AKP iktidarının hukuka aykırı gözaltı ve tutuklama uygulamaları bu hafta da devam etti.
Son aylarda ve haftalarda gözaltına alınan ve tutuklanan onlarca siyasetçiden, belediye başkanından, gazeteciden, yazardan, medya üyesinden, sanatçıdan, vatandaştan sonra, Birgün gazetesinden Uğur Koç, Berkant Gültekin, Yaşar Gökdemir de gözaltına alındılar; daha sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakıldılar.
Arkasından yine İstanbul’daki birçok CHP ilçe belediyesi hedef alındı, terörle bağlantılı oldukları iddiasıyla, belediye başkan yardımcıları ve belediye meclis üyeleri gözaltına alındı ve tutuklandı.
Söz konusu kişilerin terörle bağlantılı oldukları iddiası doğruysa, bu kişiler hakkında neden daha önce bir soruşturma başlatılmadı? Bu belediye meclisi üyelerinin seçime girmesine Yüksek Seçim Kurulu nasıl onay verdi, İçişleri Bakanlığı bu kişilere nasıl sabıkasının olmadığına dair belge verdi? Bu kişiler hakkında kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmadığı halde, terörle ilişkili olduklarına nasıl karar verildi?
***
CHP’li belediyeler neden bir anda hedef haline geldiler?
AKP Genel Başkanı ve “Cumhurbaşkanı” Recep Tayyip Erdoğan’ın “Belediyeleri silkeleyin” talimatını bazı “savcılar”, “hâkimler” ve “Emniyet güçleri” hemen uygulamaya mı başladılar?!
Eğer ortada gerçek bir suç veya ciddi suç kuşkusu varsa bu uygulamalar neden daha önce gerçekleştirilmedi?!
“Yargı”, Erdoğan’ın talimatına göre mi hareket etmektedir ve “yargı” organları, anayasanın yargı bağımsızlığıyla ilgili 138. maddesini ihlal mi etmektedir?!
Ayrıca AKP, seçilmiş belediye başkanlarına ve belediye meclis üyelerine, gazetecilere, yazarlara, medya üyelerine, sanatçılara baskı uygulayarak oylarını mı artıracak?!
AKP, CHP’nin olası cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na baskı uygulayarak mı oylarını artıracak?!
Milletin iradesine saygı duymayanlar, milletten nasıl oy isteyecekler?!
Yoksa AKP milletin iradesine başvurmaktan vazgeçtiği ve rakiplerini kendisi belirleyerek göstermelik bir seçim düzenlemeyi planladığı için mi bu uygulamalara girişmeye başladı?!
AKP’nin içinde ahlaka, erdeme, hukuka ve demokrasiye aykırı bu gidişata dur diyecek bir kişinin bile çıkmaması utanç vericidir!
***
Erdoğan ve AKP, birçok açıdan köşeye sıkıştığı için baskılarını artırdı.
Ekonomik kriz, halkın ve muhalefetin erken seçim baskısı, AKP’nin oy kaybı, anayasaya göre Erdoğan’ın bir daha cumhurbaşkanı adayı olamaması, Erdoğan’ın anayasa değişikliği veya seçimlerin yenilenmesi yoluyla bir daha cumhurbaşkanı adayı olması için gerekli olan 360 milletvekilinin desteğini hâlâ alamamış olması, Erdoğan’ın ve AKP’nin teokratik bir monarşi kurma çalışmalarının yarım kalma olasılığı gibi nedenler, Erdoğan’ı ve AKP’yi giderek daha saldırgan hale getiriyor.
Oysa bu saldırganlık AKP’nin ve Erdoğan’ın daha da fazla oy kaybetmesine neden oluyor.
Bu nedenle AKP’nin tek umudu, bir yandan CHP’nin kendi içinde bölünmesidir, bir yandan da CHP’nin, İYİ Parti, Zafer Partisi, Türkiye İşçi Partisi gibi hem Türkiye’nin üniter ve laik yapısıyla barışık olan hem de milyonlarca seçmeni olan muhalefet partileriyle birlikte hareket etmesini önlemektir.
Erdoğan’ın durduk yere CHP’nin 38. kurultayının “şaibeli” olduğunu iddia etmesinin ve bu konuda soruşturma açılmasının nedenlerinden birisi budur!
CHP’nin içindeki farklı güç odaklarının bu tuzağa düşmemesi gerekir.
İYİ Parti, Zafer Partisi, Türkiye İşçi Partisi yönetimleri de, CHP’nin cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi süreciyle ilgili olarak CHP yönetimindeki bazı hatalara rağmen bu tuzaklara düşmemelidir.
Muhalefette bu tuzağa anlık dürtülerle geçici olarak düşenler olsa da, AKP’nin muhalefetin tüm kesimlerine uyguladığı ortak ve kronik baskı, muhalefeti bölmeyecektir, aksine daha da birleştirecektir!