İktidar silkeliyor

İktidar CHP’li belediyeleri “silkeliyor.” SSK borçları için TV ekranlarında emir vermişti fakat bu silkeleme işlemine yarg da eşlik ediyor.

Zaten CB sisteminin uluslararası hukuki belgelerde yer alan bir özelliği, yargıyı siyasallaştırmasıdır. Sadece soruşturma aşamasında “emir ve talimat” vererek değil, niteliği cümlece bilinen “mülakat”larla hâkim ve savcı atayarak ve HSK eliyle de hakim ve savcılar hakkında işlem yaparak…

Halbuki yargının tarafsız olması, ancak liyakate dayalı sınavların sağlayacağı çoğulcu içerikle mümkün olur.

Belediyeler hakkında açılan yolsuzluk soruşturmaları hakkında bu aşamada hiçbir şey diyemem. İçeriğini ancak dosya ortaya çıktığında göreceğiz

Ancak iktidar, kendi belediyeleri ve taraftarları hakkında azami toleransı gösterirken, hatta Meclis’e gelmiş yolsuzluk iddiaları yargıdan kaçırırken, muhalefet belediyelerini ince elenip sık dokuduğu besbelli.

Erdoğan’ın siyasi rakiplerini, yargı eliyle tasfiye etmek istediği de belli.

İKTİDARIN TAVRI

Ankara ve İstanbul Büyükşehir belediyeleri, AK Parti dönemine ait yolsuzluk iddiaları hakkında dosyalar hazırlamıştı. Bunların bir kısmına İçişleri Bakanlığı el koydu… Bir kısmını belediyeler doğrudan savcılıklara ilettiler ama dosyalar koridorlarda kayboldu veya evrak mahzeninde bekliyor…

Dahası… Ocak 2016’da Davutoğlu hükümeti AB ile “Vize muafiyeti” için anlaşmıştı. Bunun için Türkiye’nin 72 konuda düzenleme yapması gerekiyordu. Düzenlemeler yapılmış, sadece 6 şart eksik kalmıştı. Bunlardan biri yolsuzlukla mücadele kanunlarının çıkarılmasıydı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “en kısa zamanda bu şartların yerine getirileceğini” söylemişti. (9 Mayıs 2019)

Altı yıla yaklaşıyoruz, hâlâ çıkmadı.

Dünya Şeffaflık Örgütü’nün “yolsuzluk algısı” indeksinde, 2012 yılında 4.9 puanla 54. sıradaydık, Yunanistan ve İtalya’dan iyi durumdaydık. 2024 yılında ise aynı indekste 34 puanla 115. sıraya düştük!

Liste, Kamu İhale Kanunu’nun düzeltilmemesi, Siyasi Etik Yasası’nın çıkarılmaması

gibi örneklerle devam eder.

Bunları gündemine almayan iktidar, sadece muhalif belediyeleri soruşturuyorsa, bunun adı yolsuzlukla mücadeleden ziyade, “silkeleme” olur.

Suçu olan cezasını çekmeli; muktedir, muhalif fark etmez, etmemeli.

Yargı bu güven duygusunu topluma vermeli ama güven Yerlerde sürünüyor.

İKİ TEMEL KUSURUMUZ

Siyaset nihayet bir güç kavgasıdır. Onu haksızlıktan engelleyecek olan kuvvetler ayrılığı ilkesi ve bu ilkenin en önemli ayağı olan bağımsız ve tarafsız yargıdır.

Ama, “gelişmekte olan ülke” aşamasındaki bütün toplumlar gibi bizim siyasi kültürümüzde de iki büyük zaaf ya da kusur var: Hukukun üstünlüğü bir değer olarak toplumsal hafızaya yeterince yerleşmemiştir…. Geçmiş asırlardan gelen “patrimonyal” bir gelenek olarak, iktidarın nimet dağıtması beklenir. “Bizim parti” iktidara gelirse ilkokul müdürlerini bile değiştirmesini bekleriz! İhaleler “biz”e verilir…

Türkiye’ye, çok istediğimiz halde yatırım gelmemesinin de sebeplerin biri, “hukuk devleti” sorunlarının uluslararası raporlara geçmiş, bu derecede ağırlaşmış olmasıdır.

Hangi hukuk devletinde kamu sınavları “mülakat” yoluyla “bizden”lerin seçilmesi anlamına gelmektedir?!.

KAPSAYICILIK NE DEMEK?

Tabii iktidarlar da bu iki toplumsal kusurumuzu kullanıyor: Hukuku, liyakati üstün tutmak yerine, muhalefeti baskılıyor… Taraftarlarını ödüllendirerek minnettar bir seçmen sadakati yaratıyor…

İktidar bir yanda muhalefete ve eleştirel sivil toplum kuruluşlarına baskısını artırıyor, yargıyı daha sık devreye sokuyor… Diğer yanda “kapsayıcılık” gibi doğru bir kavramla ve ve yeni “süreç”le Erdoğan’a DEM oylarıyla yeniden adaylık ve seçilme stratejisi uyguluyor.

PKK’ya silah bıraktırma ve dağılmasını sağlama kesinlikle doğru bir amaç, doğru bir siyasettir. Fakat bunun, seçim hesaplarıyla bulamaç yapılması hem toplumsal mutabakata zarar verir hem siyasi kutuplaşmayı daha da derinleştirir ki ülkenin geleceği için bundan sakınmak gerekir.

İktidar muhalefeti ve eleştirileri bastırmak yerine, muhalefetle bütün gelişmiş demokrasilerdeki gibi diyalog içinde olmalı. “Kapsayıcılık” samimi bir temel ilkeyse, basit bir seçim sloganın ötesinde muhalefeti de içermelidir.