Bak sen şu OKS’a

Daha iki ay önce Kurultay yapmış CHP’de yine Kurultay peşinde koşmaya başlayan sözde CHP’li taifeden Oğuz Kaan Salıcı’ya “Yahu daha iki ay önce Kurultay yapıldı. Ne Kurultay’ı diyorsunuz. Gücünüz var ise toplarsınız gerekli imzaları Kurultay’ı, gücünüz yok ise olağan Kurultay’a kadar beklersiniz.” dedim ve bu tavırları ile iktidara hizmet ettiklerini söyledim delirdi, zıvanadan çıktı.

Çirkin, pespaye, utanmadan yoksun bir üslupla saldırıya geçti.

Yok Alo Fatihmişim- yok şuymuş, yok buymuş.

Alo Fatih diyerek aşağılamaya çalıştığı kişinin ben değil, Fatih Saraç olduğunu sanki bilmiyormuş, gibi bana saldırmaya başladı.

Ben de seçimlerden önce kendisini Teke Tek ‘e çıkarmak için eski bir AKP’li basın müşavirinin beni aradığını hatırlattım ve bir de kendisine siyaset dışında hangi işle iştigal ettiğini, mesleğini, gelir kaynağının ne olduğunu sordum.

Bunlara yanıt vermektense konuyu İstanbul Park pistine bağladı. Kendisi pistin son yapılan ihalesini ve ihaleyi alanları gündeme getirdiği için ben kendisine saldırıyormuşum.

Güler misin, ağlar mısın, yoksa söver misin!

Kendisinin İstanbul Park ile ilgilendiğini doğrusu hiç bilmiyordum, öğrenmiş oldum. İlgilenmesi iyi bir şey çünkü yıllarca bu pist işgal altında iken ve ben yıllardır bu konuda yazılar yazarken hiç konuya girmemişti.

Ve o kadar cahil ki, benim İstanbul Park pisti ile ilgili yıllardır yazdığımı bile bilmiyor.

Evet bu pist benim açımdan önemli. Türkiye’nin en büyük ve en değerli spor tesisi.

O pistin yapılmasını sağlamayan TOMSFED yönetiminde idim.

Devlet bu pisti FİYAŞ’a kiralamıştı.

FİYAŞ da bir alt kiracıya.

Bu alt kiracı piste girince bu milyarlarca dolarlık yatırımı babasının malı zannetti.

Yapılış amacı Türk otomobil sporuna hizmet olan pisti sporculara kapattı, arkadaşlarına açtı. Otoparka çevirdi, kendi arkadaşları ile yarışlar yaptı, yarış otomobillerine ayrılan pitleri kendi otomobil koleksiyonuna garaj yaptı.

Son derece komik olan kirayı bile doğru düzgün ödemedi.

Ve sözleşmesi bittikten sonra da pistte işgalci olarak kalmaya devam etti.

Ben de yıllarca bu rezaleti yazdım. Buna izin veren iktidarı eleştirdim.

Sonunda Vakıflar Genel Müdürlüğü yeni bir ihale yaptı. İhaleyi, sahiplerini hayatımda görmediğim başka bir firma kazandı.

Eski kiracı da çıkarken yıllarca kullandığı İstanbul Park’a büyük zararlar vererek çıktı. Verdiği zararlar Otomobil Sporları Federasyonu’nun 70 sayfaya yaklaşan raporuyla sabit.

Yeni kiracı gelir gelmez TOSFED ile anlaştı ve pisti yılın belirli günlerinde Türk sporcuların hizmetine bila bedel açmayı kabul etti ve federasyona pistte ofisler verdi.

Benim için pisti kimin işlettiği değil, bu yapılanlar önemliydi.

İşletmeci firmanın temsilcisi ile bir kez görüştüm, o da Federation International d’Automobile’in Pist Komisyonu’nun bir üyesi olarak piste ilgili görüşlerimi almak istedikleri için.

Bu arada TOSFED birkaç ay içinde pistte hem yerel hem uluslararası yarışlar düzenlemeye başladı, otomobil sporları yeniden bir piste kavuştu.

Şaşırtıcı olan ise Oğuz Kaan Salıcı’nın aniden piste merak salması.

Ben bu pistin AKP destekli işgalden kurtarılıp, Türk sorunun hizmetine geri verilmesi için yazılar yazarken bir kez bile konuya değinmeyen, bu işgalden söz etmeyen OKS, şimdi pistle ilgili bir şeyler anlatmaya başlamış.

Neler söylediğine baktım.

Yeni bir şey söylemiyor.

Söylediklerinin tümü zaten iktidar medyasında da günlerdir anlatılan, yazılan şeyler.

OKS’nin eklediği tek şey, pisti alanın AKP’ye yakın olduğu.

Zannedersin eskisi CHP’li idi. Bu zamanda AKP’li olmayana su verilmiyor, su.

Verilişinde bir haksızlık, bir usulsüzlük var ise Devlet gerekeni yapar. Ama geçmişte yıllarca süren haksızlığa göz yumup, şimdi birdenbire pist demeye başlar ve eski kiracının eski bir AKP’li TBMM Başkanı, AKP’li İTO Başkanı ile oluşturduğu Bremen Korosu’na katılırsan asıl ben o zaman o işin altında çapanoğlu ararım.

OKS bilsin ki, benim için kiracının kim olduğunun hiç ama hiç önemi yok.

Önemli olan, o pistten sporcuların faydalanması, pistin makul fiyatlarla kullanıcılara kiralanarak uluslararası otomobil firmalarının ve sporcularının buraya çekilmeleri.

Benim bu pistle ilgilenmem ne devlet sırrı ne gizli bir şey ne de ayıp.

Ama onun içinde birdenbire doğan bu pist ilgisi son derece enteresan.

Kendisini AKP’li eski bir TBMM Başkanı ve AKP’li İTO Başkanı ile aynı kabın çevresinde buluşturan motivatörü merak ediyorum.

Pistte sporcularımız yarışabildiği müddetçe pisti kimin işlettiği ise OKS’un aksine beni zerre ilgilendirmez, tavrımı etkilemez.

Ama OKS’un ne iş yaptığını da, Teke Tek’e çıkmak için neden araya bir AKP’liyi koyduğunu da hâlâ öğrenebilmiş değiliz.

Keşke iktidar trollerinin söylemleri ile bana saldırarak bu işin içinden sıyrılmaya kalkışırken, iki satır da ondan bahsetse idi.

Zamlar 2025’e ertelenirse

Enflasyon açıklandı. Her zaman olduğu gibi üç farklı aylık enflasyonumuz var.

Kasım ayı enflasyonu İTO’ye göre 3, TÜİK’e göre 2,24, ENAG’a göre 4,1.

Yıllık enflasyon ise İTO’ya göre 57,9, TÜİK’e göre 47,1, ENAG’a göre 86,8.

Farklar dikkat çekici ama alışıldık. Hep böyle oluyor. En düşük TÜİK, en yüksek ENAG buluyor, İTO ortalamacı.

Hepsi de kendine göre bir gerçeği dile getiriyor.

Vatandaşın en yoğun hissettiği enflasyon gıda fiyatlarındaki enflasyon olduğu için TÜİK inandırıcı bulunmuyor.

Aslında piyasa beklentisi 2, 2023 kasım enflasyonu ise 3,3, 10 yıllık ortalama 1,4 idi.

Peki biz niye TÜİK’e inanmıyoruz.

İnanamıyoruz çünkü işlenmemiş sebze meyve fiyatlarındaki artış yüzde 18,1. 

Diğer gıda ürünlerindeki artış ise 2,8. Gıdadaki artış paket olarak yüzde 5,1.

Hiç de az değil.

Peki enflasyon niye düşük.

Çünkü bir diğer önemli kalem olan enerjide fiyat belirleyici olan devlet zamları erteledi. 2025 bırakacak ve bu yüzden enerjideki artış 0,8.

Tütün ve alkolde de bu ay zam yapmayarak çekirdek enflasyonun düşük çıkması sağlandı.

Giyim fiyatları ise okulların açılması öncesi yaptığı zirvenin ardından talep azalması ile birlikte durdu ve hatta 0,3 puan gerileyerek enflasyonun düşük görünmesini sağladı. Ki giyimdeki enflasyon yıllık olarak da çok düşük ve sektörün hem içerden hem dışardan krize girmesinin nedenlerinden biri.

Yani işin özeti, enflasyon düşük çıksın ve çalışanların ücret artış talebine yansımasın diye bazı zamlar Ocak ayına ertelendi.

Bu yüzden de 2025’deki enflasyon hedefinin tutacağına inanmak için ya çok saf olmak gerekiyor ya da deyip bırakalım.

NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Hayatta hiçbir değeri olmayanlar siyasetle önemli olmaya çalışmadığı zaman.