Dümen suyu

ABD’nin seçilmiş Başkanı Trump’ın dostum dediği PYD/PKK’nın lideri Mazlum Abdi ya da daha yaygın adıyla Mazlum Kobani, HTŞ ile anlaştıklarını açıkladı. 

Kobani, HTŞ ile başından beri birlikte hareket ettiklerini ve Suriye’nin önemli bir bölümünü kontrol eden örgüt ile PYD’nin Fırat’ın doğusunda kalması konusunda mutabık olduklarını açıkladı.

Menbiç’in PYD’nin elinden alınması ile ilgili olarak da “Biz orayı Esad güçlerinin çekilmesi sonrası geçici olarak kontrole alıp güvenliğini sağladık. Bunu HTŞ ile anlaşarak yaptık. Ve HTŞ gelince biz de kenti ve bölgeyi HTŞ’ye teslim ettik. Bizim orada kalıcı olmak gibi bir niyetimiz yoktu zaten.” dedi.

Zaten bölgeden gelen bilgiler de bunu gösteriyor.

PYD/PKK çatışmadan Menbiç’i teslim edip gitmiş.

Yani ABD-İsrail kontrolündeki selefi grupların bir araya gelmesinden oluşmuş HTŞ, aslında yine ABD-İsrail kontrolündeki PYD/PKK ile savaşmıyor.

Tam aksine tam bir işbirliği içinde Suriye’yi paylaşıyorlar.

Siz bakmayın Colani’nin “Tüm silahlı gruplar silahlarını bırakacaklar” diye atıp tuttuğuna.

PYD/PKK’nın silah bırakacağı falan yok.

İş o noktaya gelirse emin olun ki, ABD PYD’yi yalnız bırakmaz, HTŞ’ye böyle bir yetki vermez.

MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın HTŞ lideri ile Emevi Camii’nde namaz kılması, ABD’nin politikasında bir değişikliğe işaret etmez.

Tam aksine Türkiye’nin ABD politikasının dümen suyunda olduğuna işaret eder.

Gözaltı

Gazeteci ve Youtube programcısı Nevşin Mengü PYD’nin eski lideri Salih Müslim ile röportaj yaptığı için önce gözaltına alındı, sonra adli kontrol şartı ve yurt dışı çıkış yasağı ile serbest bırakıldı.

Aslına bakarsanız, bu yasaklar da bir tür mahkumiyet.

Her zaman söylediğimi tekrarlayayım, gazeteci herkesle görüşür, herkesle röportaj yapabilir.

Gerekli soruları sorup, kamuoyunu aydınlatma, bilgilendirme görevini yaptığı müddetçe gazeteciye “Onu niye konuk ettin, bunu niye konuk ettin” diyemezsiniz.

Gazeteci röportaj yaptığı kişinin velisi, koruyucusu, fikirdaşı değildir.

Bu fikrimi iktidar yanlısı biri berbat biriyle bir röportaj yaptığında da söylüyorum, iktidar karşıtı biri yaptığında da.

Dahası, Salih Müslim’le görüşmek Türkiye’de hiç ama hiç garipsenmemeli.

Nevşin Mengü, Müslim ile PYD’nin başından düştükten sonra görüştü.

Oysa Türk siyasetinin, AKP’nin, iktidarın zirve isimleri aynı kişi ile PYD’nin başına iken, PYD Türkiye’nin başına bela edilirken görüştüler.

Salih Müslim Türkiye’ye 2013 yılında, her şeyi bilen ve Ortadoğu’nun en korkulan adamı olduğunu iddia eden dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından davet edildi.

Geldi ve devletin zirvesi ile ayrı ayrı görüştü.

Resmen açıklanmasa bile Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun yanı sıra dönemin Cumhurbaşkanı ve hatta Başbakanı ile de bir araya geldi.

Ve bu kabuller “PYD’ye meşruiyet kazandırdığı” iddiasıyla muhalefet tarafından ciddi biçimde eleştirildi.

Eğer gazeteci Mengü, terör örgütü lideri Salih Müslim ile görüştüğü için cezalandırılıyorsa, siyasetçiler hayli hayli cezayı hak etmiş demektir.        

Çünkü gazeteci kendini temsil ettiği için istediği ile görüşebilir.

Ama milleti temsil edenlerin teröristle görüşmesi pek de kabul edilir bir durum değildir!

Turizm iyi ama sürdürülebilir değil

Hiç kuşku yok ki, Cumhurbaşkanlığı kabinesinde işini iyi icra eden az sayıdaki bakandan biri de Turizm Bakanı Mehmet Ersoy.

Elbette ki eleştirilebilecek pek çok yönü var ama genel manada başarılı olduğu çok açık.

Bakan Ersoy dün turizm ile ilgili bazı sayılar açıkladı.

Doğrusu beklediğimden çok daha iyi sayılar.

2024 yılında Türkiye’ye gelen turist sayısı yüzde 8,8 artmış ve 55 milyon kişiye ulaşmış.

Aynı yıl turizm geliri de yüzde 6,6 artışla 47 milyar doları bulmuş.

Açıkçası bunu beklemiyordum.

Çünkü dolar kurundaki yükselişin, enflasyonun altında kalması nedeniyle Türkiye yabancı turistler açısından pahalı bir ülke haline geldi.

Ve belli ki, bu sayılara turizm yatırımcılarının özverisi sayesinde ulaşılmış.

Sektör kârlılığından taviz vermek suretiyle turizmdeki düşüşü engellemiş.

Zaten sayılar da bunu kanıtlıyor.

Gelen turist sayısı 8,8 artarken, gelir 6,6 artmış.

Yani turist başına düşen harcama azalmış, “geceleme başı gelir”in de artmadığı aşikar.

Turizmci bunu bir sene daha belki taşır ama sonrası pek de iyi olmaz.

Ülkenin bu halinde bunu başarmış olmak önemlidir.

Ama sürdürülebilir bir başarı olmadığını da bilmek gerekir.

NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Yıllarca hayat tarzına müdahaleden şikayet edenler, şimdi milletin çam ağacına saldırmadığı zaman.