Bunlar nasıl ultra zengin oldu?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, en düşük emekli maaşının iktidarları döneminde 66 liradan 10 bin liraya çıktığını söylemiş; nereden nereye, demişti.

Ekonomistlerinse bu hesaba itirazı vardı. Diyorlardı ki AK Parti geldiğinde en düşük emekli aylığı, asgari ücretin 1,4 katıyken şimdi terse döndü; asgari ücret, emekli aylığının 1,7 katı...

Nasıl hesapladığınıza göre değişiyor, demek.

Hep hatırlatırım; 2013'te bankalardaki bir milyon lira ve üzeri hesap sayısı, 65 binlerdeydi. Bugün 800 bine ulaşmış. Sağ siyasetin eskiden beri her mahalleye bir milyoner vaadi, gerçek olmuş yani.

Fakat bugünün bir milyonu, 10 yıl öncesinin 100 bin lirası etmiyor.

2013'te kişi başı milli gelirimiz, 12 bin 500 dolara yükselmişti. Sonra düzenli geri gitti. Ancak 2023'te o seviyeye dönebildik. Bugün için 13 bin 100 dolar. Gelin görün ki doların da bir enflasyonu var, 10 yıl aynı yerde durmadı. 2013'teki 12 bin 500 dolar, bugün 16 bin dolardan fazlasına denk geliyor.

Demek ki kişi başı milli gelirimiz, alım gücü bakımından reel olarak artmamış, hâlâ 2013 seviyesinin altında.

Ve bankalardaki Türk lirası milyoner sayımızın 10 kat arttığı dönemde dolar, TL karşısında 15 kattan fazla arttı.

Yani banka hesabımız şişerken içi boşaldı. Rakamlarımız büyüdü ama kof, ekonomimizdeki büyüme gibi.

Fakirleştiren büyüme, denmiyor haybeye.

Dün Yeni Şafak müjdeliyordu, emekliye 7 destek birden daha yoldaymış. Oysa asgari ücretin bir buçuk katından az almıyordu emekli. Şimdi ulûfe gibi yardım paketlerine muhtaç. Ağzına taksit taksit bal çalarak düzeltme umudu veriyorlar. Oysa emekli, sadaka değil hakkını istiyor, o kadar.

O sırada İngiliz gayrimenkul danışmanlık firması Knight Frank, 2024 Servet Raporu'nu açıkladı. Her yıl yayınlıyor.

Küresel servet, dolar bazında büyümüş; bir numaralı sebebi de faiz oranlarındaki değişim olarak gösteriliyor.

'Net serveti ultra yüksek' süper zenginler, yüzde 4,2'lik bir artışla dünya genelinde 626 bin 600 kişinin üzerine çıkmış.

Sıkı durun, 30 ülke arasında yüzde 9,7 ile en çok Türkiye'de ultra zengin patlaması yaşanıyor.

2022'de 30 milyon doların üzerinde servet sahiplerimizin sayısı, bin 761 iken 2023'te bin 932 kişi bu sınıfa dahilmiş.

Dolar ultra zengini artışında bizi yüzde 7,9 ile ABD ve yüzde 6,1 ile de Hindistan izliyor.

Nasıl bir faiz patlaması yaşadıysak dolar milyonerlerimizi uçurmuş, zengin daha zenginleşirken fakir daha da fakirleşmiş, siz hâlâ TL milyoneri olduğunuz için sevinin.

TÜRKİYE YÜZYILI’NDA ALMANYA’YI NASIL GEÇTİK?

​​​​​​​

12 Şubat 2021'di, Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle bir bilgiyi milletle paylaşmıştı:

"Türk yükseköğretim sistemi ileri bir seviyeye ulaştı. Üniversite sayımızı 77'den 207'ye çıkardık. Almanya'dan çok çok ilerdeyiz, onu söyleyeyim. Merkel'e 8 milyon 400 bin üniversite gençliğimiz var deyince şaşırdı, şöyle bir üff dedi. Öğrenci sayısı itibariyle Avrupa'da üniversiteye erişim sayısında ilk sıraya çıktık."

Merkel üf çekmeyecekti de ne yapacaktı, nüfuslarımız aynıyken üniversiteli sayımız Almanların iki katından fazla. Ama onların da ekonomisi, bizimkini dörde katlıyor. Sadece ihracatı, bizim bütün ekonomimizden büyük.

Peki kim yanlış?

Sanayici Adnan Dalgakıran, dün X'te bu soruya cevap niteliğinde bir not yazdı.

Dikkatinize sunuyorum:

"Almanya ile Türkiye’nin nüfusu hemen hemen aynı. Almanya’da çalışan sayısı 46 milyon, Türkiye’de 30 milyon.

Almanya’nın yaş ortalaması 44,6. Türkiye’nin yaş ortalaması 33,5.

Bizden çok daha yaşlı Almanya’da bizim 1,5 katımız insan çalışıyor.

Sonra da diyoruz ki bizim genç nüfus avantajımız var.

Toplumun sosyolojisini , davranış biçimini , kültürünü eleştirmek, kutsalları eleştirmekten daha büyük tepki alıyor.

Vasatlık, manüplasyonda çağ atladı.

Herkes bu vasat toplum yapısına övgüde bulunma, kutsama yarışında.

Toplumsal öz eleştiri şart, bunu siyasetten beklemek eşyanın tabiatına aykırı, bu görev ülke entelijansiyasınndır ki bu grubun da ayrı tartışılması gerekir.

Netice; bu durum sürdürülebilir bir durum değil, toplumsal her katmanın bir özeleştiri sürecinden geçmesi gerekir."

Vesselam.