19 Mart’ın şifreleri: Aslında ne oldu?

Aslında pazar gününe daha hayata dair, belki biraz daha dünyadaki gelişmelere dair yazılar yakışıyor. NEFES’te yazmaya başlarken pazarları biraz daha böyle şeyler yazmak aklımda vardı ama gelişmeler buna izin vermiyor.

19 Mart operasyonu sonrasında Türkiye bambaşka bir iklime girdi. Şu anda da yol ayrımında. Ya Venezuelalaşacak; ya da iyi kötü demokratik seçimlerle iktidarın değişebildiği bir ülke olmaya devam edecek.

Bu yol ayrımında hem ana muhalefet partisi CHP hem de Saray’ın ne karar alacağı önemli.

***

Bu yol ayrımını anlamak için Türkiye’nin neden 19 Mart sürecini yaşadığını iyi anlamamız lazım. Yüzeyden bakınca, CHP’nin doğal ve popüler Cumhurbaşkanı Adayı İmamoğlu’nu iktidarın elimine etmek istediği aşikâr. Zaten iktidara yakın troller ve kalemler de artık bunu açık açık yazmaya başladılar.

Tüm bu operasyon zamana yayılabilir, seçimlere doğru farklı şekillerde yapılabilirdi, ama adeta alelacele pim çekildi.

İmamoğlu’nun yakın çalışma arkadaşı Murat Ongun, Sözcü’den Ali Macit’e yazılı bir röportaj verdi. Ongun’un verdiği röportajda aslında 19 Mart sürecinin ana itkisinin ne olduğu anlaşılıyor. Ongun röportajında şöyle diyor:

“Şirketlerine, hesaplarına, mal varlıklarına el konulan iş insanlarına etkin pişmanlık kisvesiyle bize iftira atmaları için zorlama yapıldığı iddiaları kulağımıza geliyor… Yılların birikimini, mallarını korumak adına umarım kimse bu yola tevessül etmez. Umarım bu iddialar sadece iddiadır. İftiradan kimseye hayır gelmez. Bugün de gelmez, yarın da gelmez.”

***

Şu anda cezaevinde bulunanlar arasında ismi ve kurumsal kimliği adeta AKP iktidarı ile özdeşleşmiş iş insanları, şirket yöneticileri de var. Böyle bazı isimlerin operasyondan hemen önce gözaltı listesinden son anda çıkarıldığı da yazıldı çizildi.

İnsan şunu düşünmeden edemiyor, acaba Saray’ı öfkelendirip alelacele böyle bir operasyonun düğmesine basmaya zorlayan Erdoğan’ın yarattığı iş/ihale ekosisteminin İmamoğlu’na kayıyor olma kaygısı mı?

Acaba Erdoğan, kendi yol verdiği ve büyüttüğü iş çevrelerinin İmamoğlu ile de iş yapmasını kendisine bir ihanet olarak mı gördü? Saray’ı satıyorlar Saraçhane ekosistemine geçiyorlar okumasını yaptı ve bunun için mi pimi çekti?

İmamoğlu güçlü bir aday olduğu için, daha önce Saray’ın yol vermesiyle büyümüş güçlenmiş iş dünyası da İmamoğlu ile iş yapmaya cüret ettiği için mi cezalandırılıyor.

Eğer böyleyse Ongun’un iddiası başka bir yere oturuyor. Şu aşamada bu iş insanlarına bağışlanmak istiyorsanız doğru yanlış neyse ne bir şeyler anlatın, ancak öyle postu kurtarırsınız mı deniyor?

***

Tüm bu soruları insan düşünmeden edemiyor.

Türkiye açık bir demokrasi olsa elbette bizler de böyle komplo teorisinden komplo teorisine sürüklenmeyiz. Ama maalesef siyaset Saray entrikalarına indirgendiği için biz de satır araları ve duyumlarda gerçeği arar olduk.