CHP’ye zarar mı verdi yoksa CHP’ye yaradı mı

Filmlerde nikâh töreni sırasında son anda salona giren bir kişi, “Durun. Evlenemezsiniz. Siz kardeşsiniz” der ya öyle bir durum yaşandı.

CHP’nin Olağanüstü İstanbul Kongresi’nde de benzer durum yaşandı. Kongrenin toplandığı sırada İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi, 2 Eylül’de verdiği kararı hatırlatıp kongrenin durdurulmasını istedi.

2 Eylül’deki kararla 45. Asliye Hukuk Mahkemesi, CHP İl yönetimini görevden almış, Gürsel Tekin’i çağrı heyeti olarak atamıştı. Ayrıca Tuzla, Sarıyer, Başakşehir, Ataşehir, Bakırköy ilçe kongrelerini durdurma kararı vermişti. İlçe ve il seçim kurulları da buna uyarak ilçe kongrelerinin durdurulması kararını vermişti.

Yüksek Seçim Kurulu, 5 Eylül tarihli kararında kongreleri yapma yetkisinin Yüksek Seçim Kurulu’nda olduğunu belirterek ilçe kongrelerinin yapılmasına karar verdi.

KURULTAY SIRASINDA YAŞANANLAR

21 Eylül’de CHP’nin olağanüstü kurultayı yapıldı. Dünkü CHP’nin Olağanüstü İl Kongresi’nde ise yukarıda aktardığım tartışmalar yaşandı. CHP yöneticileri kongrenin yapılacağını açıkladılar. Mahkemenin talebine rağmen kongre başladı. Bu sırada icra memurları kongreye geldiler. CHP yöneticileri, “Bu karar siyasi” diye açıklama yaptılar. İçlerinde “sarayın kararı” diyenler vardı. Ama icra memurlarını toplayıp kongreye gelen heyetin CHP’lilerden oluştuğu ortaya çıktı. CHP’nin avukatı daha önceki kararın olağan kongreyle ilgili olduğunu, olağanüstü kongre için geçerli olmadığını tutanaklara geçirdi. Özlem Erkan’ın avukatı ise kongrenin durdurulması gerektiğini savundu. İcra memurları tarafından bunlar tutanaklara geçirildi.

BAŞVURU CHP’LİLERDEN

Böylece mahkemeye müracaat edenin, daha önceki kararın alınmasını sağlayan şikâyetin sahibi olan CHP delegesi Özlem Erkan olduğu ortaya çıktı. Özlem Erkan, daha önceki kararların çıkmasını sağlayan başvuruyu yapan CHP delegesiydi.

CHP’liler buna itiraz ediyor ama yargıya başvuruda bulunan CHP’liler, karara itiraz edenler yine CHP’liler. Peki iktidar bu işin neresinde?

YSK KAOSA İZİN VERMEDİ

Bu karar üzerine Sarıyer İlçe Seçim Kurulu, YSK’ya başvurdu. Yüksek Seçim Kurulu olağanüstü toplandı. YSK daha önceki kararında ısrar etti ama bir kez daha kongrenin yapılmasına karar verdi. YSK Başkanı Ahmet Yener, “Başlamış olan İstanbul İl Kongresi’nin devamına karar verilmiştir” dedi.

YSK, böylece bir kaosa izin vermedi. YSK, bu kararı 20 dakika içinde aldı. Bu dahi bir mesajdır. YSK kararları kesindir. İtiraz edilmez. YSK’nın kararı üzerine CHP’nin Olağanüstü İstanbul İl Kongresi yapıldı. 

BÜYÜK KURULTAY İÇİN BAŞVURU

Bu arada benzer bir başvurunun CHP’nin 21 Eylül’de yapılan olağanüstü büyük kurultayı için gündemde olduğu söyleniyor. Büyük kurultayda İstanbul delegelerine oy kullandırılmadı. İstanbul delegelerinden Anayasa’nın seçme ve seçilme haklarının engellendiği gerekçesiyle büyük kurultay için başvuruda bulunulacağı söyleniyor.

MEDENİ KANUN

CHP yönetimi önce güvensizlik oyuyla düşürüldü, sonra aynı delegeler yine aynı heyete güvenoyu vererek seçti. İtirazın ikinci ayağını ise Medeni Kanun’un 2. Maddesi’ndeki “dürüstlük ilkesi” ile Borçlar Kanunu’nun 9. Maddesi’nde yer alan “muvazaalı işlemler” hükümlerin oluşturacağı söyleniyor.

İKİ İL BAŞKANI MI

Sonuç itibarıyla YSK karar verdi. CHP’nin Olağanüstü İstanbul İl Kongresi yapıldı. Özgür Çelik, İl Başkanı olarak seçildi. Şimdi bir yanda seçimle gelen Özgür Çelik var, diğer yanda İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından atanan Gürsel Tekin var. CHP yönetimi, ‘Seçim yapıldı, il başkanımız Özgür Çelik’ diyor. Gürsel Tekin ise ben mahkeme kararı ile geldim, mahkeme kararı ile giderim diye direniyor. Bu işin içinden nasıl çıkılacak?

Bunun demokrasimize, siyasi partilere, ekonomiye ne yararı var?

DOĞRU BULMUYORUM

YSK’nın eski kararında ısrar edeceğinin bilinmesine rağmen bunların yaşanmasına ne gerek vardı? Kongre salonunun kapısına icra memurlarının gitmesi hoş bir görüntü olmadı. CHP’nin kongresinin yapıldığı salonun kapısına icra memurları ile, mahkeme kararları ile dayanan kişinin CHP’liliğinden şüphe ederim. Siyaseti bu kadar mahkeme kapılarına düşürmenin anlamı yok. Siyasetin yargı kararları üzerinden dizayn edilmesine her zaman itiraz ettim, yine doğru bulmuyorum.

CHP’Yİ BÜTÜNLEŞTİRİYOR

Mahkeme kararları, operasyonlar CHP’yi karıştırıyor mu? Tam aksine CHP’yi kenetliyor. Tabanı birleştiriyor. Mücadele etmek parti içindeki safları sıkılaştırıyor. YSK kararından sonra kongre salonundaki coşkulu hava da bunu gösteriyor. Kongreye müdahale tam tersine etki yaptı, CHP’ye yaradı. Salonda, “direne direne kazandık” havası hâkimdi. O yüzden diyorum ki bu tür kararlar CHP’yi motive ediyor. Ama Türk siyasetine yarar sağlamıyor. Ekonomiye zarar veriyor. Türkiye’nin demokratik görünümünü bozuyor.

EKREM İMAMOĞLU TARTIŞILAMIYOR

CHP bu tür dıştan müdahaleler nedeniyle Ekrem İmamoğlu’nun partiyi içine düşürdüğü yolsuzluk, rüşvet ve şaibe iddialarını tartışamıyor. Ekrem İmamoğlu’nun kurduğu kirli düzenle hesaplaşamıyor. CHP’liler parti kimliği yüksek, yolsuzluk ve hırsızlıktan rahatsız olan insanlardır. Ömrünü CHP’ye adayan bir adam, Ekrem İmamoğlu’nun eski ANAP’lılarla kurduğu kirli düzeni niye savunsun? Ama mağduriyet duygusu, partimize operasyon yapılıyor algısı nedeniyle bunlar tartışılamıyor. Parti içi arınma gerçekleşemiyor. Gerçek CHP’liler, Ekrem İmamoğlu’nun kurduğu “Eko Sistem”le hesaplaşamıyor.

Ayrıca eğer mahkeme kararları ile siyaset dizayn edilecek olsa bugün Milli Görüş Hareketi ve ondan doğan partiler olmazdı. Kürt siyaseti yaşamazdı. Tam tersine “yenilgi, yenilgi, büyüdüler”, mağduriyetlerden beslendiler.