Bu yazıya "bir varmış, bir yokmuş" diye başlamam da mümkün çünkü okuyunca "bu gerçek olamaz, olsa olsa masal olur" diye düşüneceğinizi tahmin ediyorum.
Bu masalda "pire berber, deve tellal değil", Cavit Çağlar ve Tansu Çiller DYP – SHP koalisyon hükümetinde iki devlet bakanı. Çağlar, bir numaralı devlet bakanı olarak adı konulmamış da olsa Başbakan Yardımcısı gibi çalışıyor.
Hükümetin üçüncü ayı yeni dolmuş ki zamanın Ziraat Bankası Genel Müdürü Coşkun Ulusoy, Devlet Bakanı Çağlar'ı makamında ziyarete geliyor.
Bakan'a bir şeyler söylemek istiyor ancak o kadar sıkıntılı ki bir türlü konuyu açamayınca Çağlar "hayrola, sizi düşünceli görüyorum" diyor.
- Ulusoy: Sayın bakanım, bu ay maaşları ödeyemiyoruz.
- Çağlar: Koskoca Ziraat Bankası memurunun maaşını ödeyemeyecek duruma mı geldi?
- Ulusoy: Hayır bakanım bizim değil, devletin maaşı.
- Çağlar: Yani?
- Ulusoy: Sayın Bakanım, kamu görevindeki tüm memurların maaşı Ziraat Bankası tarafından ödenir. Aslında bu Merkez Bankası'nın görevidir. Ancak Merkez Bankası'nın ülke genelinde şubesi bulunmadığı için o görev bize verildi. Memur maaşları ödenmeden 2 gün önce bize gelir, biz de maaşları gününde dağıtırız.
- Çağlar: Peki problem nedir?
- Ulusoy: Merkez Bankası'ndan beklediğimiz para gelmedi, Sayın Çiller ödeme emrini imzalamamış!
Cavit Çağlar bunu duyunca hemen Tansu Çiller'i arıyor. Ödeme emrini niçin imzalamadığını soruyor.
Tansu Çiller'in yanıtı şöyle: Memurlar bu ay maaş almasın, ne olacak?
Bunun üzerine Çağlar ile Çiller arasında sert bir tartışma başlıyor.
- Tansu Hanım sen neler söylüyorsun?
- Hatta bu ay değil, altı ay almasınlar. Ülkeyi mahveden onlar.
Çağlar bu yanıtı alınca Başbakan Süleyman Demirel'i arıyor. Durumu anlatıyor.
Demirel, Çağlar'ı ve Devlet Bakanı Ekrem Ceyhun'u makamına çağırıyor.
Elindeki memur maaşları ödeme emrini Ceyhun'a uzatıp, "Bunu Tansu'ya götür, imzalasın" diyor.
Ceyhun bir süre sonra Demirel'in makamına dönüyor: Efendim, Tansu Hanım imzalamıyor.
Odadaki hava birden gerginleşiyor.
Bunun üzerine ödeme emrini Çağlar alıp, Tansu Çiller'in makam odasına gidiyor.
- Çağlar: Tansu Hanım, biliyorsun biz iktidarız. Memur maaşlarını ödemezsek bizi katlederler. Tarihte Patrona Halil isyanı var, onu bilir misin?
- Çiller: Memurlar da maaş almasın efendim. Enflasyonu arttırıyorlar.
- Çağlar: İmzala şu kâğıdı.
- Çiller: Hayır, imzalamam.
- Çağlar: Sen bizi astıracak mısın?
Konuşma giderek sertleşince Çiller ağlamaya başlıyor.
"Benim kadın olduğumu nasıl unutursun, bana böyle muamele edemezsiniz" diyor.
Çağlar, "Şu anda kadın – erkek yok, devlet yönetimi var. Burada aynı gemideyiz" diye yanıtlıyor.
Çiller imzalamamakta direnince Çağlar, Demirel'in odasına geri dönüyor. Durumu anlatıyor.
Bunun üzerine Demirel, Çiller'i makamına çağırıyor ve başka hiçbir şey söylemeden ödeme emrinin yazılı olduğu kâğıdı Çiller'e uzatıp, "Bunu imzalayın" diyor.
Çiller imzalayınca o ay memurlar maaşlarını alabiliyorlar.
Gazetecilik açısından bakılınca "gerçek olamayacak kadar güzel" bu olayı Cavit Çağlar ile ilgili olarak yayımlanan biyografik kitaptan aktardım.
Tansu Çiller'in mesaisine gazeteci olarak tanıklık etmiş birisi olarak çok da şaşırmadığımı söyleyebilirim.
"Fırtınalı Bir Yaşam Öyküsü – Cavit Çağlar" isimli kitabın yazarı gazeteci Hulusi Turgut.
Turgut, bu kitap için 1997'den beri çalışmış. Uzun süren söyleşiler yapılmış, hatta Süleyman Demirel'den kitap için bir önsöz bile alınmış.
Kitap Cavit Çağlar'ın anılarını merkezine alıyor elbette ancak bu anıları yakın dönem tarihinden oluşan bir çerçevenin içine oturtuyor.
Doğan Kitap tarafından basılan çalışma önceki gün gazetecilere ulaştırıldı, ben de o gazetecilerden biriydim.
Sayfaları karıştırırken çok ilginç anılara da rastladım ama sanırım en unutulmaz olacak olanı Tansu Çiller'in enflasyonla mücadele için memurlara maaş ödememe fikrine sahip olması.