Öcalan yakında köşe yazılarıyla tweetleriyle karşımızda mı?

Sene 1999, Abdullah Öcalan başarılı bir istihbarat operasyonuyla yakalandı ve Türkiye’ye getirildi. Operasyonun akşamına Öcalan’ın helikopterdeki görüntüleri tüm televizyonlarda yayınlandı.

Öcalan’ın ağzından dökülen cümleleri tüm Türkiye TV ekranlarından izledi:

“Eğer bir hizmet imkanım olursa yaparım. Onun dışında bana bir şey söylemeyin. Eğer bir hizmet gerekirse yaparım.”

***

Pek çok kişi bu cümleleri örgütün tükenişi, çözülmesi olarak yorumladı; takipçileri “Bunları baskı altında söyledi” dedi, dikkate almadı. Sonra köprünün altından çok sular aktı.

Aslında Öcalan iktidarla işbirliğine hazır olduğunu 2019 yerel seçimleri öncesinde, bir akademisyenle ilettiği mektubunda belirtti. Kürt seçmene özetle “Ekrem İmamoğlu’na oy vermeyin” dedi.

Anladığım şu, Abdullah Öcalan, fikrine önem verilen, kamuoyu yaratabilen, reel siyasete yön verebilen biri olmak istiyor. Bu potansiyeli taşıdığını düşünüyor. Kısacası güce bir yerinden tutunmak istiyor.

***

DEM Parti heyeti Adalet Bakanı Tunç ile görüştükten sonra Öcalan’la ilgili şunları söyledi:

“Bunun dışında oraya farklı heyetlerin gitmesi, farklı milletvekillerinin, farklı siyasi partilerin, aydınların, yazarların, gazetecilerin gitmesi ve yine Sayın Öcalan’ın görmek istediği, görüşmek istediği bazı aydınların, yazarların, gazetecilerin adaya gitmesi, onunla temasta bulunmasının çok önemli olduğunun altını çizdik. Bu anlamıyla, bu konuda da bakanlığın hızla adım atması gerektiğini ifade ettik.”

Öcalan, muhtemelen İmralı Adası’nda kalmaya devam edecek. Ancak orada kendisine ev/ofis koşulları oluşturulmasını istiyor. Gazeteciler sık sık gelsin gitsin, demeçler versin. Köşe yazıları, kitaplar yazsın istiyor. Öcalan “önemli” olmak, reel siyasette bir ağrılık merkezi olmak istiyor.

30 bin kişinin katili, hüküm giymiş bir terör örgütü liderinin böyle bir “merkez” olmasını halk nasıl sindirecek? Muhtemelen Erdoğan, kendisini bir miktar mesafeli tutacak; kamuoyundan gelen tepkiye bakacak, “devletin var bir bildiği” söylemini işlemeye çalışacaktır.

Cumhur İttifakı’na tam gaz destek veren Öcalan, önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’ın elinin altında bulunan panik butonlarından biri olsa fena mı olur?

Nasıl olsa DEM’de Öcalancı çizgi, “CHP sürece tam da destek vermedi” bahanesiyle iktidara eklemlenmeye eğilimli. Hem iktidar hem de Öcalan açısından kazan/kazan durumu ortaya çıkabilir.

“Kazan/kazan” derken, ortaya çıkan yeni siyasi denklemde iktidarın ve yeni üyelerinin kazanmasından bahsediyorum elbette Türkiye’nin değil.