Plan şuydu: Öcalan PKK’yi lağvettiğini açıklayacak. Örgütünden silahları teslim etmesini istenecek. Bu çağrıya DEM dahil bütün partiler, bütün sivil kuruluşları destek verecek. Halk sevinçle karşılayacak….
Bu kadar. Bir adım ötesi yok…
Erdoğan cumartesi günü partisinin Diyarbakır il kongresinde bu girişimin sadece terör örgütünün tasviye edilmesiyle sınırlı olduğunu açıkladı. Kürt kardeşlerimizle ilgisi yok diyerek beklentilere set çekti. Noktayı koydu…
Aklı başında hiç kimse PKK silah bırakmasın, terör sürsün demezdi; demedi de zaten…
Adalet, özgürlük ve demokratikleşme konusunda adımlar atılması gerektiği söylendi ama bu talep ikinci planda kaldı…
Barış…
Silah bırakma…
PKK’nin kendini lağvedilmesi ön plana çıktı…
Demirtaş’ın sözleri durumu net biçimde açıklıyor… Demirtaş dedi ki; ‘çözüm ve barış kavramları birbirine karıştırılıyor. Çözüm demokratik bir mücadeledir ve uzun zaman alır. Şu an için kurmaya çalıştığımız barıştır.’
Yani gündem çözüm değil, demokratikleşme değil sadece PKK’nın silah bırakmasıdır…
Erdoğan’ın istediği tam da buydu. .
Erdoğan’ın planı tuttu dememem bundan.
Geriye Öcalan’ın silah bırakma çağrısı ile PKK’yı lağvettiğini açıklaması kaldı. Bu arada Öcalan’ın da eli güçlendi. Türk ve Kürt kamuoyundan büyük destek geldi. Baksanıza MHP milletvekili bile ‘sayın Öcalan’ dedi. Öcalan bebek katilliğinden sayın seviyesine yükseldi…
Çağrı yapar mı?
Yapar…
Kandil çağrıya uyar mı?
Uyarsa ballı börek olur ama pek de önemi yok. DEM partisi, Selahattin Demirtaş, Kürt halkının sözünü dinlediği akil insanlar ve muhalefet partileri destek verdiğine göre Erdoğan açısından maksat hasıl olmuş demektir.
Erdoğan açısından birinci amaç silah bırakma ama ikinci amaç belki de öncelikli hedef DEM ile Kandil arasındaki bağları koparmaktı. Bunu Diyarbakır kongresinde söyledi…
Dedi ki; Son dönemde gerçekleşen çalışmaların tek bir amacı vardır. Terör örgütünün kendini feshetmesi, silahların kayıtsız şartsız teslim edilmesi, örgütün siyaset üzerindeki vesayetinin tamamen kaldırılması, bölücü örgütün baskısı dolayısıyla bir Türkiye partisi olma vasfını kazanamayan siyasi yapıya bu yönde kendini geliştirme fırsatı verilmesi.
DEM, Öcalan çağrı yapmadan tercihini ilan etti. Cumhur İttifakı tarafından artık farklı muamele yapılacaktır. Bahçeli Anayasa Mahkemesi’ne bunların partisini kapatın, maaş vermeyin çağrısı yapmayacaktır.
Peki bu sürecin sonu nereye varacak?
PKK silah bıraksın veya bırakmasın etkisizleşecek, Türkiye’den kopacak. Kürt halkıyla az da olsa bağını kaybedecek. Öcalan Kürt siyasi hayatında aktif rol oynamaya başlayacak. DEM partisinin perde arkasındaki lideri konumuna gelecek. Politikayı o belirleyecek…
Daha sonra çözüm süreci masaya konur mu, demokratik açılım falan… Demirtaş’ın “ancak siyasal barış, beraberinde toplumsal barış yani demokratikleşme, eşitlik, adalet ve özgürlükler mücadelesinin tüm kanallarını açacak şekilde yapılırsa kalıcı olur” sözü dikkate alınır da gerekli adımlar atılır mı?
Zannetmiyorum…
Erdoğan ‘biz, devlet, hükümet, siyasi irade olarak ne yapmamız gerekiyorsa hepsini fazlasıyla yaptık’ diyerek yakın gelecekte gündeme gelmeyeceğini ima etti…