Şimşek, farklı iktidarın bakanıymış gibi konuşmuş

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ekonomide pembe tablo çizebilmek için, “Enflasyon yüksek ama son 40 ayın en düşüğü” diye açıklama yapmış. Son dönemde, hem Bakan Şimşek’in hem de Merkez Bankası yönetiminin, başka iktidarın yöneticileriymiş gibi, konuşmalarına şahit oluyoruz.

Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın da, geçen hafta, enflasyonla mücadele sanki 2024 Mayıs’ında, yerel seçimler sonrası başlamış gibi konuştuğuna şahit olduk. Enflasyonla mücadelede başarı varmış izlenimi vermek için, göreve geldikleri tarihi baz alma eğilimine girdiler. Şimşek’in ilk yılını da enflasyonla mücadele döneminden saymıyorlar.

Bakan Şimşek de, Doha’da yatırımcılara yaptığı konuşmada, sanki 22 yıldır AKP iktidarda değilmiş gibi; enflasyon için son 40 ayın en düşüğü demiş. Ancak daha önce görev aldığı AKP hükümetleri dönemlerinde bile daha düşük oranlara inilmişti. Devam ettirdikleri IMF programı sayesinde, enflasyon AKP iktidarı döneminde tek haneye bile inmişti.

İKTİDAR ANLAYIŞI ARTIK İSTİKRARA ENGEL

Son 40 ayın en düşük enflasyon rakamına inildiğini kaydeden Şimşek, son iki haftadır döviz rezervlerinde toparlanma olduğunu, CDS primlerinin 90 puan düştüğünü kaydetmiş. Programın sıcak paraya dayanmadığını iddia eden Bakan, doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının son 12 ayda arttığını kaydetmiş.

2024 yılında yıllık net sermaye girişleri 4.7 milyar dolar olmuş. Yine AKP iktidarında, 2007’deki yıllık girişler ise 22 milyar dolarla rekor kırmıştı. Üstüne üstlük, düşen doğrudan sermaye girişlerinin en büyük kalemi son yıllarda konut alımı için geliyor. Ayrıca, son dönemde konut almak için doğrudan yabancı sermayenin yurt dışına çıkışı da rekorlar kırıyor.

Özetle; Bakan Şimşek, “bize yatırım için gelin” demek için, hem kendi iktidarının daha önceki yıllarını yok sayıyor, hem de yabancı sermayenin kompozisyonundaki olumsuz unsurlara değinmiyor.

Halbuki Türkiye’ye dışarıdan bakanlar, Avrupa ya da Körfez ülkesi olsun, mevcut iktidarın artık ekonomide istikrar kazandıramadığını açıkça görüyor. O nedenle de Şimşek’in dediğinin tersine, çok kısa vadeli kazançlar için sıcak para gelse de, doğrudan yatırım uzun zamandır gelmiyor. Çünkü mevcut idari sistem, yani Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemiyle, Türkiye’de siyasi ve ekonomik istikrarın yakalanmasının artık çok zor olduğunu görüyorlar.

Sermayenin milliyeti değişmiyor; önlerini göremedikleri, yatıracakları paranın hukuki güvencesi olmayan ülkeye, uzun süreli sermaye getirmeye kimse yanaşmaz. Türk yatırımcısı başka ülkeye giderken de aynı kaygıları taşır, yatırdığı parası için, doğal olarak yasal güvence arar.

Bakan Mehmet Şimşek’in “uygulanan ekonomik programdan başka çare olmadığını” görerek, bu konuda ısrar etmesi ve çaba göstermesi belki doğal. Ancak mevcut iktidar anlayışı sürdüğü müddetçe “nafile çaba” gibi gözüküyor.

Yüksek faiz için, çok kısa vadeyle, sıcak paranın yeniden gelmeye başlaması normal. Ancak kimsede, piyasaların istikrar kazanacağına ilişkin güven yok. Dün İmamoğlu davasında 3. dalga tutuklama başladı. Vatandaş gibi yabancı yatırımcı da, “siyasi yargı kararlarıyla yapılan zorlama”yı görüyor.  Bu anlayışın siyasi ve ekonomik istikrar için nasıl büyük bir tehdit oluşturduğunu anlıyor.