MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin davetiyle, terör örgütü PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan’ın yaptığı “silah bırakma ve kendini feshetme” çağrısıyla başlayan sürecin nasıl sonuçlanacağını öngörmek oldukça zor.
Bunun nedenlerinin başında, PKK’nın Kandil’deki yöneticileri, DEM Parti yetkilileri ve iktidar sözcülerinin yaptığı açıklamaların birbirinden çok farklı olması geliyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, MHP Lideri Bahçeli ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç terör örgütünün silah bırakma ve kendini feshetmesi için herhangi bir koşulun söz konusu olmadığını açıkladı.
Tunç ayrıca “Öcalan’ın çağrısında bir koşul yok” vurgusu da yaptı.
Adalet Bakanı, Öcalan için konu edilen umut hakkının mevzuatta bulunmadığının da altını çizdi.
İktidarın bu açıklamalarından anlaşılıyor ki PKK’nın silahları teslim etmesi ve kendini feshetmesi karşılığında “Öcalan’ın serbest bırakılması, anayasada ve yasalarda değişiklik yapılması” gibi bir durum yok.
Kandil ve DEM Parti’den yapılan açıklamalarda ise bazı koşullar var.
Kandil’den başlayalım.
PKK’nın Kandil’deki yöneticilerinden Murat Karayılan yaptığı açıklamada üç koşul öne sürdü:
“Anayasa ve yasalarda değişiklik yapılması, Öcalan’ın fiziki olarak özgür kalması ve özgürce çalışacağı ortamın yaratılması, İmralı sisteminin ortadan kaldırılması.”
Karayılan, bunlar gerçekleşmeden, iktidar demokratikleşme adımları atmadan bu iş olmaz mesajı verdi.
Adalet Bakanı Tunç’un “umut hakkı mevzuatımızda yok” açıklamasına yanıt ise DEM Parti Başkanı Tuncer Bakırhan’dan geldi.
Bakırhan, umut hakkının evrensel bir hukuk kuralı olduğunu belirterek, bu konunun Adalet Bakanı’nı aşacağını söyledi.
Bakırhan ayrıca bu süreçte “Bakan Tunç’un nerede durduğunu da belirlemesi” gerektiğini ifade etti.
Son olarak Bakırhan’ın “muhatabımız kim” sorusu da var.
Karşıt görüşlerin açıklandığı bu aşamada diğer partilerle görüşmelerini bitiren DEM Parti heyeti, Öcalan’la yeniden görüşmek için Adalet Bakanlığı’na başvurdu.
Sürecin ilerleyebilmesi ve bir sonuca ulaşması için öncelikle iktidarla Öcalan ve DEM Parti’nin tam bir uzlaşmaya varmaları gerekiyor.
Ya Öcalan, Kandil ve DEM Parti hiçbir karşılık beklemeden iktidarın istediği gibi silahları teslim edip örgütü feshedecekler ya da öne sürdükleri koşullarda ısrar edecekler.
Bu koşullarda ısrar edilmesi halinde iktidar bazı adımlar atabilir mi?
Erdoğan, Bahçeli ve Tunç’a göre bu mümkün değil.
Sürecin ilerleyebilmesi için tarafların “koşul var mı yok mu” konusunda da bir ortak noktaya varmaları gerekiyor.
Bu uzlaşma önemli.
Çünkü sürecin nasıl ilerleyeceği buna bağlı.
Yoksa süreç tarafların sürekli kendi görüşlerini açıkladıkları bir tekrara dönüşecek.
İktidarın DEM Parti’nin desteğini alarak anayasayı değiştirmek veya istediği zaman Meclis’ten erken seçim kararı çıkararak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden aday olmasını sağlamak istediği biliniyor.
Bir karşılık beklemeden Kandil ve DEM Parti silah bırakma ve örgütü feshetme çağrısına uyarsa, bu önümüzdeki seçimlerde iktidar için önemli bir avantaj sağlayacaktır.
Ancak Öcalan’ın serbest bırakılması, anayasada Türkiye Cumhuriyeti’nin nitelikleri ve milli eğitimi düzenleyen madde veya vatandaşlık tanımında bir değişikliğe gidilmesi seçimlerde iktidar için büyük dezavantaj olur.
İktidarın Erdoğan’ın yeniden aday olmasını sağlamak için halkın büyük çoğunluğunun onay vermeyeceği bir adım atması sandıkta ters teper.