Bal gibi “sansür yasası” oldu

12 Ekim 2020 günü kabul edilen 7418 sayılı yasayla TCK’nın 217. maddesine şu metin eklendi:

“Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma

MADDE 217/A-(1) Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığıyla ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.

(2) Fail, suçu gerçek kimliğini gizleyerek veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlemesi halinde birinci fıkraya verilen ceza yarı onanında artırılır.”

İktidar mensupları, ilgili yasayı “dezenformasyonla mücadele yasası” diye adlandırdı. Biz gazetecilerse bu yasanın ifade özgürlüğüne darbe olduğuna dikkat çekerek ismini “sansür yasası” koyduk.

Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı, yasanın görüşüldüğü Dijital Mecralar Komisyonu’nun Başkanı Hüseyin Yayman o günlerde yasayı öve öve bitiremiyordu ve yasanın dezenformasyonla mücadele dışında bir amacının olmadığını savunuyordu.

***

Ne yazık ki 2013 yılında Anayasa Mahkemesi de bu yasaya onay vermesiyle iktidar partisini rahatsız eden konularda eleştiren, konuşan, yazan, çizen herkes bu yasanın hedefi haline geldi.

İşte size birkaç örnek:

14 Aralık 2022: Gazeteci Sinan Aygül, istismar davasıyla ilgili yazdıklarından dolayı gözaltına alındı, yargılandı.

1 Kasım 2023: Gazeteci Dinçer Gökçe gözaltına alındı.

2 Kasım 2023: Gazeteci Tolga Şardan göz altına alındı ve tutuklandı.

2 Kasım 2023: Gazeteci Cengiz Erdinç gözaltına alındı.

8 Kasım 2024: Gazeteci Furkan Karabay hakkında soruşturma açıldı. Tutuklandı, adli kontrolle serbest bırakıldı.

20 Kasım 2024: Nasuh Mahruki tutuklandı, bir süre cezaevinde kaldı.

22 Kasım 2024: Gazeteciler İsmail Saymaz ve Fatih Altaylı’ya soruşturma açıldı.

20 Aralık 2024: Gazeteci Özlem Gürses göz altına alındı, ev hapsiyle cezalandırıldı.

14 Ocak 2025: İstanbul Barosu yönetiminin bu maddeyi ihlal gerekçesiyle görevden alınması istendi.

21 Ocak 2025: Gazeteciler Seyhan Avşar, Ahmet Doğan Akın ve Candan Yıldız hakkında soruşturma açıldı.

1 Şubat 2025: CHP’li Tuncay Özkan hakkında soruşturma başlatıldı.

15 Şubat 2025: Gazeteci Ruşen Takva gözaltına alındı.

19 Şubat 2025: TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Ömer Aras hakkında soruşturma açıldı. İki isim de gözaltına alındı ve adli kontrolle serbest bırakıldı.

***

TCK 217/A maddesiyle iki yılda hakkında soruşturma açılan kişi sayısı 4 bin 590 kişi oldu. Yanlış duymadınız. 4 bin 590 kişi. Yeni soruşturmalarla sayı 5 bine yaklaşmış da olabilir.

Kulüp kursalar Türkiye’nin en büyük kulübü olurdu herhalde!

Bu arada artık “hakaret” davası açmak için malzeme bulamayan siyasetçilerin de gazetecileri bu maddeye göre şikâyet ettiğini hatırlatmak zorundayım.

Ben deniz de Google’a bakmadan adını bile söyleyemeyeceğim Hatay Belediye Başkanı tarafından aynı maddeyle itham edilerek suçlandım ve karakola gidip ifade vermek zorunda kaldım. İfademi verdikten sonra imzaladığım belgenin altında “serbest bırakıldı” ifadesi yer alıyordu.

***

Geçen gün demokrat olduğunu düşündüğüm bir AK Partiliye bu olup bitenleri sorduğumda, yüzünde gördüğüm ifadeyi görmeliydiniz.

Mehmet Şimşek’le (kendisine göre bizimle muhatap olmaz, bana göre karşımıza çıkmaya cesaret edemez ama) karşılaşsam doğrudan “TÜSİAD yöneticilerinin gözaltına alındığı bir ülkenin Hazine ve Maliye Bakanı olmak nasıl bir duygu? Para bulmak için yaptığınız gezilerde bu gözaltılar ayağınıza bağ olmaz mı” diye açıktan sorardım.

Ben sorardım ama o yanıt verir miydi emin değilim.

Zira kendisi şu sıralar vergilerle, cezalarla, harçlarla halkın (artık sadece kemerini değil) boğazını sıkmaya devam ediyor.

Bu arada geçmiş olsun Orhan Turan ve Ömer Aras, sansür yasası mağdurları kulübüne hoş geldiniz!