Araplar arasında mesele Filistin olduğunda kimin daha sahip çıktığına dair bir yarış eskiden beri vardır. Ama Türkiye’deki Filistin hassasiyetinin neredeyse Arapları bile geride bıraktığına dair genel bir mutabakattan bahsedilebilirdi.
7 Ekim’de Hamas’ın İsrail’e başlattığı saldırılar sonrasında küresel planda yükselen isyan çığlığı ve Türkiye’nin bu konuda gerilerde kalması bu kabulü büyük oranda zedeledi.
İsrail’in Gazze saldırılarında hayatını kaybeden Filistinlilerin sayısı 32 bini geçti. Bunların üçte ikisinden fazlası çocuk ve kadın. Beş aydır sistematik bir şekilde İsrail devleti masum insanları acımasız bir şekilde katlediyor.
Bu saldırı 11 Eylül benzeri jeopolitik bir depremi tetiklemeyebilir. Ama insanlık vicdanında çok derin bir yara açtığı kesin. Bundan sonra devletler ve toplumlar İsrail’in işlediği cinayetler karşısında aldıkları ya da almadıkları tutumlarla hatırlanacaklar.
Daha geçtiğimiz hafta Londra’da onbinlerce (bazı haberlere göre yüzbinin üstünde) insan meşhur Hyde Park’tan Amerika Birleşik Devletleri büyükelçiliğine yürüdü. Acil ateşkes ve Filistin’e yardım için müslüman, gayr-i Müslüm büyük bir kalabalık sokaklara döküldü. Gösterilere 13 Yahudi örgütü de katıldı.
ABD’de Filistin yanlısı göstericiler İsrail yanlısı haberler yapan New York gazetesini içine girdiler. Polis müdahalesi ile çıkarıldılar.
Oscar törenlerine katılan bir çok isim yakalarına “Gazze’de Ateşkes” çağrısını ifade eden kırmızı broşlarla katıldılar. Ödül töreninin düzenlendiği bina önünde İsrail’i protesto eden gösteriler düzenlenirken geceden öne çıkan konuşmalar da İsrail’i eleştiren sözlerdi.
Norveç’in başkenti Oslo’da -28 derecede binlerce kişi Filistin için yürüdü.
Malezya Başbakanı Enver İbrahim Almanya’ya yaptığı resmi ziyaret sırasında Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un yanında muhatabını da suçlayan bir dille İsrail’i sert bir şekilde eleştirdi.
Türkiye’de İsrail ile yapılan ticareti protesto için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mitinginde açılan pankart indirildi.
Bursa’da seçim çalışması yapan Çevre Bakanı Özhaseki ve eski bakan Mustafa Varank’ı protesto için pankart açan 3 kişi tutuklandı.
“Hükümet bu halkın sesine kulak versin. İsrail’le ticaret, Filistin’e ihanettir. Sizi kınıyoruz. Biraz hassasiyet gösterin. Yeter bu kadar 5 ay bitti, 6 aya girdik. Hala 31 Marttan sonra Filistin’e yardım edeceğiz diyorsunuz. Utanç duyuyoruz sizin bu tavrınızdan. Yapılanları görüyoruz.”
Bu itirazları Özhaseki ve Varank’a seslendiren vatandaş o kadar edepli idi ki söze başlarken bile “sayın bakanım … “ ifadesini kullandı. Bakanlar ise yoldaki vatandaşlarla fotoğraf çektirip makam araçlarına binip uzaklaştılar. Normalde iktidar mensuplarına karşı protesto edenlere anında tepki gösteren kalabalıktan yükselen tek ses ise “burası yeri mi” oldu.
İsmailağa Cemaati’nden İsmail Hünerlice de önünde Kur’an, Türkiye’nin İsrail ile yaptığı ticaretin ne kadar doğru olduğunu kendisini dinleyenlere İslam hukukunu örnek göstererek anlattı. Maruf din adamlarının da somut bir şey önermeyen jenerik ifadelerinin de ne sahada ne da görünen o ki duaların muhatabında çok bir karşılığı hissedilmiyor.
Mesele detaylarda boğulmak değil. Türkiye iktidar olarak da toplum olarak da daha önceki Filistin tepkilerinin de dünyada bugün yükselen çığlığın da çok gerisinde kaldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Davos’taki sözlerine atıfla dün neredeysem bugün de oradayım demesi ortadaki gerçeği değiştirmeye yetmiyor.
Kimse Türkiye’nin İsrail’e asker göndermesini ya da tek başına tüm süreci yönetmesini beklemiyor. Bu ne gerçekçi ne de bir faydası var. Ama İsrail en büyük katliamlarından birini gerçekleştirirken Ankara ile Batı arasındaki ilişkilerinin son dönemdeki en iyi zamanlarından birini yaşıyor olması Erdoğan hükümetinin öncelikleri hakkında fikir veriyor.
Az sayıdaki sivil toplum kuruluşu dışında örgütlerin ses çıkarmıyor olması, kahveci protestolarını geçen yürüyüşlerin yokluğu ise toplumsal olarak da 7 Ekim sonrası Filistin meselesinde sınıfta kaldığımızın utangaç itirafı.