Hem kent uzlaşısı hem Öcalan çağrısı nasıl bir arada oluyor?
Eskiden daha kılıfına uydurup yaparlardı, artık o çaba da kalmadı. Açık açık, göstere göstere yapıyorlar. Çekince de kalmadı. Çekince kalmadı çünkü bu yeni standartlara hem halk hem siyaset 20 yılda alıştırıldı. Bugünlere bir günde değil adım adım gelindi.
İktidar zemini kendisine öyle güzel hazırladı ki, rasyonalite hayatımızdan tamamen çıktı. Tutarsızlık, çelişki, adamına göre muamele, hukuksuzluk siyasetin ayrılmaz bir parçası haline geldi.
Kimi kaynaklar “Öcalan video mesajı yayınlayacak” diyor… Kimi kaynaklar “3 mektup yazdı, biri Suriye’ye biri Kandil’e, biri Irak’a” vb. Kimi kaynaklar da “Video mesajı” diyor.
Mesaj öyle mi olacak böyle mi olacak diye beklenirken, her sabaha başka bir operasyonla uyanıyoruz. En son CHP’li belediyelere ‘Kent Uzlaşısı’ operasyonları düzenlendi. Operasyona gerekçe olarak kent uzlaşısı formülünün terör örgütüne yönelik medya organlarında övüldüğü iddia diliyor. O dergide şöyle iyi formül demiş, bu dergide bilmem kim elebaşı iyi formül demiş… Sonuç, “CHP terör örgütü ile işbirliği yapmış”a getiriliyor.
***
Peki bu ikisi nasıl bir arada oluyor? Muhtemelen iktidarın kafasındaki formül şöyle bir şey. Öcalan silah bırakma çağrısını yaptıktan sonra Kürt siyaseti içinde farklı eğilimler olacak. Öcalan’ın sözünü dinleyenler “Türk - Kürt kardeşliğini isteyen makbuller”, dinlemeyenler “hain teröristler” denecek.
“İktidarla çalışanlar kardeşimiz, CHP ile siyaset yapalım diyenler hain terörist” formülü uygulamaya konacak.
İmamoğlu konusunda ise iktidar artık elini o kadar açık oynuyor ki!.. Açık açık “Bu adam seçime girerse kazanır. Onun için üzerine yükleneceğiz” stratejisini açık açık hayata geçirdiler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Ekrem efendi” çıkışından sonra silkmelerin şiddetleneceği de aşikar.
İmamoğlu’na direkt siyasi yasak getirme kararı her zaman cepte. Ancak şu aşamada amaç, İmamoğlu’nun çevresinde kim var kim yoksa alıp, İmamoğlu’nu güçsüz bırakmak. Bir de kamuoyu nezdinde gayrı meşru hale getirmek.
“Devletin bekası” için İmamoğlu’nun meşru/gayrı meşru yollarla yolu kesiliyor, “adam çok tehlikeli” algısı yaratılıyor.
“Devlet onu istiyor, devlet bunu istemiyor” dedikoduları, imaları 14 Mayıs öncesi dönemde epey işe yaramıştı. İktidar yine aynı yöntemi denerse sürpriz olmaz.