Erken seçim olacak ama, Kasım 2025 çok mu erken?

Yerel seçimde -31 Mart 2024 günü- sandıktan birinci parti olarak CHP çıkınca, genel seçimin tarihinin erkene alınacağı öngörüsünde bulunmuş, bunu sonradan birkaç kez daha tekrarlamıştım.

‘Erken seçim’ beklentisi son zamanlarda daha da arttı.

Son günlerde dile getirdiği tahlilleri dikkatle takip edilmeyi hak eden Prof. Mümtaz’er Türköne de kervana katıldı.

Prof. Türköne bu yılın sonuna varmadan -Kasım 2025 içerisinde- seçimin yapılmasını bekliyor.

Tahlili ‘çözüm süreci’ merkezli. Devlet Bahçeli’nin başlattığı sürecin Cumhur İttifakı’nın büyük ortağından gelebilecek engellemeler ile gecikmesi durumunda, seçimin yenilenmesi teklifinin MHP liderinden geleceğini öngörüyor Prof. Türköne.

Sürecin başarısı ülkenin hak ve özgürlüklere saygılı, demokratik bir ülke haline gelmesine bağlı olduğuna, ittifakın büyük ortağının ise buna kapı aralamaya fazla istekli görünmemesine dayanıyor öngörüsü…

Mümtaz’er Türköne, T24’ten Cansu Çamlıbel’e verdiği mülakatta, Bahçeli’nin İstanbul’un CHP’li büyükşehir belediye başkanının cezaevinde bulunmasından rahatsızlık duyduğunu ve bunu sosyal medya üzerinden paylaştığı mesajla dile getirdiğini söyledikten sonra, mesajın Ekrem İmamoğlu’nun serbest bırakılması talebi olduğunu da tahliline ekliyor…

Hiç kuşkusuz seçim tarihinin erkene çekilmesini gerektirebilecek bir gerekçe bu.

Erken seçimi zorlayacak başka sebepler de birikti.

Başta da ekonomi geliyor.

Yalnızca 3,5 ay önce asgari ücrete ve memurlar ile emeklilerin maaşlarına yapılan zamları anlamsız kılacak kadar pahalılandı hayat. Enflasyonu resmi rakamlar da gizleyemiyor. Hayatı pahalı hale getirmede, kronikleşmiş sorunlar yanında, iktidarın gereksiz müdahalelerinin payı da büyük.

Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığını boşa çıkartmak için diplomasının iptali yoluna gidilmesi ve ardından tutuklanması ile Hazine’nin büyük masrafları göze alarak biriktirdiği döviz rezervlerinin büyük bölümünü harcamak zorunda kalması da ekonomiye yeni yükler getirdi.

Toplumda hassasiyetler zirveye vurdu.

İktidarın kitlelerin yarısını arkasında tutmak için 23 yıldır uyguladığı ayrıştırıcı politikaların ilk kez işe yaramadığı görülüyor.

CHP’nin mitinglerine hayatında ona oy vermemiş seçmenler katılıyor.

Gençler hareketli.

Eğitim kurumları kaynıyor.

Siyaset zeminindeki kayış kamuoyu yoklamalarına da yansıyor. Çok partili dönemde aldığı en yüksek oylardan birini 31 Mart yerel seçiminde elde etmiş olan CHP’nin, son zamanlarda rakibiyle arasını daha da açmaya başladığı fark ediliyor.

Cezaevleri neden orada bulunduklarını kamuoyunun anlayamadığı önemli isimlerle dolu…

On yıllar sonra yeniden gazeteci ve yazarların ikinci adresi olmaya başladı mapushaneler…

“Türkiye’deki yargı sistemine/mahkemelere güveniyor musunuz?” sorusuna, ankete katılanların kahir ekseriyeti (%70.1) güvenmediği cevabını verirken güvenenlerin oranının %22.5’ta kalması bu yüzden. [AREA kurumunun Nisan 2025 araştırması.]

Dış politikada ise dikenli bir zemin üzerindeyiz; tutarsızlıklar ve belirsizlikler çok fazla. İlk bakışta ülkenin lehine gibi görünen ve öyle gösterilen gelişmeler, içlerinde tehditler ve tehlikeler barındırmaya başladı.

Suriye’de…

Ve Kıbrıs’ta…

Kıbrıs’ta seçim var ve orada sandıktan Ankara’nın istemediği bir yönetim çıkması pekala mümkün.

Büyükelçi olarak gönderilen ve görevinde henüz 7,5 ayını bile doldurmamışken merkeze çekilen AK Parti’ye yakın birinin odağında bulunduğu tartışmalı konular, iktidarın önemli isimlerini zora sokabilecek düzeyde.

Daha bu konuyu tam tartışamamışken, AK Sakallar Konseyi’nin başında Binali Yıldırım’ın bulunduğu Türk Devletleri Teşkilatı üyesi üç ülkenin -Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan’ın- Ankara’ya haber verme ihtiyacı duymadan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde büyükelçilik açma kararları haberi ulaştı.

Avrupa’dan gelen ülkemizle ilgili haberler hep olumsuz…

Vatandaşlar vize kuyruklarında sabır sınavındalar…

Tek umut, ilk 100 gün sergilediği tavırlarıyla bütün dünyayı telaşa sürükleyen ABD’nin yeni başkanı Donald Trump…

Ondan gelen her olumlu sözün ve çıkışın, ülkemizi yakından ilgilendiren başka konulardaki tavırlar yüzünden, AK Parti tabanının gücüne gitmesi pekala mümkün…

Gazze’yi dünya zenginlerine tatil beldesi yapma niyeti gibi…

Rümeysa Öztürk adlı Türk kızının, doktora öğrencisi olarak bulunduğu ABD’de, mahkemelerin lehte kararlarına rağmen, Trump yönetimi tarafından ülkeden kovulmaya çalışılması gibi…

Lafı uzatmaya mahal yok.

Erken seçim fazla uzakta olamaz.

Bakalım, seçimin tarihini yakınlaştırmayı başarabilecek mi muhalefet?

Yoksa, Mümtaz’er Türköne’nin öngördüğü gibi, iş MHP lideri Bahçeli’ye mi kalacak?