Mini mini talepler

Allahım, sen bana sabır ve akıl sağlığımı koruyacak güç ver.

Yıllardır HDP ile, DEM Parti ile görüşmeyi teröristlikle eş değer sayanlar, bu parti ile görüşenlerin üzerine inek hırsızlarını saldırtanlar, linç ettirmeye çalışanlar, seçim döneminde CHP ile DEM Parti’yi el ele gösteren sahte görüntülerle CHP’yi karalamaktan medet umanlar bugün hep birlikte şen şakrak DEM’leniyorlar.

DEM ile görüşülmez demiyorum sakın yanlış anlamayın ama bir anda bu ani 180 derece dönüş birkaç şeye işaret eder.

Birincisi ilkesizliğe, ikincisi güvenilmezliğe, üçüncüsü öngörüsüzlüğe, dördüncüsü oportünizmde sınır tanınmayacağına…

Böyle bir kafa yapısına güvenebilir misiniz!

Bugün bu kadar dönenin yarın nereye ne kadar döneceğini tahmin edebilir misiniz!

Ya bunların seçmeni.

Dün DEM ya da HDP ile görüştüğü için CHP’ye saldıranlar, bugün DEM ya da HDP ile görüştüğü için AKP ve MHP’yi alkışlıyorlar.

Bu durumda akıl sağlığımı korumaktan başka ne isteyebilirim ki!

MHP’den sonra PKK’nın uzantısı dedikleri parti ile görüşme sırası AKP’de idi.

Şen şakrak buluştular.

Konuşulanları bilmiyoruz.

Ama Ankara kulislerinde şöyle bir dolanarak, terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın taleplerinin neler olduğu konusundaki dedikoduları topladım.

Abdullah Öcalan’ın adının önüne terör örgütü lideri tamlamasını özellikle koyuyorum.

Çünkü yarın öbür gün bu AKP-MHP ikilisi yeniden fikir ve yön değiştirir Öcalan’a terör örgütü demedik diye beni de Ahmet Özer’in yanına koyar.

Neme lazım.

Gelelim PKK liderinin (terörist başı) taleplerine.

Anlatıldığı kadarı ile Öcalan’ın iki minicik talebi varmış.

Bu talepler anayasal değil ama Anayasa ile ilgili talepler.

Mevcut Anayasa’nın 42. ve 66. maddelerinde yapılacak iki “minik” değişiklik.

Milli Eğitimi düzenleyen 42. madde.

Bu maddenin son cümlesini, yani “Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez. Eğitim ve öğretim kurumlarında okutulacak yabancı diller ile yabancı dille eğitim ve öğretim yapan okulların tabi olacağı esaslar kanunla düzenlenir. Milletlerarası andlaşma hükümleri saklıdır” şeklindeki cümleyi değiştirmek ve Türkçeden başka bir dilin ana dil olarak okutulamayacağı düzenlemesini çıkarmak. 

Tabii el değmişken büyük olasılıkla üçüncü cümledeki “Atatürk ilkelerine uygunluk” da çıkarılacaktır.

PKK liderinin minik bir değişiklik talep ettiği bir diğer madde ise 66. maddenin “Türkiye Cumhuriyeti Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür” diyen ilk cümlesinden Türk kelimesinin çıkarılması.

Bu kadar minik talepler.

Karşılığında ise Anayasa’nın 101. maddesinde yapılacak değişikliğe destek vereceklerini söylemişler.

Orada da aslında bir minik değişiklik olacak. 101. maddenin 3. cümlesinde “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” deniyor ya, oradan ikiyi çıkaracaklar.

Kendilerinden ricam 3 falan demesinler. 5 yıl sonra da bir Anayasa değişikliği ihtiyacı daha hasıl olmasın.

Öyle ya 3 defa derseniz Anayasa 12 Eylül ürünü olur.

Tabii bunları konuşan MHP ve AKP değil de CHP olsaydı acaba neler olurdu çok merak ediyorum. 

Aslında etmiyorum. 

Çünkü biliyorum. 

Artık inek hırsızlarını tanıyorum. 

Sevsinler inananı

Mevcut kabinede beni en çok utandıran bakan hiç kuşkusuz Ulaştırma Bakanı Uraloğlu.

Her türlü şayia, her türlü rezalet kokusu bu bakanlıktan çıkıyor.

DHMİ müteahhitinden ev alan bürokrat da bu bakanlıkta, odasına para kasası koyan özel kalem müdürü de bu bakanlıkta. Yılın son günü adrese teslim ihale de bu bakanlıkta, gereksiz harcamalar ve fahiş fiyatlarla enflasyonu azdırıp vatandaşı ezmekte bu bakanlıkta.

Tabii doğru olmayan bilgiyi vatandaşa yutturmakta.

Biliyorsunuz Türkiye’de uzunca bir süredir GSM şebekelerinde 4,5G diye palavra bir GSM alt yapısı kullanılıyor.

Bütün dünya 5G’ye geçerken bizim kamu kontrolündeki operatör Turkcell’in para harcamamak istemesi nedeniyle 4,5G diye Türkiye’den başka hiçbir yerde olmayan bir şey uyduruldu ve 8 yıldır 4.5G bir GSM alt yapısı var.

Hatta o günlerde Türkiye’nin kendi GSM alt yapısını üreteceği söylenmiş ve “ULAK” projesi hayata geçirilerek yerli 5G baz istasyonları kuracağımız iddia edilmişti.

Proje belli ki atıl olarak kaldı. Doğalgaz, petrol ve İHA seçmene satmak için daha cazip bulunmuş olmalı.

Neyse, konumuz bunlar değil.

Konu, Bakan Uraloğlu’nun geçtiğimiz günlerde 5G’ye geçmemizi savunurken “Bizim 4,5G’miz Güney Kore’nin 5G’sinden hızlı” diye bir veciz cümle yumurtladı.

Böyle ölçülebilir ve uluslararası standartları belli olan şeylerde palavra atmak tehlikelidir.

Yatsıya kadar bile yanmaz.

Bu da yanmadı.

Teyit.org da hemen bir araştırma yaptı ve sonucu açıkladı.

“Bakan’ın söylediği doğru değildi”

Uraloğlu’nun söylediğinin tam tersi geçerliydi.

Bağımsız araştırma kuruluşu Opensignal’in birkaç ay önce yayınladığı ve yılın en iyi 5G mobil internet sunan operatörlerini sıraladığı araştırmasında en yüksek hıza sahip ilk üç firmanın üçü de Güney Kore’de yer alıyordu.

Yani Güney Kore’den iyiysek dünyanın en iyisi olmamız gerekiyordu.

Ve bunun böyle olmadığını hepimiz biliyoruz zaten.

Muhtemelen bakan da biliyordu ama sallamayı tercih etti.

Çünkü bedeli yok.

At yalanı, sevsinler inananı.

NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Siyasette yalanın bedeli olduğu zaman.