İktidara yakın sermayenin Şimşek ile derdi ne!

Erdoğan’ın İBB Başkanlığını alması üzerine kurulan, kurulduğu günden bu yana tartışmalı manşetleri ile anılan, 28 Şubat döneminde epey bir baskıya maruz kalan ama sonrasında, iktidarla yakınlığını kullanarak kendisi de başkalarına benzer baskılar kurulması için hedef göstermekten çekinmeyen ve başından beri AKP iktidarının en önemli yancılarından biri olan Yeni Şafak gazetesi, iki gün önce Erdoğan’ın göreve getirdiği Bakan Mehmet Şimşek’i sert biçimde eleştirdi.

Öyle ki, bu denli sert eleştiri muhalif basında bile yer almamıştı.

Tabirimi mazur görün ama gazete Mehmet Şimşek’i itin bir tarafına sokup çıkarmıştı.

İktidarın en önemli borazanının, iktidarının bakanına saldırması herkesi şaşırttı ama aslında Yeni Şafak’ın tavırlarını yakından izleyenler için şaşırtıcı değildi.

Gazete geçmişte de sahibi olan grubun çıkarları doğrultusunda iktidara kılıç çekebiliyor, ticari menfaatlerini manşetlerle arayabiliyordu.

Ancak bu kadar sert ve bir bakanı doğrudan bu kadar açık hedef aldığı pek görülmüş şey değildi.

Peki, Yeni Şafak’ın Bakan Şimşek’le derdi ne olabilirdi!

Aslında Yeni Şafak’ın adını açıkça koymadan aba altından sopa göstererek anlatmaya çalıştığı dert, iktidar yanlısı pek çok şirketin derdi: Faiz

İktidar yanlısı sermaye, Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası’nın uygulamalarından dertliler.

Biliyorsunuz ekonomi yönetimi, AKP Genel Başkanı’nın ekonomik inancına rağmen, reel faiz politikası uyguluyor.

Enflasyona orantılı bir reel faiz. İşte Yeni Şafak gibi, iktidara yakın sermayeyi öfkelendiren şey, bu uygulama.

Hatırlıyorsunuz, AKP liderinin “Faiz sebep, enflasyon sonuç” tezinin ardından dönemin Merkez Bankası Başkanı da aynı “inanca” sahip olunca faizler düşürülmeye başlandı.

Başlangıçta faiz yüzde 19, enflasyon yüzde 19 iken bu inancın sürüklediği noktada enflasyon yüzde 100’ü aşarken, 2023 Şubatında faizler yüzde 8,5’a kadar düştü ve 2023 Haziran’ına kadar da böyle gitti.

Ancak tez duvara toslamıştı, enflasyon yüzde 100’ü aşmıştı.

İşte o dönem iktidar yanlısı şirketler için bulunmaz bir nimet olarak ortaya çıktı.

Enflasyon yüzde 100, kredi faizi yüzde 8,5 olunca iktidar destekli firmalar kamu bankalarından milyarlarca TL kredi aldılar.

İktidara yakın olmayan sanayici krediye ulaşamazken, ucuz kredi muslukları iktidar yandaşlarına açıldı.

İnanılmaz paralar kazandılar, yatırımlarını bedavaya getirdiler, finansman giderlerini neredeyse sıfırlayarak rakipleri üzerinde büyük avantaj sağladılar.

Bu arada kamunun uğradığı zarar da, KKM denilen saçmalık ile vergi verenlere fatura edildi.

Mehmet Şimşek işte bu düzene son verdi.

Faizleri olması gereken yere çekerek iktidara yakınlık avantajı ile ucuza finansman bulma ayrıcalığını iktidara yakın sermayenin elinden aldı.

Herkes açısından koşulları eşitledi ya da eşite mümkün olduğunca yakın hale getirdi.

Yeni Şafak ve bir anlamda sözcüsü olduğu iktidar sermayesinin karın ağrısı ve Mehmet Şimşek nefretinin nedeni işte bu.

220 milyonluk kutlama rezaleti

Galatasaray Spor Kulübü, futbol takımının 25. kez şampiyon olması ve en büyük rakipleri 4. yıldıza kavuşamadan 5. yıldızı takması üzerine bu şampiyonluğu görkemli bir şekilde kutlamak istedi.

Haklıydı da, önemli bir şampiyonluktu.

En önemli rakibin güçlü başkanı sezon boyunca tüm düğmelere basmış, tüm imkanları kullanmıştı.

Buna rağmen şampiyon olunmuştu ve taraftar da bunu kutlamak istiyordu.

Kutlamalar için bu kez stat yerine çok daha büyük bir kalabalığın toplanabileceği Yenikapı’daki miting alanı tercih edildi.

Ve Başkan Dursun Özbek bu kutlamayı organize etme işini gözdesi Eray Yazgan’a verdi.

Eray Yazgan, Başkan açısından o kadar önemliydi ki, karaborsa bilet soruşturmasından sıyırması için epey uğraşmış, dahası İBB soruşturmasında dahi Yazgan’ın şirketinin değilse de kendisinin soruşturma dışında kalmasını nasıl olduysa sağlayabilmişti. (Sakın yanlış anlamayın, Yazgan’ın İBB ile netameli bir işi olduğunu düşünmüyorum ama aynı durumdaki başkaları gözaltına alınırken Yazgan’a dokunulmadı)

Kutlamaları organize etme işini alan Eray Yazgan’a Sportif AŞ’den iyi de bir bütçe tahsis edildi.

Yazgan da bu işin organizasyonunu Selim Demir’e verdirdi.

Ancak ne Yazgan’ın ne de işi verdiği Selim Demir’in böyle bir işle ilgili yeterli tecrübesi yoktu.

Ve şahane bir fikir, berbat bir organizasyona dönüştü.

Bir milyona yakın insanın toplandığı alanda tuvalet yoktu.

Güvenlik yoktu.

Taraftarlar futbolcuların da olduğu sahne arkası alana girdiler. Morata rahatsız olup kaçtı. Diğer futbolcular kaldı ama mutsuzluklarını saklamadılar. Tartışmalar çıktı, arbedeler yaşandı. Az sayıda polis güvenliği zar zor sağladı.

Sahne organizasyonu ise tam bir rezaletti.

Piyasada ne kadar yeni yetme şarkıcı var ise bedava diye hepsi sahneye çıkarıldı.

Birkaç kişi dışında hepsi iğrenç playbacklerle taraftarı sıktılar. Sahneye çıkanlar kafalarına göre takıldılar. Galatasaray’la özdeşleşmiş bazı sanatçılara ise büyük ayıplar yapıldı.

Takımı görmeye gelen taraftarlar da kötü hava koşulları altında bu rezaletin sona ermesini saatlerce beklediler.

Oyuncular sıkıldı, taraftar sıkıldı.

Ve gecenin asıl yıldızları sahneye en sonunda zor bela çıkarken taraftarlar alanı boşaltmaya başlamışlardı bile.

Kutlama gecesi tam bir ıstıraba dönüştü.

Ve bu rezalet için kulübün kasasından tam tamına 215 milyon TL ya da 4,8 milyon avro harcandı.

Başkan’ın “Yazgan aşkı” yine bir çuval inciri berbat etti.

Bu arada bir de yönetim çatlağı açığa çıktı.

Dursun Özbek’in kulübü teslim ettiği GSYİAD, ayrı bir kutlama organize etti ve bu akşam lüks bir otelde ayrı bir kutlama yapacaklar. 

NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Kurumlar kişilere kurban edilmediği zaman.