Ayıplı konu, İsrail’le ticaret meselesi.
En son, CHP Genel Başkanı Özgür Özel tepki gösterdi, “Neden?” diye sordu.
Meydanlarda Erdoğan’a karşı “Ticaretin hâlâ devam ediyor olması”nı kınayan pankart açılıyor, pankart derhal meydandan uzaklaştırılıyor.
Bakanlara soruluyor “Neden?” diye… En son Hakan Fidan’a sorulmuş bir toplantıda, soran kişi gözaltına alınmış.
Tepki genelde muhafazakâr kitlelerden geliyor. Gazze’de yaşananlar, daha doğrusu İsrail vahşetine karşı insanlık haysiyetiyle herkes tepkili ama muhafazakâr kitlelerin, “Dînî birliktelik” sebebiyle daha duyarlı ve tepkili olması tabii.
Bu duyarlılık sebebiyle yan kulvarda bir boykot da devam ediyor.
Neredeyse 6 ay olmuş, Türkiye’den İsrail’e hâlâ ticaretin devam ediyor olması anlaşılmaz, artı kabul edilemez bir durum.
Söylem planında “Nazilik” suçlaması dahil en sert çıkışların seslendirildiği bir ülkeden, İsrail’e yönelik yaptırım olarak, içinde stratejik maddelerin de yer aldığı ticaretin durdurulması dahi yapılamaz mı?
İnsanlar bunu soruyor.
Muhafazakâr bir insanın, diyelim Erdoğan mitingine “İsrail ile ticareti durdurun” diye bir pankartla gelmesinin ne kadar zor olduğunu bilen bilir. Ama o insan pankartı taşıyor miting meydanına.
Ve tabii sonuç değişmiyor.
Bugüne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan duymamış gibi davrandı bu itirazı. Cevap vermedi. Bu itirazı önemsiz gördüğünü düşünmem. Bu itirazın muhafazakâr bir insan tarafından, üstelik Erdoğan gibi birisine karşı, hangi iç dirençleri aşarak meydana taşındığının tahmin edilmemesi imkansız gibi gelir bana.
Bir ara bir bakandan, “Filistin’e de yardımlar İsrail üzerinden gidiyor, onun için İsrail ile ticaret devam ediyor” gibi bir açıklama yapıldı. O açıklama da biraz sorunlu göründü çünkü, “Ticaretin ne kadarı İsrail’e ne kadarı Filistin’e?” konusu açık değildi. Ve “Filistin boyutu İsrail’le ticareti sürdürmenin kamuflajı mı?” şüphesini gündeme getirmekteydi.
Seçimler, taraftar kitlelerin motivasyonu – konsolidasyonu biçiminde gelişir. “En sadık kitleler” vardır her parti için. Kolay kolay parti değiştirmezler, sadakatlerini korurlar, en problemli iddialar karşısında bile, suskunluktan öteye gitmez, yine de sandıkta yerlerini korurlar.
Ak Parti tabanında böyle kitleler çoğunluktadır. “Muhafazakârlık” ortak paydası vardır iktidarın lideriyle, zaman zaman kadrolarıyla. Tepelerde kimi problemli görüntüler ortaya çıksa bile “iyiye yorarlar.” Yanlış anlaşıldığını düşünürler, “O böyle yapmaz” gibi bakarlar.
Gazze konusu çok sarsıcı oldu. Her gün oradan gelen haberler, görüntüler, dizi dizi gömülmeyi bekleyen cesetler, kucaklarda cansız bebekler, açlığın ete – kemiğe bürünmüş hali…. Enkaza dönmüş bir yurt… vahşet kelimesini aşan İsrail saldırıları, tüm dünyada “insanım” diyenin içini yakıyor.
“İsrail’le ticareti sürdürmek” öyle mi? Hem de Türkiye’den öyle mi? Hem de Ak Parti iktidarı, Tayyip Erdoğan yönetimi döneminde öyle mi? Hem de iktidara yakın çevrelerin de içinde bulunduğu gruplar tarafından öyle mi?
Hani cevap, hani açıklama?
İktidar çevreleri herhangi bir saha çalışmasında bu soru sorulmasın diye kıvranıyor adeta.
Neden ama?
Neyin mecburiyeti bu?
Acaba bir açıklaması - gerekçesi var da, o açıklama ve gerekçe açıklanmamanın getirdiği durumdan çok daha vahim sonuçlar mı doğuracak? İktidar neyin mecburiyetini yaşıyor?
İşte Ana muhalefet lideri de meydanlara taşıdı o soruyu…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Özgür Özel’i “Hamas’ı terör örgütü diye tanımlamak”la suçladı meydanlarda. Özgür Özel’i toplumdaki “Gazze duyarlılığı!” ile vurmak istedi. Ben de Özgür Özel’i eleştirdim o yaklaşımı sebebiyle.
Şimdi de Özel’in hakkı “İsrail’le ticareti sürdürmeyi sorgulamak.”
Bir gün açıklar mı İktidar İsrail’le ticareti sürdürmenin gerekçesini? Ne zaman yapar bunu?
Böyle şeyler tarihe geçer.
Nasıl bir “mecburiyet” var ki, gerekçe sızmıyor dışarı…
İktidara yakın medya da da herhangi bir sorgulanma tavrına rastlanmıyor. Ama “İsrail ile ticaret memleketin hayrına” gibi bir yaklaşım da sergilenmiyor. Acaba onlar da işin sırrını bilmiyor, ya da bilseler bile “iktidarı her durumda destekleme mecburiyeti” çerçevesinde “gerekçe”yi içlerine sindiriyor olabilirler mi?
Seçime gidilen süreçte soru şu tabii ki: Tamam Gazze, özellikle muhafazakâr toplum kesimlerinde en duyarlı konu ama, yine de kitleler acaba bu açıklanmayan gerekçeyi “Reis’in bir bildiği vardır mutlaka”güveni içinde içlerine sindirir mi? Belli ki iktidar cenahı, böyle bir beklenti içinde.