BAKMADIKLARI
- Diploma goygoyları.
- İdeolojik yaklaşımlar.
- Otoriterlik kaygıları.
- Suriye’de olup bitenler.
- Yargıyla ilgili tartışmalar.
- CHP içi meseleler.
- Sosyal medyanın kısır gündemleri.
- Yavaş’ın taktik ve stratejileri.
- ABD ile Avrupa kavgası.
BAKTIKLARI
- Ekonomi.
- Enflasyon.
- Hayat pahalılığı.
- Emekli maaşları.
- Kiralar.
- Para pul işleri.
- Geçim sorunları.
SANDALYE DEĞİL KOLTUK
EKREM İmamoğlu şöyle dedi:
*
“Suriye’de masayı kuran devlet olmamız gerekirken... Kurulan masalarda sandalye ayrılmayan duruma gelmiş durumdayız.”
*
İmamoğlu’nun böyle dediğinin, ertesi günü şöyle bir fotoğraf çıktı ortaya:
*
Dışişleri Bakanı Fidan, Milli Savunma Bakanı Güler ve MİT Başkanı Kalın, Suriye’de Ahmed Şara’yla birlikte.
*
Tamam, fotoğrafta masa yok.
Ama koltuk var.
Yani sandalye ayrılmayan duruma gelmemişiz, koltuk ayrılan duruma gelmişiz.
Yüzde 30’luk kararsızlar kitlesi nelere bakıyor nelere bakmıyor
SAHRAP SOSYAL’IN TATLILARI BENİ HER AN ÇILDIRTABİLİR
BENİM tatlı doktrinimde şu iki madde önemlidir:
- BİR: Güllaç pek matah bir tatlı değildir. Hele bir de güllaca başka unsurlar katılırsa hiç çekilmez.
- İKİ: Tatlıda meyve pek kabul edilemez. Hele bir de baklavaya meyve karıştırılırsa hiç çekilmez.
*
Hürriyet’in büyük bir beğeniyle takip ettiğim yemek yazarı Sahrap Soysal’ın bugünkü köşesinin başlığı:
“İftara hangi tatlıyı yapsak.”
*
Sahrap Soysal’ın anlattığı iki tatlı:
- BİR: Salepli, muhallebili güllaç.
- İKİ: Elmalı baklava.
Bu iki tatlının ikisi de benim tatlı doktrinimi yerle bir etmek için çırpınıyor.
*
İlahi Sahrap Hanım! Siz beni çıldırtmak mı istiyorsunuz?
BU FİLMİ İZLEMEDEN KÖYDE ORGANİK TARIMA BAŞLAMAYIN
“İŞİ gücü bırakıp köye yerleşeceğim, organik tarım yapacağım” diyenlerin sayısı hayli arttı.
Hatta bazen benim bile aklıma gelmiyor değil.
*
Fakat gelin görün ki dün akşam bir film izledim.
Ve köyden de organik tarımdan da buz gibi soğudum.
*
“AS BEASTS” adlı bu filmde...
İspanya’da bir köye yerleşip organik tarıma başlayan entelektüel ve şehirli bir Fransız çiftin başına gelenler anlatılıyor.
Filmde köyün acımasızlığı, sert bir gerçeklikle suratlara çarpılıyor.
Filmde köylünün anlayışsız çıkarcılığı, en yalın biçimde ortaya konuluyor.
*
“İşi gücü bırakıp köye yerleşeceğim, organik tarım yapacağım” diyenler.
Harekete geçmeden önce bu filmi mutlaka izleyin.
ŞİNASİ YURTSEVER’İN VEFATI
SİVAS mizahının fedailerindendi.
“Düğün Dernek” serisinin en esaslı isimlerindendi.
“İşler Güçler” ekibinin en sevilesi karakteriydi.
Baklavacıların en tatlısıydı.
“Hilmi bunu beğendi” repliğiyle gönüllere taht kurmuştu.
En son “İnci Taneleri”nde şöyle bir görünmüştü.
*
51 yaşında kaybettik bu koca yürekli sanatçıyı. “Her ölüm erken ölümdür ama bu gerçekten çok erken oldu” klişesine girmek istemiyorum ama bir insan bu kadar erken ölmemeli. Allah rahmet eylesin.
ÇOK İLGİNÇ ŞEYLER
- Türkiye’de hep şu iki ülkenin ajanları yakalanıyor: İsrail ve İran. En azından ben ilginç buluyorum.
*
- İşte günün en ilginç gelişmesi: Bu zamana kadar Atatürk’e benzeyen çok adam çıktı ama hiçbiri Serdar Görel kadar benzemiyor. Diğerlerinin aksine Atatürk’e benzemesini paraya çevirmeyen Serdar Bey, tesisatçılık yapıyormuş.
*
- Yıl olmuş 2025. Davutoğlu’nun Emevi Camii’nde namaz kılıp kılmayacağını merak edenler var. Çok ilginç çok.
*
- Biz “Trump ile Musk’ın arası mutlaka açılır” diye kehanette bulunurken... İkilinin arası gün geçtikçe daha da kuvvetleniyor. İkisi resmen birbirinde eriyor gibi. Valla ilginç, billa ilginç.
EN SEVDİĞİM ON KOKU
BİR: Kahve kokusu.
İKİ: Kitap kokusu.
ÜÇ: Taze pişmiş ekmek kokusu.
DÖRT: Portakal çiçeği kokusu.
BEŞ: Deniz kokusu.
ALTI: Yeni biçilmiş çimen kokusu.
YEDİ: Yeni temizlenmiş ev kokusu.
SEKİZ: Haşlanmış mısır kokusu.
DOKUZ: Yağmurda ıslak toprak kokusu.
ON: Sobada yanan odun kokusu.
Yazarın Tüm Yazıları