360’a doğru adım adım

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yeniden aday olma konusunda kararlı. Son haftalarda yaşanan siyasi ve adli gelişmelere bu perspektiften bakıldığında, toz duman görünen tablo biraz netleşiyor. Sıradan vatandaşa karmaşık gelebilecek, gerilim içeren birbirine benzemez irili ufaklı süreçler, tek bir büyük nehre dökülecek akarsular gibi yol alıyor.

Bir yandan en güçlü rakip adayı Ekrem İmamoğlu’nun ekarte edilmesi için soruşturmalar dizi dizi açılır iktidar medyası üzerinden itibarsızlaştırmaya yönelik ifadelerle köpürtülürken diğer yandan TBMM’nin seçimleri yenileme aritmetiğine ulaşmayı sağlayacak hamleler yapılıyor. Bir yandan “süreç” adıyla İmralı ile diyalog kanalları açık tutulup politika üretilirken, böylece DEM Partisi ile TBMM’deki olası stratejik bir iş birliğinin taşları döşenirken diğer yandan bu pragmatik yakınlığa itirazı olan ya da itiraz potansiyeli taşınan siyasi aktörler etkisizleştirilmeye çalışılıyor.

Bir yandan 2 No’lu Baro icadına rağmen hegemonya kurulamayan İstanbul Barosu’nu susturmaya dönük soruşturma açılırken diğer yandan gazetecilere şafak operasyonlarıyla cezaevlerine kapatılıyor.

Bir yandan iktidarı eleştiren televizyon kanallarına yüksek tutarları idari para cezaları yağmur gibi yağdırılırken, diğer yandan toplumsal baskının dozunu arttıracak yasal düzenlemeler TBMM’den geçirilmeye çalışılıyor.

TBMM kararı

Anayasa’nın 101. maddesine göre beş yılda bir olmak üzere iki dönem seçilebilme kotasını dolduran Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, yeniden aday olabilmesi TBMM’nin seçimleri yenileme kararına bağlı. Bunun için de 360 milletvekilinin aynı yönde oy kullanması gerekiyor. Son AKP kongresini yenilenme hedefiyle öne çeken ve partisine diğer partilerden milletvekillerini katma çalışması yapan Erdoğan’ın, 360’a ulaşıncaya dek bu çalışmayı sürdüreceği konuşuluyor.

Gelecek Partisi ve İYİ Parti’den yapılan transferler konusunda, siyaset ve kamuoyundan gelen sert eleştiriler ne Erdoğan’ı ne de AKP saflarına katılmaya -şu ya da bu nedenle- heves eden milletvekillerini yolundan döndüreceğe benziyor.

Gelecek Partisi kurucusu olduğu halde CHP sayesinde milletvekili olabilen ve “Parlamenter sisteme dönüş kırmızı çizgim” diye diye parlamenter sistemi ortadan kaldıran AKP’nin saflarına törenle katılan Anayasa profesörü Serap Yazıcı, Erdoğan ile görüşmesine atfen güven duyduğunu açıkladı. Bu hissin toplumsal refaha nasıl bir katkı yapacağını merakla bekleyen hatırı sayılır bir kesim olduğunu hatırlatalım. Her şeye rağmen şaşırma duygusunu yitirmemek iyidir.

* * *

İktidar partisine teveccüh gösteren milletvekili transferlerine bakıldığında, 2023 seçimleri öncesinde kurulan Altılı Masa’nın, iktidar açısından ne kadar bereketli (!) bir kaynağa dönüştüğünü görebiliyoruz. O dönem parlamenter sisteme dönüşün sembolü haline gelen Altılı Masa’nın, bugün partili Cumhurbaşkanlığını daha da tahkim etme menbaı haline gelip etik tartışmalara konu olması da Türkiye tipi siyaset olsa gerek.

Hedefi net görünen bu siyasal ve toplumsal kargaşanın, artan yoksulluk ve suç ekonomisiyle nasıl yürüyüp yürütüleceği ise büyük soru işareti.