Yabancıya “rezerv eksiye inmeyecek” sözü verildi

Ekonomi yönetiminin 19 Mart krizi ardından, yabancı yatırımcılara “rezervler eksiye inmeyecek” sözü verdiğini öğrendik. Bu nedenle geçtiğimiz hafta döviz talebinin tümü karşılanmadan, kurda bir miktar artışa izin verildiği görüldü. Buna rağmen önceki hafta rezervlerdeki erimenin devam ettiğini gördük.

Bu haftaya geldiğimizde ise; bankacılara sorduğumuzda, talebin durulmaya başladığını söylüyorlar. Haftanın rezerv verileri henüz netleşmedi ama erime olsa bile küçük miktarlarda kalmasını bekliyoruz.

Dövize talebi sonunda frenleyebilen asıl faktör “çok yüksek faiz” verilmesi. Kısacası; döviz talebindeki duruş ve rezervin eksiye düşmemesinin ardında “büyük faiz sopası” yatıyor. Bundan sonrasına ilişkin asıl soru ise ekonomi yönetiminin piyasalara ve iş dünyasına verdiği, “faiz indirilecek” sözünü nasıl gerçekleştireceği.

Teknik olarak yorumlamadan önce, baştan şunu söylemek gerekir ki; siyasi tansiyon düşürüleceğine aksine artırılıyor. Geçen hafta CHP liderine saldırı, İmamoğlu’nun X hesabının iptali, CHP İstanbul yöneticilerine ağır davalar gibi gelişmeler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İmamoğlu ve CHP üzerindeki baskıyı daha da artırma niyetini ortaya koyuyor.

Bu siyasi iklim devam ederse, “faiz sopası” ile frenlediğiniz döviz talebinin her an yeniden artma ihtimalinin yüksek olduğunu gözden uzak tutmayalım. Kısacası; siyasi tansiyon yüksek devam ederse, ekonomi yönetiminin verdiği “faizlerin indirileceği” sözünün gerçekleşmesi çok zorlaşır.  

FAİZ NEREYE KADAR DÜŞEBİLİR?

Yüzde 49 gibi çok yüksek bir faizin özellikle yerli yatırımcının TL’ye dönmesi için cazip olduğunu daha önce söyledik. Yabancılara gidip, “swap hariç net rezervlerin eksiye dönmesini engelleyeceğiz” sözünü yerine getirmek için  döviz hesapları üzerindeki kısıtlar artırıldı. İhracatçı dövizlerinde zorunlu bozdurma oranı da artırılınca, Merkez Bankası rezervlerinde erime frenlendi. Ancak gerek yüksek faiz gerekse de bu tür zorlayıcı tedbirler, uzun süre uygulanabilecek kararlar değil. O nedenle bir an önce döviz talebini yaratan zeminin temizlenmesi, düzeltilmesi gerekiyor. Ekonomi yönetimi bunun için gereken “siyasi yumuşama”dan söz etmese de, bunun önemini biliyor. Yumuşama olmadan döviz talebinin normalleşmesi mümkün gözükmüyor. Dolayısıyla önümüzdeki döneme ilişkin “faiz indireceğiz” sözleri verilirken temkinli olmakta fayda var. Tutulamayacak sözlerle yapılacak beklenti yönetimi, fayda yerine, yine zarar getirebilir.

REEL SEKTÖRÜN DURUMU

Ekonomi yönetiminin amacı, mayıs ve haziran aylarında döviz talebini yüksek faizle durdurmalarının ardından “fonlama faizinden başlayarak, faizleri indirmek” olacaktır. Bunun için önce yüzde 46’lık politika faizinden piyasayı fonlamaya yavaş yavaş ağırlık vermesi gerekecek. Fonlamadaki ağırlıklı faizi politika faizine çekip, sonra politika faiz indirimine başlaması gerekecek. Operasyon için planlanan haziran sonlarında buna başlayabilir mi, göreceğiz.

Asıl zorluk sonrasında başlıyor. Siyasi tansiyon böyle sürerse; yüzde 46’nın altına, yani eski yüzde 43 oranına inmek çok riskli olacak. İlk aşamada turizm gelirlerinin de etkisiyle, bunu denemeye çalışacaklardır. Ancak aynı dönemde siyasi tansiyonunun nasıl seyredeceği, bu konuda belirleyici olacak.

Tabi ki bu arada reel sektörün yani üreticilerin durumunun ne olacağı çok önemli. Yandaşların bir bölümü; Mehmet Şimşek’in politikalarına karşılar ve faizin düşük tutulup, enflasyonun önemsenmediği Albayrak dönemine, yani nas politikalarına geri dönülmesinin peşindeler.

Bunun yanında iş dünyasının iktidarı eleştirmeye başlamasını da önden kesecek gözdağı görüntüsü veren eleştirilere başladılar. Bu çabalarına rağmen, giderek durumu kötüleşen, başta KOBİ’ler olmak üzere, iş dünyasından gelecek şikayetlerin artması kaçınılmaz gözüküyor.

Özetle; iş dünyasının durumu da düşünüldüğünde, ekonomi yönetiminin bir an önce faiz indirimlerine başlamak istemesi normal. Ancak bu sıkıntının artık ekonomik olmaktan çıkan bir konu olduğunu unutmamak gerekir.

Siyasi tansiyon sürdüğü müddetçe; faizlerin inmesinin de, döviz talebinin durmasının da, üretimin yeniden yükselmesinin de çok zor olacağı kesin.