Putin daima kazanır

Rusya’da yapılan seçimleri yüzde 87.5 oyla yine Putin kazandı. Beşinci defa ve oyu artarak üstelik!

Ukrayna savaşı, Rusların kitleler halinde savaştan kaçması, savaş ve ambargonun tahrip ettiği ekonomi… 

Sandığa uydurma oylar atılmış olabilir ama pek azdır. Yüzde 87.5 oranı sandıktan çıktı. Asıl tahlil edilmesi gereken budur: 24 yıldır ülkeyi yöneten, son oarak da ülkesini tahripkâr bir savaşa, iktisadi ambargolara sürükleyen bir lider niye yıpranmaz?

Bunun iki cevabı var: 

·      Çarlara, ardından, Lenin’lere, Stalin’lere, Komünist diktatörlere itaate şartlanmış bir toplumun hafızasında hatırlayabileceği etkin bir demokrasi tecrübesi ve kültürü çok zayıf… 

·      Böyle bir toplumda aktif bir muhalefet de yok. Hatta muhalefete “hain” diye gezme geleneği çok kuvvetlidir. 

RUSYA GELENEĞİ

Bütün siyasi tarih ve siyaset bilimi kitaplarında Rusya tarihi “otokrasi” ve “despotizm” kavramlarıyla anlatılır. Rus yazar Tibor Szamuelly “The Russian Tradition” adlı kitabında, “oğlunu bile bizzat işkenceler yaparak öldüren” Petro’nun modernleştirme politikasının insani maliyetinin çok ağır olduğunu anlatır. ‘Batılı modelde’ kurduğu Petrograd şehrinin, “Rus serflerin, köle-işçilerin kemikleri üzerinde yükseldiğini”, Petro’nun iktidar yıllarında “köle işgücü, açlık, isyan, bastırma, kitlesel sürgünler” gibi sebeplerden Rus nüfusunda azalma olduğunu yazar. (S. 140) 

Petro’nun modernleşme projesi, olabilecek sivil toplumu, orta sınıfı devlet gücüyle ezerek, ileride Lenin’i, Stalin’i ve de Putin’i çıkacak modern “otokrasi”nin temellerini attı. Yine Szamuelly’ye göre, geleneksel Rus despotizmi toprak aristokrasisine, sosyal statüye, feodal aile bağlarına dayanıyordu. Petro, bu sosyal hiyerarşiyi kan ve şiddetle tasfiye etti, toprak sahiplerini devletin organları aline getirdi. Modern “militarize olmuş bir bürokrasi” yaratarak modern Rusya’nın kurucusu oldu.

Bolşevik ihtilali kanlı bir darbe ve iç savaşla bu yapının ele getirilmesi, mülkiyetin de tasfiye edilmesiydi.

BOLŞEVİK SOSYALİZMİ

Bolşevik sosyalizminin Rusya’ya en büyük darbesi, orta sınıfı ve sivil toplumu artık tamamen yok ederek, “militarize bürokrasi”nin, parti örgütlenmesi halinde toplumun bütün hücrelerini istila etmesidir. Brzezinski, Bolşevik rejimi olmasaydı Rus kalkınmasının daha ileri bir aşamaya ulaşacağını yazar. O zaman demokrasi de gelişebilirdi.

Girişimci sınıfı, sivil toplumu, özgür ve eleştiren düşünme kapasitesini tümüyle yok ederek feodal itaatkârlığı totaliter itaatkârlığa dönüştüren komünizm geride ne bıraktı?

Nükleer silahlar ve 1930’larda kalmış bir sanayi,,, İyi eğitimli fakat muhalefet refleksi olmayan, yine itaatkâr bir toplum! Putin’in oy deposu.

Putin’e hayır diyebilecek ne bir güçlü girişimciler sınıfı, ne de güçlü sivil toplum ve orta sınıf var. Eski feodal “boyarlar”ın Putin versiyonu, “oligarklar”dır.

Rusya’da, Putin’den sonra en çok oy alan, 1993’te kurulmuş Rusya Federasyonu Komünist Partisi adayı Haritonov’dur ve yüzde 3,89 almıştır!

2036’YA KADAR

Öyle bir Putinizm ki, muhalifi hem çok cılız hem bir demokrasi hareketi değil Komünist Partisi!

Demokratik bir muhalefet, öyle bir toplumda nasıl taban bulabilirdi ki?

Hürriyet ve hukukun üstünlüğü değerlerini yükselterek tek başına muhalefet eden Aleksey Navalny, KBB yetiştirmesi olan Putin’in baskıcı rejiminde muhalefet partisi kuramamış, mevcut minik partileri cesaretlendirmeye çalışarak muhalefet eden bir medeni kahramandı. Ağustos 2020’de zehirlendi, 12 Şubat’ta hapishanede öldürüldü!..

Putin, anayasadaki “iki defa seçilme” sınırını önce “Medvedev formülü”denilen değiş tokuşla aşmıştı. Mart 2020 anayasayı değiştirterek 2036’ya kadar tekrar ve tekrar “seçilebilme”yi kitabına uydurttu. 

Demek ki önünde 12 yıl daha var; o kadar yaşar mı? Allah bilir.

Ya da 2035’te anayasayı bir kere daha mı değiştirir?

Ama göreceksiniz, üstü örtülmüş, gizlenmiş birçok kirli ve kanlı gerçek ölümünden sonra ortaya çıkacak, susan ağızlar o zaman konuşacak. Stalin öldükten bir süre sonra olduğu gibi.