Bütün düğmeler elimin altında olsun

Bizim yargı düzenimizin gerçeği. Ceza yeme çıtası alabildiğine yüksek. Adam dövüyorsun, isterse birine meydan dayağı at, adli kontrol şartıyla serbest bırakılıyorsun. Ufak tefek yaralamalar öyle. Yolda arabanla adam da çiğnesen adam ölmediyse bir şey yok.

Neden? Çünkü cezaevlerimiz istiap haddini çok aşmış.

Millet olarak çok mu suç işliyoruz? Yoksa cezaevlerimiz mi yetersiz?

Halbuki memleketi yönetenlerin ağırlıklı kısmı inşaatçı.

Üstelik inşaattan istifade etmenin yöntemlerini de çok iyi biliyorlar, çok tecrübeliler.

Yeni, büyük cezaevleri yapsınlar.

Ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çok önceleri söylediği gibi vatandaşa karşı değil, devlete karşı suç işlediği karara bağlananların bir kısmını affetsinler.

Adam dövmekle hapse giremiyorsun ama bir siyasetçinin ‘ahmak’ lafına misliyle mukabele ettiğin için siyaset yasağı alabiliyorsun.

Demek ki konu siyasete taalluk ettiğinde kararların şekli siyasete uygun hale gelebiliyor.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında bir soruşturma daha başlatıldı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İmamoğlu’nun katıldığı bir panelde Başsavcı Akın Gürlek’i hedef gösterdiğini, tehdit ettiğini iddia etti.

İddianamede, İmamoğlu’nun kendi mahkemelerinde hep aynı bilirkişinin görevlendirilmesine dair açıklamaları sebebiyle de soruşturma açıldığı hatırlatıldı.

(İmamoğlu’nun bilirkişi konusundaki çıkışının, davaların karakterini tespit açısından kritik bir hamle olarak görülebilir.)

AA’nın haberine göre iddianamede, İmamoğlu’nun “kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret”, “tehdit” ve “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” suçlarından 2 yıl 8 aydan 7 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılması istendi.

Buradan şunu mu anlamamız gerekiyor?

İBB Başkanı İmamoğlu’nun siyasi yasağı konusunda ciddi bir çalışma var.

İşi sağlama bağlamak istiyorlar. Siyasi yasağın başlangıç ve bitiş tarihleri kazaya gelmesin, muhtemel bir erken ya da zamanında seçimle çakışsın diye özel bir gayret sarf ediyorlar.

Bunlar, İmamoğlu’nun mutlaka yasaklanacağına mı alamet?

Hayır. Siyasi yasak gelmeyebilir de.

CHP içindeki ihtilaflar seçim öncesinde yeterli yoğunluğa ulaşırsa siyasi yasağa lüzum kalmayabilir.

Düşünsenize, İmamoğlu ile ABB Başkanı Mansur Yavaş birbiriyle kavga ediyor.

Kavgaya eski genel başkan Kılıçdaroğlu da katılmış, bir kenardan silkeliyor.

Bu durumda salıverin CHP’yi. Millet böyle iç çekişmelerden hoşlanmaz. Cumhurbaşkanı Erdoğan daha önceki seçimlerde olduğu gibi yine atı alır, Üsküdar’ı geçer.

Son olarak CHP’nin meskûn olduğu mahalleyi karıştırma potansiyeli olan bir soruşturma daha başlatıldı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Özgür Özel’in genel başkan seçildiği CHP kurultayını soruşturacak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Ak Parti’nin Manisa kongresinde “Seçimlerin faturasını Bay Kemal’e çıkartıp şaibeli bir kurultayla kendisini tehcir ettiler” demişti.

İşte bu şaibe soruşturulacak.

Soruşturmanın tek mesnedi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri mi?

Kılıçdaroğlu’nun kaybetmesinden memnun olmayan bazı CHP’liler soruşturmaya malzeme sağlayabilir.

Başsavcılık Kılıçdaroğlu’nu ve eski grup başkanvekili Akif Hamzaçebi’yi dinleyecekmiş.

Kılıçdaroğlu ifade vermeyeceğini açıkladı. Hamzaçebi de “Benim şaibe iddiam yok” dedi.

Mahkemenin kurultayı şaibeli bulma ihtimali yok mu?

Var.

O zaman al sana bir gürültü daha.

Hepsini alt alta toplayalım.

Ne çıktı?

Yargı yoğun bir faaliyet içinde.

Savcılıklar, mahkemeler, soruşturmalar, gözaltılar…

Bir bitmeden öteki başlıyor.

Bu kalabalıktan, yargının siyasette kullanılmadığına dair bir izlenim çıkabilir mi?

Çok zor.

Şöyle bir izlenim çıkması daha mümkün görünüyor:

Cumhurbaşkanı Erdoğan bütün düğmelere basmıyor ama bütün düğmelerin elinin altında olmasına özen gösteriyor.