Seçime az kala, muhtemel sonucu etkileyebilecek gelişmeler konusunda aykırı bir görüş dinledim

Bir dost meclisinde seçimle ilgili senaryolar üzerinde çene yorulurken, neredeyse herkes, her şey olup bitmiş havasıyla konuşuyordu. Sandıklar açılmış, oylar sayılmış ve iktidarı rahatsız edecek bir tablo ortaya çıkmış havası ortama hakimdi.

Şaşırdığım, iddiaların cep telefonlarına kaydedilmiş kamuoyu yoklamalarına dayandırılmasıydı. Kimi bir yerlerden kendisine ulaştırılmış anket raporunu gösteriyor, kimi de gazete kupürlerini veya ekranlardan çektiği fotoğrafları…

Eh öyle. Kamuoyu yoklamaları büyük çoğunlukla İstanbul ve Ankara’da mevcut başkanların yerlerinde kalacakları sonucunu yansıtıyor. AK Parti sözcüsü Ömer Çelik, dün, “Geçen seçimde şu kişi önde diyenler yanıldı” tepkisini vermiş…

Bizler böyle konuşurken, siyasete yakın durduğunu bildiğim bir dostun sessizliğini bozmadığını fark ettim. Her konuda söyleyeceği olan birinin suskunluğu anlaşılır bir şey değildi.

Sonradan bana “Oradakiler içinde görüşlerimi işittiklerinde akıl sağlığımdan kuşkuya düşecekler olabilir diye sustum; beni ancak sen anlayabilirsin” diyecekti o dost.

Görüşlerini anlatınca neden çekindiğini anladım.

Seçimde sonucun oluşmasında bazı dış hesapların da dikkate alınması gerektiğine inanıyor o dostum. İçerideki hassas dengeleri tek belirleyici saymanın yanıltıcı olacağı kanaatinde.

“Avrupa’daki Türkiye’ye iyi gözle bakmayan, her gün birinden aykırı eleştiriler yükselen ülkeler mi?” soruma olumsuz cevap verdi. 

Daha çok ABD ile Rusya’yı kast ettiği bir-iki sorumdan sonra anlaşıldı.

Rusya, başka ülkelerin seçimlerine uzaktan müdahale etmesiyle kötü şöhrete sahip olmuş bir ülke. Amerika’nın 2018 yılında yapılan başkanlık seçiminde Donald Trump’ın kazanması için sosyal medya üzerinden etkileme faaliyeti yürüten trolleriyle çaba gösterdiği biliniyor. Avrupa’da birkaç ülkede daha seçimler öncesinde benzer faaliyetler gösterdiği ifşa olmuştu. ABD’nin yöntemleri daha farklı tabii.

Bir gün önce AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “Bu benim final seçimim” açıklamasını yapmıştı ve ben de burada onun bu açıklamasını İYİ Parti genel başkanı Meral Akşener’in ‘eve dönme’ mesajıyla birlikte yorumlamıştım. Dostum, o açıklamanın muhataplarının bizler olmadığımız kanaatinde. “O mesajı dışarısı duysun diye verdi Cumhurbaşkanı” dedi dostum.

AK Parti’den önemli isimlerin birbiri ardına verdikleri, o sözlerin yanlış anlaşıldığına, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her zaman başlarında kalacağına dair açıklamalarının da içeriyi sakinleştirmek amaçlı olduğuna inanıyor dostum.

“Mesaj yerine ulaşmıştır ve bir daha tekrarlanacağını da sanmam” dedi.

“Putin son gelişmelerden rahatsız, ona da bir mesaj verilmesini beklemeliyiz” sözü ise bana boş bir beklenti gibi gelmişti. Biraz önce, internette dolaşırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün yaptığı ve bugün gazetelerde yer alacak konuşması sırasında, Ukrayna savaşı konusuna değinirken, “Rusya’yı dışlayan plan sonuçsuz kalır” dediğini okudum.

Ve derhal dostumun “Rusya’ya da mesaj” beklentisini hatırladım..

Dostum, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın temaslarda bulunmak üzere birlikte Washington’a gitmelerini de yalnızca yakın ve uzak dış politika konularıyla ilgili görmüyordu. Görüşürken, “Dönüşleri sonrasındaki siyasi gelişmeleri gözlemek lazım” dedi.

Reklam

Bizim bunları konuştumuz gün, New York merkezli ekonomiye not veren kuruluş Fitch’in Türkiye için sevindirici haberi ülkemize ulaşmıştı. Dostum haberi elindeki gazeteden bulup gösterdi:

“Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye’nin kredi notunu bir basamak yükseltti. Fitch’ten yapılan açıklamaya göre, Türkiye’nin ‘B’ olan kredi notu ‘B+’ya çıkarılırken, görünüm de ‘durağan’dan ‘pozitif’e revize edildi.”

Ardından da “Bu bir” dedi o dost…

Ramazan arifesi bir kafede oturmuş kahvelerimizi içerken kendisinden dinlediklerim, beni, o güne kadar bildiklerimi yeniden gözden geçirmeye sevk etti ama, ayrılırken kendisine, “İyi ki, biraz önceki birlikteliğimiz sırasında diğer dostlar önünde bunları söylemedin” demeden edemedim.

“Komplocu” diyeceklerinden emindim çünkü.