Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş aynı anda aday olacaklarsa, aynı seçmene hitap eden iki farklı kampanya yürütecek. Seçim, “Türkiye’yi önümüzdeki beş yıl kim yönetsin” temelinden “CHP’nin adayı bu ikisinden hangisi olsun” eksenine kayacak. Buna bir de CHP’nin parlamento için yürüteceği kampanya eklendiğinde sadece mesajlar değil kafalar da karışacak
“Proceler” kitap halinde de yayımlandı. Sıkıntıdan bunaldığınız anda sayfalarını çevirerek ruhunuzu sakinleştirebilirsiniz.
Aslında bu bilgileri sizlere aktarmama ihtiyaç olmadığının da farkındayım. Türkiye’de aktüaliteyi takip eden birinin Zihni Sinir’den haberdar olmaması düşünülemez.
Ve zaten hayatımızı yakından etkileyen birçok şeyde de onun izini görebiliyoruz.
Önümüzdeki Cumhurbaşkanı seçimine “Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın ayrı ayrı katılıp, ikinci turda en çok oyu alanın desteklenmesi” de böyle bir “Zihni Sinir Procesi” olmalı.
Araştırmalar gösteriyor ki iki adayın da tek tek alabilecekleri oyun üst sınırı yüzde 50’yi bulmuyor.
Seçmenin yarısının oyunun bu iki adaya bölünmesinden sonra kalan yarısı da ne yapıp edip bu seçime girmeyi kafasına koşmuş bulunan Recep Tayyip Erdoğan’ın seçilmesine yeter.
Seçimin ikinci tura kalabilmesini garanti altına alacak bir tek koşul var: Dördüncü bir adayın da seçime girmesi.
Son seçimin ikinci tura kalmasının nedeni Sinan Oğan ve seçimden çekilmiş olan Muharrem İnce’ye toplam 3 milyona ulaşan oyun verilmiş olmasıydı.
YRP lideri Fatih Erbakan gelecek seçimde adaylığını koyacağını açıklamıştı. O gün geldiğinde fikri değişir mi, değişmez mi, bunu bilebilmemiz mümkün değil. Politika çok değişkenin etkileyebileceği bir alan, bugünden bunun “kesin” olduğunu söyleyemeyiz.
Öte yandan şu gerçek de var:
Eğer ikisi de aynı anda aday olacaklar ise Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş, aynı seçmene hitap eden iki farklı kampanya yürütecek.
Buna bir de CHP’nin parti olarak parlamento için yürüteceği kampanyayı ekleyin.
Sadece mesajlar değil, kafalar da karışacak.
“Türkiye’yi önümüzdeki beş yıl kim yönetsin” temelinde cereyan etmesi gereken seçim, “CHP’nin adayı bu ikisinden hangisi olsun” eksenine kayacak.
Seçmenin kafasını karıştırmak, ne yapacağını şaşırtmak için bulunmaz bir formül!
Geçtiğimiz seçimde Altılı Masa ittifakının TBMM seçiminde azınlıkta kalmasının en önemli nedeni ortak bir kampanya yürütememiş olmalarıydı.
Her biri ayrı telden çalan kampanyalarla gidilen bir seçimde başka bir şey de olamazdı zaten.
Geçtiğimiz seçimden önce, Işık Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Seda Demiralp, Malezya’da 60 yıllık bir iktidarı seçimle devirmeyi başaran muhalefet ittifakının, bu işi nasıl kotarabildiğini anlatan bir makale yazmıştı. Ben de bu köşede o makaleye atıf ile bir yazı yazmıştım. Bu bağlantıdan söz konusu yazıya ulaşabilirsiniz.
Doç. Dr. Demiralp’in dikkat çektiği hususlar, Altılı Masa’nın ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçimi neden kaybettiğini anlatmaya yeterli.
Seçmenin karşısına tek bir kampanya ve tek bir aday ile çıkmak yerine birinci tur oylamayı “CHP adayı için ön seçime” çevirmek de önümüzdeki seçimi kaybetmenin sihirli formülü olur.
Özgür Özel, Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu kişisel hırs ve siyasi ikbal duygularını yenebilecekler mi, yenemeyecekler mi?
Bugün yanıtlanması gereken soru bu.
Oturup uzlaşmak zorundalar. Tarih, bu uzlaşmadan kaçanları hiç iyi yad etmeyecek, bunu bugünden söyleyebilirim.
* * *
Pasaportumuzun değersizleşmesinin nedeni
Sierra Leone’de polis “insan avı” başlattı ve avlanacak olan kişinin Türkiye’de ikamet izni var. Öğrencilerin bile vize kuyruğu beklemesinin nedeni birçok suçluya kucak açmamız. İçişleri Bakanlığı ve MİT, T.C. vatandaşlığı almak isteyenleri hiç soruşturmuyor mu?
Küçük bir Batı Afrika ülkesi olan Sierra Leone polisi bir insan avı başlattı.
Bu avın bizi ilgilendirmesinin nedeni “avlanacak olanın” Türkiye’de ikamet iznine sahip olması.
Kendisine Ömer Şerif adını uygun gören bu kişi, Hollandalı uyuşturucu baronu Jos Leijdekkers.
Avrupa’daki kokain kaçakçılığının kilit isimlerinden biri olan Ömer Şerif, Türkiye’de emlak yatırımı karşılığında oturma izni almış.
Vatandaşlık da alabildi mi, bilemiyorum ama dünyanın en ucuz vatandaşlığını satan bir ülkeden oturma izni alan birisinin vatandaşlık almaması da saçma olur.
Öte yandan insanlığa karşı suç işlemek, cezaevinde işkence ve göçmen kaçakçılığı ile suçlanan Libyalı Osama Almasri Najeem Habish’in de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu ortaya çıktı.
Habish, Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından aranırken Lahey’e değil de Libya’ya iade edildiği için, İtalya’da da ciddi bir siyasi soruna yol açmıştı.
Habish’in de emlak yatırımı karşılığında üç kuruş vererek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı alması, bizim pasaportumuzun neden bu kadar değersizleştiğinin bir göstergesi.
Öğrenciler bile Avrupa’da vize kuyruğu bekliyor çünkü dünyanın ipten kazıktan kurtulmuş birçok suçlusuna kucaklarımızı açmışız.
İçişleri Bakanlığı ve MİT, T.C. vatandaşlığı almak isteyenleri hiç soruşturmuyor mu?
Dünyanın neresinde vatandaşlık böylesine ucuz ve kontrolsüz olarak dağıtılıyor?