İmamoğlu soruşturması ve tutuklamalar niye bu kadar büyük ve yaygın tepkiler yarattı? Diyelim ki, CHP kendi belediyesine sahip çıkıyor, elbette çıkacak… Fakat olay bununla kalmadı ki? CHP’yi çok aşan tepkiler ortaya çıktı.
15 milyona yakın insanın ön seçim için sandığa gidip uzun kuyruklar oluşturması “parti mobilizasyonu”na indirgenemez.
Hele de piyasalar… Erdoğan’ın deyimiyle “paranın dini imanı olmaz” ama partisi de olmaz. Dolar niye 40 liraya fırladı? Merkez Bankası güçlükle topladığı rezervlerden dövizi dizginlemek için niye piyasaya milyarlarca dolar sürmek zorunda kaldı?
Borsa niye 2000 krizinden bu yana en büyük düşüşü bu soruşturma ve tutuklama yüzünden yaşadı?
Merkez Bankası’yla Bankalar Birliği’nin âcilen toplanması, faizin yükselmeye başlaması, güçlükle indirilmiş olan Risk Pirimi’nin 383’e çıkması, Merkez Bankası’nın likidite senedi çıkarması, bütün bunların iki güne sıkıştırılmasındaki âciliyet…
Bunlar gösteriyor ki dipte çok daha büyük bir sorun vardır; yargının siyasallaştırılması…
Yıllar içinde birikmiş hukuk güvensizliği, “turpun büyüğünün” ortaya çıkmasıyla infilak etti…
HASAR BÜYÜK
Prof. Selva Demiralp’in tahlilindeki şu sözler, ekonomideki maliyetin özetidir:
“Bu maliyeti daha yüksek kur, daha yüksek enflasyon, daha yüksek faiz ve yavaşlayan büyüme olarak özetleyebiliriz."
Merkez Bankası eski Başkan Yardımcısı Prof. Fatih Özatay:
“Son dokuz-on yılda yaşanandan daha fazla zorluk yaşanacak: Yani eskisi gibi 'düşe kalka' ama biraz daha fazla düşe kalka. Ne yazık ki böyle."
Bu uyarıları ciddiye almak gerekir. İktidarın “mandacı iktisatçılar” diye suçladığı gerçek iktisatçıların uyarıları zamanında dinlenilseydi, Türkiye” faiz sebeptir” yanlışında on yıl ısrar etmez ve sonuçta enflasyon şampiyonu olmazdı.
İktisatçı Mahfi Eğilmez, Hazine Müsteşarı tecrübesiyle de diyor ki:
“Buradan çıkışın yolu yargının bağımsızlığının sağlanması, ahbap çavuş demokrasisinden gerçek demokrasiye geçilmesi, liyakate göre atamalar yapılması gibi ekonomiyle doğrudan ilgili görünmeyen ama aslında tam olarak ilgili olan düzenlemelerin yapılmasından geçiyor."
YARGI SORUNU
Zaten soruşturmanın böylesine büyük ve kimselerce öngörülememiş tepkiler yaratmasının sebebi demokrasi ve yargı bağımsızlığı konusundaki endişelerin büsbütün artmış olmasıdır.
Adalet Bakanı, “soruşturma siyasi değil, adli” diyor. Yargının bağımsız olduğunu bilmem kaçıncı defa tekrarlıyor.
Yargı bağımsız ve bu soruşturma “adli” olduğu için mi, “turpun büyüğü” söylemiyle ön haberini aldık?.
Yargı bağımsız ve tarafsız olduğu için mi, HSK’nın başında partili Adalet Bakanı var ve üyelerini partili Cumhurbaşkanı ile onun Meclis grubu belirliyor?
Yargı bağımsız olduğu için mi iktidarın siyasi tanımlarına uymayan kararlara imza atan hakimler görevden alınıyor, hatta sürülüyor.
Başta Man, Enis Berberoğlu, Osman Kavala davaları olmak üzere, iktidarın siyasi tanımına uymayan kararları veren hakimler sürülmedi mi? Son örnek, Ayşe Barım hakkında tahliye kararı veren hâkimin görevden alınmasıdır.
Hangi hukuk devletinde Ümit Özdağ tutuklanırdı?
Venedik Komisyonu’nun raporlarından bahsetmiyorum bile.
10 gazeteci niye gözaltına alındı, haber takibinden başka ne yapıyorlardı?
Ve yatırım niye gelmiyor, aksine gidiyor, açık değil mi?
SAĞCIMIZ, SOLCUMUZ
Yolsuzlukla Mücadele Kanunlarını çıkarmış, AK Partili beledilerdeki yolsuzluklara dair dosyaları bakanlık emrine alıp üstünü örtmemiş bir iktidar olsaydı ne İBB hakkındaki soruşturma böyle olurdu ne de ortaya çıkan tepkiler ve hukuk güvensizliği…
Bizim tarihimizde siyaset daima baskın, hukuk daima siyaset karşısında güçsüz, en azından yetersiz kaldı. Sağcı, solcu, bu açıdan, birimizin sicili ötekinden temiz değildir.
Raymond Aron’un Fransız tarihi için söylediği üzere, tarihte sert kırılmalar, krizler yaşamış ülkelerde böyle oluyor… Ama yüz yıldır “devlet istikrarı” içindeyiz. Hukuku siyasetten üstün, yargıyı da hem kalite ve liyakat, hem statü itibariyle siyaset karşısında bağımsız hale getirmekten başka çaremiz yok.
Niye bir türlü “orta gelir tuzağı”ndan çıkamıyoruz? Niye CB sisteminde standartlar bozuldu, her hedef eksik kaldı, iyi düşünmeliyiz.
Hukukun üstünlüğünden başka yolumuz yok. Bunu unutmayalım.