PKK yönetimini Kürt yönetimi olarak tanımlama yanlışlığı…

Ekim ayında yurtdışında PKK’ya ve Suriye’deki PKK yönetimine yakın diye tahmin ettiğim bir grubun çıkaracağı defacto adlı bir dergi adına benimle bir söyleşi yapıldı.

MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin DEM’lilerle el sıkışmasından sonra başlatmak istediği süreç Suriye’nin kuzeyindeki PKK yönetimi ve o yönetimin başındaki Mazlum Abdi ile bir diyalog sürecine dönüşür mü diye merak konusu olmuştu,

Hatta bu sıkça dillendirilir de olmuştu.

Hükümetin bu konudaki yaklaşımının ne olabileceğiyle ilgili olarak benimle söyleşi yapma gereği duymuşlar.

Araya giren hatırlı bir dostu kıramadığım için söyleşiyi kabul ettim.

Verdiğim yanıtlar hoşlarına gitmemiş olmalı ki yayınlamadılar.

Ben de önemine ve güncelliğine binaen söyleşinin kendisini izninizle olduğu gibi köşeme taşıyorum.

NET SORULARA NET CEVAPLAR

* Türkiye’deki iç durum Rojava’daki Kürt yönetimi ile böyle bir diyaloğun başlaması için ne kadar uygun? Ya da Türkiye’nin öyle bir atılım veya adıma ne kadar ihtiyacı var?

* Suriye’nin Kuzeyindeki PKK yönetimini Kürt yönetimi olarak tanımlamak yanlış. Çünkü o bölgede yaşayan Kürtlerin büyük çoğunluğu PKK’nın silahlı vesayeti altında. Büyük bir kısmı zaten göç ettirildi. PKK yönetiminin ABD-İsrail siyasalarına ve çıkarlarına uygun bir yönetim olduğu ve en fenası da PKK gibi düşünmeyen Kürtlerin silahla baskılandığı bir yönetim olduğu şu götürmez bir gerçeklik. ABD silahlarıyla ve ABD bayrakları altında kurdurulan PKK yönetimi yıllardır Türkiye ile savaşım halinde. PKK silah marifetiyle benzer bir yönetimi Türkiye topraklarında da kurmak istiyor. O yüzden oradaki ABD-İsrail destekli Türkiye düşmanı PKK yönetimini tanımak veya o yönetimle diyalog geliştirmek asla söz konusu olmaz. Türkiye’nin bu tutumu, Kürtlere karşı veya Kürtlerin yönetimine karşı bir tutum değil, kendisine düşman bir terör örgütüne ve o örgütün arkasındaki güç odaklarının Türkiye’ye yönelik bölücü ve parçalayıcı siyasetlerine karşı haklı ve meşru bir tavırdır.

* Türk hükümeti Suriyeli Kürtlerle ile PKK arasına ne kadar fark koyuyor? Ya da şöyle soralım, iki dosyayı birbirinden ayırabiliyor mu? 2017-2019 yılları arasında Amerika’nın girişimleri ile Suriye Kürtleri ile bir görüşme yapılmıştı. PYD Sözcüsü Salih Müslim, Türkiye ile direkt görüşmenin olmadığına, ancak ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’in arabuluculuk yaptığını söylemişti. Yine böyle bir görüşme mümkün mü sizce?

SORUN KÜRTLER DEĞİL, PKK!

* Erdoğan Türkiye’sinin veya AK Parti Hükümetimizin Suriye’deki Kürtlerle hiçbir sorunu yok. Daha doğrusu Kürtlerle bir sorunu yok. Ama PKK ve arkasındaki emperyalist güçlerle sorunu var. PKK Suriye’ye dışarıdan monte edilen bir örgüt. PYD, tıpkı DEM gibi PKK’nın partisi. YPG de askeri kanadı. Hepsinin sahibi ve hamisi de ABD. O yüzden ABD’liler üzerinden arabuluculuk sistemi geliştiriliyor. Daha doğrusu bu bir ABD oyunu. Hem PKK’yı Türkiye’ye karşı kullanıyor hem Türkiye’nin dostuymuş gibi görünerek bu sorunu çözmek için arabuluculuk gibi bir role talip oluyor. ABD, PKK’yı sadece Türkiye’ye karşı değil Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimine, daha doğrusu Barzani yönetimine karşı da kullanıyor. O yüzden PKK sadece Türkiye’nin ve Türklerin bir sorunu değil Kürtlerin de bir sorunudur. Hem Suriye’deki hem Irak’taki hem de Türkiye’deki Kürtlerin. PKK silahları sayesinde arkasına aldığı ABD desteğiyle her üç ülkede de Kürtlerin özgür iradelerini yok etmeye yönelerek “Kürtlerin iradesi benim” diyen faşizan ve totaliter bir yönetim inşa etmeye çalışıyor. PKK silahlarıyla birlikte aradan çekilirse Suriye Kürtleriyle Türkiye’nin hiçbir sorunu kalmaz. Yarın Suriye için yeni bir anayasa yapılır ve o anayasada bölgesel yönetimlere yer verilir, Kürtlerin de kendi kendilerini kendi bölgelerinde yönetmeye hak sahibi oldukları kabul edilir ve Suriyeli Kürtler de tıpkı Irak’takine benzer otonom yönetimlerini kurarlarsa Türkiye’nin buna elbette bir itirazı olmaz. Ama ABD-İsrail destekli Türkiye düşmanı bir PKK devletçiliğini Türkiye hiçbir şekilde kabul etmez ve gereğini yapmaktan da geri durmaz. PKK gerçekten Kürtlerin çıkarlarını ve kazanımlarını düşünüyorsa kendini Suriye Kürtlerine silahla dayatmaktan vazgeçmelidir. Suriye Kürtlerinin kendi geleceklerini kendilerinin özgürce belirlemelerine imkan sağlamalıdır. PKK silahlı güçleriyle var olduğu sürece Türkiye hiçbir şekilde oradaki PKK yönetimini velev ki ilerde anayasal bir karşılığı olsa bile asla kabul etmeyecektir.