enflasyonu artıracak popülist harcamaların artması kaçınılmaz. Böyle bir süreçte enflasyonu bir kademe daha indirecek yapısal tedbirler ve reformların uygulamaya geçmesinin siyasi olarak zorluğu da ortada.

Enflasyonda görece bir düşüş olacak ama faizlerin inmesi çok daha sıkıntılı. Çünkü döviz girişinin son iki haftada durduğu gözleniyor. Bunda tabii ki Cumhurbaşkanı’nın faizle ilgili söylemlerini tekrarlamasının, siyasi tansiyonun azalmamasının etkisi büyük. Faizin inmesi için, normal olarak; döviz girişinin yeniden başlaması, bunun karşılığı piyasaya çıkacak TL likiditesinin yeniden artıp, fonlama faizinin inmesi gerekecek. Halbuki politika faizi yüzde 46 iken döviz girişi durduğu için, fonlama faizi yüzde 49’larda kalmaya devam ediyor.

Haziran ayının 19’unda Merkez Bankası’nın faiz toplantısı var. Bu tarihe kadar fonlama faizlerinin hızla düşmesi gerekiyor, bunun için döviz girişi olması gerekiyor. Bayram tatili sonrası iki haftada tüm bunların olması çok zor. O nedenle de haziranda Merkez Bankası’nın faiz indirimi yapmasının da zor olacağı açık.

19 MART FAİZİ VURMAYA DEVAM EDİYOR

Temmuzda faiz indirimi ise, döviz girişi olmazsa, “kesin olarak yapılacak” denilemez. Merkez Bankası buna rağmen “artık politika faizinden piyasayı fonluyorum” deyip, fonlama faizini de yüzde 46’ya indirir mi derseniz; çok riskli olur ama bunu yapabilir.

Merkez Bankası, haklı olarak, enflasyondaki düşüşe rağmen faizin indirimine hemen başlaması halinde döviz talebinin yeniden hortlamasından çekiniyor. Bunu cesaret edip, alıp, rezervlerden tekrar bir kaybı göze alıp, faiz indirir mi derseniz; zor ama imkansız değil. Dolayısıyla faiz konusunda Merkez Bankası   yönetimini çok zor bir süreç bekliyor.

Reel sektörden gelen taleplerin büyüdüğü, KGF’nin zor durumdaki işletmeleri kesmeyeceği, şimdiden konuşuluyor. O nedenle haziran toplantısından hemen önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faiz indirim baskısı yaşanabilir. Haziran’da indirime Merkez yanaşmaz ama baskı altında indirim yaparsa, bunun piyasaya olumsuz etkisi büyük olacaktır.

Diyelim ki; enflasyon yıl sonu yüzde 30’a indi, faizlerin ise buna rağmen yüzde 40’a inmesi bile çok zor görünüyor. Yıl sonunda faiz yüzde 40’a inse bile, reel sektörün durumunu iyileştirecek bir oran olmayacağı da kesin.

19 Mart krizi hem döviz rezervi, hem de tüm faiz oranları açısından büyük hasar yarattı. Bu kriz, önümüzdeki dönem için de “faizlerin planlandığı gibi düşmesine engel” olacak. 19 Mart krizi, vatandaş ve işletmelerin üzerindeki faiz yükünü artırmaya devam ediyor.