ABD Başkanı Donald Trump’ın Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirliklerini (BAE) kapsayan Ortadoğu turu, esas olarak bir haraç tahsilat etme faaliyetiydi.
Trump Körfez ülkelerine fiilen “ABD bir sistem kurdu, bu sistemden yararlanmak isteyen haracını öder” dedi ve parayı topladı. Bunu da açık açık “Trilyonlarca dolar yatırım topladım” diyerek kutladı.
Trump üç Körfez ülkesine ABD silahları sattı, savaş ve yolcu uçakları sattı ve enerjiden yüksek teknolojiye çeşitli alanlarda Körfez sermayesini yatırım olarak aldı. Haracın miktarının, ileriye dönük anlaşmalarla birlikte 3.2 trilyon dolar olduğu belirtiliyor. Trump, başkanlığı boyunca bunu diğer ülkelerde de uygulayıp 10 trilyon dolar kazanacağını söylüyor.
ABD'NİN VE KÖRFEZİN AMAÇLARI
ABD’nin Körfez’de haraç tahsilatı yapmasının esas nedeni, Körfez’in Çin’le artan ilişkilerini frenlemek. Washington, şu üç nedenle Çin-Körfez ilişkilerinden rahatsız:
1) ABD, 3 trilyon dolarlık Körfez bölgesi yatırım potansiyelinin son yıllarda enerji başta çeşitli alanlarda Çin’e kaymasından rahatsız.
2) ABD, Çin’in bölge ile savunma anlaşmaları yapmasından rahatsız.
3) ABD, Suudi-İran barışını sağlayan Çin’in bölgedeki diplomatik gücünden rahatsız.
Peki, Çin ile ABD’yi rahatsız edecek denli ilişkiler geliştirmiş olan Körfez ülkeleri neden haraç ödedi?
1) Trump’a haraç ödeyerek güvenlik satın aldılar (Katar’daki ABD askeri varlığı, Suudi Arabistan’ın bölgede İran’ı dengeleyecek silahlara kavuşması, İsrail’i dengeleme vb.)
2) Çok taraflı politika uygulayabilmeyi, yani Çin ve Rusya’yla da iyi ilişkileri sürdürebilmeyi satın aldılar.
3) ABD’nin örneğin Katar’a yönelttiği “teröre destek veren ülke” suçlamasını kaldırdılar, Suudi Arabistan’ın cinayetlerinin “kan parasını” ödediler vb.
MİRAN'IN BEŞ YÖNTEMİ
ABD’nin bu “açık haraç toplama” durumu bir güce işaret etse de, temelde zıddı olarak, ABD’nin hegemonya ve liderlik erozyonuyla ilgilidir.
ABD, bu gerilemeyi frenleyebilmek için gümrük duvarlarını yükselterek, mevcut gücü üzerinden dünyayı haraca bağlamaya çalışmaktadır. (ABD’nin gümrük duvarlarını yükseltmesi, elbette ulusal devletlerin emperyalist küreselleşmeye karşı ulusal ekonomisini koruma amaçlı gümrük duvarı yükseltmesinden farklıdır.)
Nitekim Trump’ın Ekonomik Danışmanlar Konseyi Başkanı Stephen Miran, bu modern haraç yönteminin teorisini yapmaktadır. Miran açık açık “ABD’nin jeopolitik ve finans şemsiyesinden yararlananların, ABD imparatorluğunun sürmesi için adil paylarını ödemeleri gerektiğini” savunuyor. Miran ülkelerin ABD’ye şu beş çeşit yöntemle ödeme yapabileceklerini belirtiyor:
1) “Ülkeler, misilleme yapmadan, ABD’ye yaptıkları ihracatta tarifeleri kabul etmelidir.”
2) “Ülkeler, daha fazla ABD yapımı ürün satın almalıdır.”
3) “Ülkeler, ABD’den savunma harcamalarını ve tedariklerini artırmalıdır.”
4) “Ülkeler, ABD’ye yatırım yapmalı ve fabrikalar kurmalıdırlar.”
5) “Ülkeler, küresel kamu mallarını finanse etmemize yardımcı olmalıdırlar.”
ABD ÇİN KARŞISINDA GERİ ADIM ATTI
Modern Deli Dumrul olarak tahsilatçı Trump’ın izlediği bu beş Miran yöntemi, Körfez’de çalışabilir ama Çin’de çalışmadı.
Trump’ın Çin ürünlerine artırdığı gümrük vergisi karşısında Çin ne AB ve Japonya gibi müzakere aradı ne de Körfez ülkeleri gibi haraç ödedi. ABD’ye misillemeyle yanıt verdi. ABD gümrük tarifesini artırdığı oranda Çin de artırdı. Böylece kısa zamanda karşılıklı yüzde 115 gümrük vergisi artırmış oldular.
Sonuç? Çin’in ihracatı etkilenmedi, tersine nisanda yüzde 8 arttı ama ABD’de raflar boşaldı. Böyle olunca da ABD Çin’le masaya oturmak zorunda kaldı. Cenevre’de müzakere eden iki ülke, 90 gün boyunca karşılıklı yüzde 115 gümrük vergisi düşürmeye karar verdi. Yani Trump artırdığı gümrük oranlarını geri aldı. Böylece tahsilatçı, Çin mahallesine girememiş oldu.
Bu durum, sürecin gelecekte nereye evrileceğine işaret ediyor: Körfez’in haraç vermesi geçicidir ama Çin’in tutumu önümüzü görmemizi sağlayacak nitelikte kalıcı ve belirleyicidir. Çin’in ABD’yi geriletmesi, Çin ile yoğun ticari ilişkileri olan Afrika ve Latin Amerika ekonomilerine de yarar sağladı.