Türkiye’de teokratik bir diktatörlük rejiminin kurulduğu ve büyük bir ekonomik krizin yaşandığı bir ortamda, 31 Mart 2024 belediye seçimlerini tek başına bir belediye seçimi olarak değerlendirmek olanaklı değildir.

Bu seçimlerde AKP’ye ve onu destekleyen MHP’ye karşı halkın sandıkta örgütlü bir itiraz mesajı vermemesi durumunda, Türkiye daha da büyük bir felaketle karşı karşıya kalacaktır. 

Seçimlerden sonra gündeme gelecek olan anayasa değişiklikleriyle birlikte, fiilen uygulanan teokratik diktatörlük rejimi “meşrulaştırılmaya”çalışılacak, laiklik ilkesi hukuken bertaraf edilecek, ekonomik kriz daha da derinleşecektir.

AKP’nin belediyeleri kazanması durumunda, belediyenin olanakları, dernek ve vakıf adı altında örgütlenen laiklik karşıtı tarikatların, cemaatlerin, örgütlerin ve sözde “medya” organlarının hizmetine sunulacak, AKP, kurmak istediği teokratik diktatörlük rejiminin temellerini, bu olanaklar üzerinden de atmaya devam edecektir.

***

Şu anda AKP’nin en büyük avantajı, muhalefetin bölünmüş ve muhalefetteki ittifakların parçalanmış olmasıdır.

Bu durumda muhalefetteki siyasi parti liderlerinin beceriksizliklerini düzeltmek, seçmene ve vatandaşa düşecektir. Seçmen, desteklediği siyasi parti yönetimini umursamadan, muhalefet cephesinde hangi adayın seçimi kazanma olasılığı daha yüksek ise ona oyunu vermeli, önde olan muhalefet partisi adayına kaybettirecek biçimde oy kullanmaktan sakınmalı, muhalefetin değil, AKP’nin ve MHP’nin kaybedeceği biçimde oyunu kullanmalıdır. Siyasi parti yönetimleri iktidara karşı bir ittifak kuramadıklarına göre, bu ittifakı seçmen bu yöntemle sandıkta kurmalıdır.

Örneğin İstanbul’da, İYİ Parti’nin, Zafer Partisi’nin ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin seçimi kazanma olasılıkları yok. Ancak yapılan tüm araştırmaların ortalamalarına göre, CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu ile AKP’nin adayı Murat Kurum’un arasında çok az bir fark olduğu için, kazanma şansı olmayan bu partilerin oyları bölmesi nedeniyle, İstanbul yeniden AKP’nin eline geçecektir.

İYİ Parti, Zafer Partisi ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi, CHP’ye seçim kaybettirecekler diye, İstanbul’un ve Türkiye’nin kaybetmesine yol açacaklardır!

Benzer bir durum, yapılan tüm araştırmalara göre muhalefet partileri içinde CHP’nin adaylarının önde olduğu, Antalya, Mersin, Adana, Balıkesir, Bursa, Eskişehir gibi kentler için de geçerlidir. Bu şehirlerdeki muhalefet oylarının bölünmesi ve oyların CHP’nin adaylarına verilmemesi durumunda, AKP bu kentlerde de seçimleri kazanacaktır. 

Antakya’da da CHP’nin adayı, ideal bir aday olmasa da, yapılan araştırmalara göre, muhalefet partileri içinde en yüksek oya sahiptir. Türkiye İşçi Partisi’nin burada aday çıkartarak oyları bölmesi nedeniyle, Antakya da AKP’ye geçecektir.

Yapılan araştırmalara göre, İstanbul’da Sarıyer ilçesinde, muhalefet cephesinde CHP’nin adayı önde olmasına rağmen, bağımsız aday Şükrü Genç’in oyları bölmesi nedeniyle, Sarıyer uzun yıllar sonra yeniden AKP’ye geçecektir.

***

Bir başka sorun da, CHP’de parti içi demokrasi ve partinin ilkelerine sahip çıkılması konusunda ciddi sorunların olması nedeniyle, CHP seçmeninin bir kısmının partisinin adaylarına oy vermemek ve parti örgütünün bir kısmının seçimlerde çalışmamak eğiliminde olmasıdır.

CHP seçmeni ve örgütü parti içi sorunları seçim sonrasına ertelemeli, partisine ve Türkiye’ye sahip çıkmalıdır. 

CHP seçimde başarılı bir sonuç alsa da almasa da, CHP tüzük kurultayı bu yıl kesin olarak gerçekleşecektir ve parti içi demokrasiyle ilgili sorunların çözülmesi olanaklı olacaktır. Parti içi demokrasi sorunu çözüldüğünde, oligarşik güçlerin partinin ilkelerinden sapmasına yol açması da zamanla engellenmiş olacaktır. CHP’ye seçim kaybettirenlerin, CHP’nin ve Türkiye’nin geleceği konusunda da herhangi bir söz sahibi olamayacakları, herkes tarafından bilinmelidir.

In an environment where a theocratic dictatorship regime has been established in Turkey and a major economic crisis is experienced, it is not possible to evaluate the municipal elections of March 31, 2024 as a municipal election alone.

If the people do not send an organized message of opposition at the ballot box against the AKP and the MHP that supports it in these elections, Turkey will face an even greater disaster.

With the constitutional amendments that will come to the agenda after the elections, attempts will be made to "legitimize" the de facto theocratic dictatorship regime , the principle of secularism will be legally eliminated, and the economic crisis will deepen further.

If the AKP wins the municipalities, the municipality's facilities will be put at the service of anti-secular sects, congregations, organizations and so-called "media" organs organized under the name of associations and foundations , and the AKP will continue to lay the foundations of the theocratic dictatorship regime it wants to establish through these opportunities.

***

The AKP's biggest advantage at the moment is that the opposition is divided and the alliances in the opposition are fragmented.

In this case, it will be up to the voters and citizens to correct the incompetence of the opposition political party leaders. Voters should vote for whichever candidate on the opposition side is more likely to win the election, regardless of the political party management they support, should avoid voting in a way that will cause the candidate of the leading opposition party to lose, and should vote in a way that will cause AKP and MHP to lose, not the opposition. Since political party administrations cannot form an alliance against the government, the voters must establish this alliance through the ballot box using this method.

For example, in Istanbul, the İYİ Party, the Victory Party and the People's Equality and Democracy Party have no chance of winning the election. However, according to the average of all the research conducted, since there is a very small difference between CHP's candidate Ekrem İmamoğlu and AKP's candidate Murat Kurum , Istanbul will fall into the hands of AKP again as these parties, which have no chance of winning, divide the votes.

İYİ Party, Victory Party and People's Equality and Democracy Party will cause Istanbul and Turkey to lose because they will make CHP lose the election!

A similar situation is also valid for cities such as Antalya, Mersin, Adana, Balıkesir, Bursa and Eskişehir, where CHP candidates are ahead among opposition parties, according to all research. If the opposition votes in these cities are divided and the votes are not given to CHP candidates, AKP will win the elections in these cities as well.

In Antakya, CHP's candidate, although not an ideal candidate, has the highest number of votes among the opposition parties, according to research. Since the Turkish Workers' Party divided the votes by nominating candidates here, Antakya will also pass to the AKP.

According to the research, although the CHP candidate was ahead on the opposition front in the Sarıyer district of Istanbul, Sarıyer would switch to the AKP again after many years due to the independent candidate Şükrü Genç splitting the votes.

***

Another problem is that, since CHP has serious problems with internal democracy and upholding the party's principles, some of the CHP voters tend not to vote for their party's candidates and some of the party organization tends not to work in the elections.

CHP voters and organization should postpone internal party problems until after the elections and protect their party and Turkey.

Whether CHP gets a successful result in the election or not, the CHP charter congress will definitely take place this year and it will be possible to solve the problems related to democracy within the party. When the problem of democracy within the party is solved, oligarchic forces will be prevented over time from causing the party to deviate from its principles. Everyone should know that those who made CHP lose elections cannot have any say in the future of CHP and Turkey.