Büyüme yoksa cari açık zaten sorun olmaz

Mart ayında cari açığın küçüldüğü açıklandı. Bakan Mehmet Şimşek bunu, sanki ekonominin düzeldiğini gösteren bir veriymiş gibi anlatıyor ama, büyüme olmadığı zaman cari açığın düşük kalması

o kadar normal ki...…

Şimşek, martta cari açığın, milli gelire oranının yüzde 1’in altında kalacağını söylemiş. Enerji fiyatları ve turizm gelirlerinin katkı sağladığını, altın ithalatının ise olumsuz etki yaptığını kaydetmiş. Şimşek mesajında, bu rakamın azalan dış finansman ihtiyacını gösterdiğini, “yeniden başlayan rezerv birikiminin finansal istikrarı güçlendirerek ekonominin dayanaklılığını artıracağını” iddia etmiş.

Şimşek, özetle; bozulan ekonomik dengeleri onarmak için, “her veriyi olumlu gösterip piyasalara güven verme çabasını” sürdürüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi yargı kararlarının yarattığı depremin yarattığı hasarları onarmaya çalışıyor.  “Hataların devam edeceği, bu tür depremlerin tekrarlanacağı” algısını bu yolla kırmak istiyor.

Bakan Şimşek’in bu çabaları normal ama sorunun yapısal, temel bir sorun olduğu gerçeğini gözardı ediyor. Neredeyse 30 yıldır, Türkiye’nin cari açık sorunu, bir ileri- iki geri biçimde sürer, gider. Bunun nedeni de; büyüme oranlarının aynı şekilde, bir ileri- iki geri adımlarla sürüp gitmesidir.

Uzun yıllardır Türkiye’nin üretim yapısının ithalata bağımlı bir yapı olduğunu, bu değişmedikten sonra, ekonomi büyürken cari açığın kaçınılmaz olarak sorun olacağını, bunun döviz dengesini etkilemeye devam edeceğini söylüyoruz. Bu sürede hiçbir iktidar da bu dengeyi değiştiremedi.

Politikacılar, sadece bir sonraki seçimi düşünüp, günü kurtarma kaygıları  yüzünden; üretim yapısını köklü biçimde değiştirecek adımları atmadılar. Katma değeri yüksek, teknolojik mal üretimi ve ihracatını artıracak yeni yapıyı kurmaları gerekiyordu, yapmadılar.

Mart ayı cari açık rakamının düşük çıkması, detaylı değerlendirildiğinde, o kadar da sağlıklı bir tabloyu göstermiyor. Her şeyden önce üretimin gerilediğini yani büyüme oranlarının düşük çıkacağını gösteriyor.

LÜKS MAL İTHALATI BÜYÜYOR

Rakamların detayına bakıldığında ihracatta duraklamanın, ithalattaki artışın, azalmakla birlikte, hâlâ yüksek devam ettiğini görüyoruz. En sakıncalı kısmı da; ilk kez bu yıl tüketim malı ithalatının, yatırım ve aramalı ithalat rakamlarının üzerine çıkması.

Bu durum içeride yüksek faiz nedeniyle varlıklı kesimlere gelir transferi büyüdüğü için, lüks mal ithalatının hızla büyüdüğünü gösteriyor. Bu da iki yıldır uygulanan programın gelir dağılımını iyice bozduğunun, içerideki faiz-kur dengesinin hala kurulamadığının göstergesi.

Bakanın söylediği gibi; enerji fiyatlarının düşük seyretmesi dış ticaret ve cari açık rakamlarının düşük kalmasını sağlayan önemli unsurlardan biri oldu.  Ekonomi yönetimi, 19 Mart krizinden sonra, petrol başta olmak üzere emtia fiyatlarının düşük kalmasından umutlandı, bunun döviz sıkıntısını azaltacağını düşünüyordu.  Trump’un, başlattığı ticaret savaşlarında keskin bir U dönüşü yapmasının ardından, petrol fiyatları son günlerde hızla yukarı çıkmaya başladı. Yani yılın geri kalanında bu avantaj da elden kaçacak gibi gözüküyor. Ekonomi yönetimi yeniden rezerv girişi başladı dese bile, cari açık azalmasına rağmen, henüz kalıcı bir düzelme olmadığı için, bunu söylemek için erken. Siyasi tansiyon düşürülemezse; Bakan Şimşek ne anlatırsa anlatsın, ekonominin rayına girmesi beklenmemeli.