Tansiyonum için uzak durmamı doktorum ısrarla öğütlediği halde, bazı gazetelere ve televizyon tartışma programlarına yine de gözüm kayıyor.
Doktorum haklı, bakınca tansiyonum gerçekten yükseliyor…
Konu, ABD’nin yeni başkanı Donald Trump…
Aslında kendisini bütün dünya dört yıl sürmüş önceki başkanlığı döneminden tanıyor.
Eskiler böyle durumlarda “Gülü tarife ne hacet, ne çiçektir biliriz” derlerdi.
Bizimkiler Trump’a uzaktan aşk ilanında bulunuyorlar. En son gözüme çarpan bir yazıda bunun farkına varınca, merakımdan bu aşkın boyutlarını ölçebilmek için, yazarın önceki yazılarına da baktım.
Trump’a bir övgü, bir övgü…
ABD’de yediden yetmişe herkesi heyecanlandırmış Trump; ikonik çıkışları çoğu Amerikalıyı cezbediyormuş…
Eski düzeni çökerten, ABD’yi ve dünyayı yeniden düzenlemeyi amaçlayan bir ‘devrimci’ imiş Trump…
“Bu kadarı yeter” deyip yazarın daha eski yazılarına gitmekten vazgeçtim. Onun yerine İsrail’de çıkan Haaretz gazetesine baktım.
Haaretz, Trump’ın başkanlıkta ilk gününün mesaisi olarak imzalayıp yürürlüğe koyduğu kararnamelerden ülkelerini doğrudan ilgilendirenle ilgili uyarısını birinci sayfasından duyuruyor.
Trump, ilk gününde, ABD’de anti-Semitizm alanına giren görüş sahiplerini, bu arada Gazze’de işlediği canilikler yüzünden İsrail’i kınayanları, Filistin yanlısı gösteriler düzenleyen, Filistin bayrağı taşıyan ve İsrail karşıtı sloganlar atanları, eğer ülkede bulunan yabancılardan iseler, derhal ABD’den kovmayı içeren bir kararname çıkardı.
Ülke vatandaşları da olsalar yargı enselerinde olacak…
İsrailli gazeteci Eitan Nechin, yine Haaretz’de, Trump’ı bu kararname yüzünden şiddetle eleştiriyor. Bu arada, Elon Musk gibi Nazi sempatizanlığını saklamayanların, sırf İsrail-yanlısı bilindikleri için, Trump tarafından hoş görülmesini de…
Haaretz yönetimi ve yazarı Nechin, Trump’ın ve kadrosunun aşırı İsrail-severliğini dert ediniyor, bunun dünyanın başına sorunlar açacağını İsrailli okurlara duyuruyor; bizimkiler bu durumu önemsemiyor bile…
Trump’ın Netanyahu’nun bile düşünse dahi seslendirmekten kaçındığı türden Filistin için ‘nihai çözüm’ formulü bulunuyor.
Formülü şu: İsrail’i büyütmek…
Gazze’deki Filistinlileri Mısır’a, Batı Şeria’da yaşayanlarını da Ürdün’e göçe zorlayarak…
Trump’ın Ortadoğu özel temsilcisi olarak atadığı Steve Witkoff daha da ileri giderek Gazze’den göç ettirilecek Filistinlilere başka uygun bir yer bulmuş: Endonezya… Jerusalem Post, 20 Ocak]
‘Devrimci Trump’ Gazze’yi ve Batı Şeria’yı Filistinlilerden boşaltarak Netanyahu’ya ‘Büyük ve Birleşik İsrail’ hediye etme yolunda…
Ürdün kralı 2. Abdullah’a bu amaçla telefon ettiği biliniyor Trump’ın…
Eminim, Kral Abdullah’ın uğradığı telefon saldırısını işiten Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el-Sisi, telefonlardan uzak duruyordur.
Geçmişte de başka ülkelerden talepleri bulunan başkanlar olmuştu, ama Trump gibisini dünyada bulmak imkansız geliyor bana. Trump daha seçilmeden önce gözünün ülkesinin sınırları dışındaki topraklarda olduğunu saklamamıştı.
İstediği, Danimarka’nın elindeki Grönland’ı gerekirse para ödeyerek almak, vaktiyle ABD tarafından inşa edilerek bir süre işletilmiş Panama Kanalı’nı da şimdi yeniden Amerika’nın yapmak…
Danimarka başbakanı Mette Fredriksen’e telefonda alenen “Grönland’ı istiyorum” demiş Trump.
Panama’da bir telaş, bir telaş…
Yediden yetmişe Amerikalıları heyecanlandırdığını okurlarıyla paylaşan, onu ‘devrimci’ ilan edenler, böyle birinin ABD gibi bir ülkenin başında bulunmasının dünya için -bu arada Türkiye için de- ne anlama geldiğini hiç hesap etmezler mi?
Filistinlileri Mısır’dan ve Ürdün’den göç ettirmeyi kafaya koyan, Grönland için Danimarka başbakanının uykusunu kaçırtan, Panama’yı telaşa düşüren, uzun yıllardır ABD’ye yerleşik insanları uçaklara ve otobüslere doldurup ülkesinden kovabilen ABD başkanı, Türkiye’ye yönelik bir talebi olduğunda nasıl davranır dersiniz?
Beğenmediği ülkelere karşı kullanmak üzere el altında tuttuğu bir de gümrük vergisi silahı var.
Ülkesinin 51. eyaleti olması gerektiğine inandığı Meksika ve Kanada’ya yüzde 25, Çin’e de yüzde 10 ek gümrük vergileri koyabildi Trump. Kovduğu insanları bindirdiği uçağın ülkeye inmesine izin verilmediğini öğrenince, Kolombiya’yı yüzde 50 ek gümrük vergisiyle korkuttu ‘devrimci Trump’…
Trump korkusu Amerikan medyasında da kendisini hissettirmeye başladı; Trump, medyada hakkında olumsuz haber yapan ve yazı yazanları cezaevine göndermeden rahat etmeyecek gibi…
Gazetecilerin başına gelenlerin haberi bizim sahillere ulaştığında ona da bir kulp bulacaklar çıkacaktır.
“Onların yaptığı gazetecilik değildi zaten” diyebilirler…
Doktorum tavsiyesini dinlemedim diye bana kızacak.